Paylaş
Bir süredir yazıyorum.
Çünkü seçimler geliyor.
Her parti her seçimde bana göre listelerinin bir bölümünü yenilemeli.
Ve bunu yaparken gençlere, kadınlara pozitif ayrımcılık yapmalı.
Elbette sadece kontenjan diye bakmamak gerekir.
Siyasete uygun, Meclis’e katkı verecek insanları bulup çıkarmamız da lazım.
Can Selçuki ilginç bir kavram kullandı; “Gençler aynı zamanda apolitik değiller ama antisiyasetler” dedi.
Peki antisiyaset nedir?
Selçuki şöyle açıklıyor; “Öncelikle gençler uzaylı değil. Z kuşağı tanımlamasında, toplumun genelinden çok farklı olduğuna dair bir ön kabul var. Fakat bu doğru değil. Büyüme dönemlerinin dijitalliği yüzünden diğer kesimlerden çok keskin bir şekilde ayrılıyorlar ama sorun ve taleplerine baktığımız zaman çok büyük bir fark olmadığını görüyoruz. Aynı kültürel tedrisattan geçen genç arkadaşlarla kodlarımız aslında aynı. Bu gençler aynı zamanda apolitik değiller ama antisiyasetler. Mevcut siyasetin kurumlarına ve aktörlerine asla güven duymuyorlar. Çünkü gerçekten geçtiğimiz dönemde siyaset vaat ettiği hiçbir şeyi onlara vermedi. Çok ciddi bir yurtdışı talepleri var. Şimdi tüm bunlara baktığımız zaman antipolitik olduklarını söylemek doğru olmaz, ama antisiyaset olduklarını söyleyebiliriz. Yani siyaset kurumuna karşı tepkililer. Siyaset dünyada zaten güven kaybettiği için sivil toplumun ön plana çıktığını görüyoruz. Antisiyaset kavramı gelecekte oy kullanacak nesillere sirayet edip yayıldıkça popülist söylemlere de açık hale geliyor gençler. Öncelikle Z kuşağı yerine 18-30 yaş arası gençler diye söylemi değiştirmek lazım.”
Ben zaman zaman gençlerle bir araya geliyorum; onları dinliyor, beklentilerini konuşuyorum.
Bu tespitlerin çoğuna katılıyorum.
Ve biliyorum ki; gençler siyasete uzak değiller, Türkiye’nin meseleleriyle ilgililer, dünyadaki gelişmeleri takip ediyorlar.
Ve en önemlisi fikirleri, projeleri, söyleyecekleri şeyler var.
Seçimler geliyor, her parti bu gelişmeleri iyi değerlendirmeli.
Sivil topluma iş düşüyor
PEKİ Can Selçuki’nin hazırladığı çalışmada neler öneriliyor.
Ona da bakalım; “Toplumun tüm kesimlerine ilişkin yaşam, geçim gibi dertlerin onların da derdi olduğunu anlamak gerek. Gençleri tekrar siyasete angaje edebilmek ve siyasetin onların sorunlarına çözüm üretebildiğine tekrar inandırabilmek ve sisteme olan inançlarını tazeleyebilmek için aslında fırsatlar var. Burada sivil topluma iş düşüyor. Aslında STK’lar işini yapıyor, burada işini yapmayan siyaset kurumu. Tüm siyasi partilerde gençlik kurumu var ama bunun şampiyonu olacak bireyler yok. Mesela bir hayvan aktivistini, bir çevre aktivistini bir yerde genel başkan yardımcısı yapmalısınız. Siyasetin kendi konfor alanından çıkıp idari iplerini gevşetmesi lazım. Siyasi olarak uyuyan gençlerin uyandırılması için böyle radikal hamleler yapılması lazım. Yoksa antisiyaset toplumda katman katman bir hale gelir.”
18-30 yaş arası 15 milyon seçmen bulunuyor. Bu yaş aralığı seçmenin yüzde 25’i demek... Yani parti kursalar önemli bir o oranı demek...
Siyasette kalite artmalı
BEN “Y, Z, kristal” diye gençlerin bir harfle anlatılmasına, tarif edilmesine karşıyım.
Aslında pozitif ayrımcılığa ya da kontenjana da demokrasinin bir aşamaya gelmesi adına biraz sıcak bakıyorum.
Oysa siyaset bir tutku işidir.
Bu herkeste olmaz.
Siyaset yapmak isteyenler kendilerini iyi anlatmalı ve politika yaparken kendileri için en iyi yolu da bulmalılar.
Şunu biliyorum.
Güçlü demokrasiler için iyi meclislere ihtiyaç var.
Yani siyasetin nitelik ve kalite kazanması şart.
Bütün bunları bütün partiler için söylüyorum.
Partiler ve yönetim kadroları iyi yetişmiş, Türkiye’nin yarınlara katkı sağlayacak insanları bulup çıkarmalılar.
Geçmiş olsun
Ali Poyrazoğlu
ALİ Poyrazoğlu’nu çok severim. Tiyatrosuna ait deposunda yangın çıktı. Ve maalesef yılların birikimi kül olmuş, çok üzüldüm. Ali Poyrazoğlu yangınla ilgili sosyal medyasından şu mesajı yayınladı; “Canım çok sıkkın. 50 yıl önce kurduğum tiyatromun büyük deposu yandı bugün. Bütün dekorlar, ses ışık sistemleri... Bir tiyatro müzesi için oluşturduğum 200 kukla, büyük bir maske koleksiyonu... Yangın her şeyi aldı. Anılar ve alkışlar bize kaldı... Durmak yok. Yarın yeniden başlıyoruz...”
Yanındayız Ali Poyrazoğlu…
Durmayacağını, her zaman yeniden başlayacağını ve içinde o enerjin olduğunu çok iyi biliyorum.
Paylaş