Paylaş
Maça mı gidiyorsun yoksa savaşa mı; belli değil...
Maçtan önce ambulansla sis ve işaret fişeklerini stada sokuyorsun; sonra tribünlere çıkarıyorsun.
Herkes maç keyfi yaşarken sis fişeklerini ateşliyorsun; kimsenin görmesini istemiyorsun, sonra maraton tribününe doğru ateşliyorsun.
Detaylar gösteriyor ki; ortada organize bir iş var.
Bir kere bu konunun üzerine gitmek lazım.
Elbette suçlu olanlar yargının önüne çıkacak ve gerekli cezaları alacak.
Ama bu kadarla bırakmamak lazım.
Çünkü sporla şiddet yan yana gelmemeli.
Bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için toplumsal bir yol haritası da çıkarılmalı.
Yoksa yakın bir gelecekte benzer olayları yine yaşarız.
Bazı çevreler deplasman takımının seyircilerinin stada sokulması, yani yasağın kaldırılmasını eleştiriyorlar.
Sizce bir maçı keyifli hale getiren tribünlerdeki rekabet değil midir?
Avrupa’da birçok maç izliyoruz.
Evet; kötü örnekler de var ama çoğu zaman iki takımın taraftarları birlikte maç izlemiyorlar mı?
Bir yanlış varsa tribünlere getirilen yasaklardır.
Eğer biz bu olgunlukta, hoşgörüde değilsek o zaman maçları da yasaklayalım bitsin.
Yasaklarla bir yere varılmaz.
Önemli olan toplumsal uzlaşmayı ve hoşgörüyü sağlamaktır.
Eğer bir yanlış aranıyorsa; yanlış burada değildir.
Bizlere yazık değil mi?
SPORU, özellikle de futbolu seven biriyim.
Pazar akşamı maça gidip gitmeme konusunda karar veremedim.
Yoğun ve yorucu bir hafta geçirmiştim.
Maçı oğlum Atlas ile televizyondan seyrediyorduk.
Saha bir anda karışınca ne diyeceğimi bilemedim.
Çünkü eğer gitseydim Atlas’ı da alıp gidecektim.
Bir süredir “Beni maça götür baba” diyordu.
Şimdi ben oğluma ne diyeceğim.
Zaten içimdeki o heves, heyecan da gitmiş, bitmiş oldu.
Yazık değil mi hepimize...
Gençlerimize, çocuklarımıza; maça gelerek güzel bir pazar gecesi yaşamak isteyenlere yazık değil mi?
Bir çuval inciri berbat ettik
MEHMET Sepil Göztepe’yi aldı Süper Lig’e çıkardı. Bunu yaparken de altyapı tesislerini güçlendirdi, harika bir stat da yapıldı.
Süper Lig’ten düşüşü geçici olarak kabul ediyorum, en kısa sürede Göztepe yine çıkacaktır, bundan hiç kuşkum yok.
Bu arada spor yatırımlarıyla bilinen Danimarkalı Rasmus Ankersen takımın çoğunluk hisselerini aldı. Bu da kurumsal bir yatırımdı. Ve bence Göztepe, Türk sporuna da örnek oldu. Şimdi yaşanan bu olaylardan sonra dünya bize nasıl bakacak. Örneğin Ankersen’in duygularını, düşüncelerini çok merak ediyorum.
Bir çuval inciri berbat ettik.
Dünyaya da rezil olduk.
Çürük yumurtalar ayıklanmalı
GÖZTEPE Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Sepil ve Altay Başkanı Ayhan Dülger sağduyulu açıklamalar yaptılar. Doğrusu da buydu ve bu tonu devam ettirmeliler. Herkese önemli görevler düşüyor bundan sonra... Kulüp yönetimleriyle taraftar temsilcileri bir araya gelip bu yanlış insanların ayıklanması konusunda işbirliği yapmalılar. Bu büyük camialar böyle yanlış işlere asla izin vermemeliler. Bundan sonra başka bir yol haritası olmalı. Ve kulüplerimiz bu krizden güçlenerek çıkmalı.
Cezalar caydırıcı olmalı
YARGI ne karar verir bilemem. Ama cezalar caydırıcı ve örnek olmalı. Bu tür olaylara karışanlara hayat boyu spor karşılaşmalarını izleyememeli.
Kulüpler mağdur olmamalı
ŞUNU da unutmamak lazım. Olayı yapanlarla kulüpleri ayrı tutmalıyız. Göztepe de, Altay da iddialı takımlarımız ve yollarına devam etmeli. Asıl mağdur olanlar başta taraftarlar ve kulüpleridir. Sezonun genelini etkileyecek kararlar ve cezalar asla olmamalıdır. Bu işin organize olduğu ve kimlerin yaptığı bellidir.
Paylaş