Avrupa Schengen vize sürelerini uzatmalı

BELKİ Dışişleri Bakanlığı’nın bu konuda temasları, görüşmeleri vardır bilemiyorum.

Haberin Devamı


Ama ben hatırlatayım istedim.
Pandemi döneminde değil ülkeler arası şehirler arası yolculuk bile yapamadık.
Birçok program, buluşma ertelendi.
Fuarlar bile sanal ortamda, online yapıldı.
Festivaller, paneller, kongreler de dijital ortama taşındı.
Örneğin ben dört beş ayrı yurtdışı programımı iptal etmek zorunda kaldım.
Daha doğrusu ben değil organizasyon sahipleri iptal etmek zorunda kaldılar.
Amerika’ya gidemedim, Atina’da bir toplantı vardı gidemedim, Paris’te bir etkinlik vardı ona da gidemedim, Berlin ve Köln’deki iki ayrı programa da katılamadım.
Gazeteci olduğum için vizelerim hep hazır oluyor.
Çünkü bizim meslekte sabahtan akşama, geceden sabaha programlar değişir ve valizlerimiz hep hazırdır.
O yüzden süreleri bitince vizelerimizi yenileriz.
Biz gazetecilere tanınan gri pasaport yani görev pasaportu olanağı da var.
Ama pratiği zor olan bir pasaport... Görev için kullanıyor, özel seyahatlerim için normal pasaportumu yanıma alıyorum.
Ve her seferinde sayfalar dolusu evrakı, belgeyi hazırlıyor, gerekli yerlere veriyorum.
Bu sürecin ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Özetle;
Pandemi sürecinde alınan vizelerin bana göre otomatik uzatılması gerekir.
Seyahatler, programlar istem dışı ertelendi.
Salgın tedbirleri buna mecbur etti.
Schengen vizelerinin mutlaka uzatılması, eklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Avrupa Birliği herhalde böyle bir uygulamayı düşünecektir.

Haberin Devamı


İzmir gevreğinin ustasına veda

BİR kentin hafızasını mekanları, insanları belirler.
Ve bazı yerler semboldür.
Akıllarda, anılarda kalır ve uzun yıllar anlatılır.
Anlatılmalı ki unutulmasınlar.
Nesilden nesile bilinsinler...
Saint Joseph’te okurken okulu saran o gevrek kokusunu hayatım boyunca unutmadım.
Sınıfımız fırına bakardı ve biz her fırsatta pencereyi açar Zeynel abiden gevrek isterdik.
Zeynel Ergin İzmir gevreğini en iyi yapan isimlerdendi.
O taş fırından çıkan gevreği inanın çok az yerde yedim.
Biz ona “Zeynel Baba” diye seslenirdik, hiçbirimizi kırmaz ama “Öğretmenlerimizle bozuşmayalım” diye takılırdı.
Saint Joseph gibi disiplinli, katı kuralları olan bir okulun yasaklarını sadece Zeynel baba delebilirdi.
İzmir gevreğinin yaratıcısı olarak bilinen, Tarihi Alsancak Fırını’nın ustası ve sahibi Zeynel Ergin geçenlerde hayatını kaybetti.
Bir tanıdık isim daha sonsuzluğa gitti.
Nurlar içinde uyusun...

Haberin Devamı

(üçüncü yazı)
Bizde olsa ne olurdu?

BİR süredir hizmet sektörünün sorunlarını yazıyorum. Çünkü o kadar çok mesaj alıyorum ki sıkıntıları büyük...
Aslında devletlerin de suçu yok.
Kimse böyle bir salgını beklemiyordu.
Ancak konulara yapısal ve köklü çözümler getiren ülkeler oldu.
Örneğin Avrupa Birliği ülkeleri özellikle restoranları ayakta tutabilmek için bir önceki yılın cirosunun yüzde 75’ini ödemeyi taahhüt etti.
Kapalı olduğu aylar işletmelerin giderlerinin yüzde 75’i karşılandı.
Her ülkenin bunu yapması beklemek hayalcilik olur, çünkü her hükümetin böyle olanakları olmayabilir.
Ancak bu pandemi hepimizin bazı şeyleri sorgulamasına neden oldu.
Ben örneğin şuna takıldım.
Türkiye’de de benzer bir uygulama yapılsaydı ne olurdu?
Bizim kayıtdışı gibi bir problemimiz de var.
Hükümetler sayısız defa bu konuda mükelleflerini uyarmıştır.
Ama işletmelerin yüzde kaçının gelir beyanları gerçeği yansıtmaktadır.
Sorgulamamız gereken çok şey var.
Türkiye’nin yeniden, güçlü ve yapısal değişiklikleri de içine alan bir pakete ihtiyacı var.
Kayıtdışı da bu konulardan biridir.

Haberin Devamı


Rahatça hapşıramıyoruz bile

İLGİNÇ bir dönem...
Rahatlıkla hapşıramıyoruz bile...
İnsan hapşırınca mutlaka bir açıklama yapmak zorunda kalıyor.
Sadece ben değil etrafımdaki çok insan hapşırınca şaşkın gözlerle bakanları sakinleştirmek için açıklama yapmak zorunda kalıyor.
“Çok yaşa, mutlu yaşa” bile o açıklamadan sonra diyebiliyoruz.
Ne günlere kaldık...


Ocak’ta denize girenler

SOSYAL medya sahil şeridinde denize girenlerin fotoğraflarıyla yıkılıyor.
Yaz kış denize giren çok arkadaşım var.
Ben onları sadece seyredebiliyorum.
Çünkü ben yazın bile soğuk duşa giremeyenlerdenim.
Ocakta denize girecek kadar havaların ılık olması kimseyi yanıltmasın kış yakında kendini hissettirecek.
Hissettirmeli de...

Haberin Devamı


İlk bulduğumuz aşıyı olalım

VAKA sayısı 30 binlerden 10 binin altına indi. Bu elbette iyi haber... Ama hala 200 insanımız ölüyor. Ve unutmayalım aşılansak bile uzun bir süre maske ve mesafeyi kontrol edeceğiz. Aşılar konusunda hala kafaların karışık olduğunu biliyorum. Ama şunu unutmayın bu ne grip aşısı, ne de zatürre... Ve virüs ne kadar dikkat etseniz de bulaşabiliyor. İlk bulduğunuz aşıyı olmanızı öneriyor uzmanlar... Ben de onlar gibi düşünüyorum. Çünkü eski normali çok özledik. Benim gibi evde oturmayı sevmeyenler salgının bitmesini, bir an önce eskisi gibi iş düzeninin olmasını, sosyal hayatımızın akmasını istiyoruz. Çünkü hayatımızı anlamlandıran her şeyi ertelemek, kısıtlamak zorunda kalıyoruz. Ve galiba aşıdan başka bir seçenek de bulunmuyor.

Yazarın Tüm Yazıları