Paylaş
Önce şunu belirtmek isterim.
Allianz Kampüsü çok beğendim.
Türkiye’nin en modern iş merkezlerinden biri olmuş.
Bir kere insanı motive eden alanlar var, ekip ruhunu güçlendiren bütün ayrıntılar düşünülmüş, çalışanlar için sosyal alanlar yaratılmış.
Kıskandığımı söylemek isterim.
Zaten İstanbul’dan kalkıp gelen Allianz’ın da böyle bir yer yapması gerekirdi.
Bence birçok şirkete örnek olabilecek bir kampüs...
***
Açılışta hoşuma giden bir diğer ayrıntı ise konuşma yapan herkesin İzmir vurgusu yapmasıydı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun oturduğu makam gereği kenti övmesi doğaldı.
İzmir milletvekili olan Başbakan Binali Yıldırım’ın da konuşmasında birçok kez İzmir övmesi normaldi.
Ama Allianz Türkiye CEO’su Aylin Somersan Coqui ve Allianz Grubu İcra Kurulu Başkanı Oliver Baete’nin İzmir için söyledikleri gerçekten önemliydi.
Özetle dediler ki...
“Biz İstanbul’dan taşınma kararı aldığımızda çalışanlarımızın yüzde 30’undan fazlası İzmir’e koşarak geldi. İzmir’e taşınma Türkiye’de güçlenme stratejimizin en önemli parçasıdır. Neden İzmir? Çünkü, İzmir’in kent olarak yükseldiğini görüyoruz...”
***
Her fırsatta yazıyorum.
İstanbul Türkiye için vazgeçilmez bir yer...
Ama İzmir’i de unutmamak gerekir.
Türkiye’nin yeniden yükselişinde İzmir çok daha büyük roller üstlenecek.
Herkesin hayali bir
Ege kentine yerleşmek mi?
Allianz Türkiye CEO’su Aylin Somersan Coqui dedi ki...
“Birçok kişinin hayalinde bir Ege kentine gelip hayatını burada devam ettirmek vardır. Biz de o hayallerin bir parçacı olarak geldik...”
Gerçekten bu yorumu uzun zamandır sık sık duyuyorum.
İnsanların İstanbul’un trafiğinden, kaosundan, büyüklüğünden, yorucu koşuşturmasından kaçmak istediğini biliyorum.
Ankara’nın bürokrasisinden, siyasetinden sıkılmış insanların da böyle bir tercih arayışında olduklarını düşünüyorum.
Geçmişten tek fark şu...
Yakın bir geçmişe kadar bu hayaller emeklilik sonrası içindi.
Şimdi bakıyorum.
30’lu yaşlarında, kariyer arayışında olan birçok kişi de benzer şeyleri düşünüyorum.
Diyorum ki...
Bu süreci iyi yönetmek lazım...
Tekrar ediyorum.
İzmir dijital bir şehir olmalı.
Hizmet ve turizm sektörünü öne çıkarmalı.
Türkiye’nin modern dünyasının, yeni ekonominin şirketlerinin adresi İzmir olmalı.
Allianz’ın İzmir’e gelişini o yüzden çok önemsiyorum.
Derbiler bile beni heyecanlandırmıyor
ESKİDEN bir derbi maçı öncesi heyecanlanır, sabırsızlanır, saatlerin geçmesini isterdim.
Şimdi...
Umurumda değil.
Ve hatta hiç yokmuş gibi planlar yapıyorum.
İçimden maç seyretmek bile gelmiyor.
Neden acaba?
Bahardan yaza geçiş
HEPİMİZ gibi ben de meteoroloji haberlerini yakından takip ediyorum. Çünkü, tahminler artık yüzde yüz isabetli oluyor. Ve hatta saat saat tahminler veriliyor.
Geçen hafta yine haberleri izlerken bir kez daha farkına vardım.
Türkiye gerçekten büyük ülke...
Her bölgede farklı bir iklim, farklı bir Türkiye...
Batı’da 30’lara yükselen sıcaklık, Doğu’da hala devam eden kar yağışları...
Bir yandan deniz mevsimini konuşuyoruz, bir yandan kayak turizmini...
Bir günde dört mevsimi yaşayabilen bir ülke Türkiye...
Çok şanslıyız.
İzmir’in ağırlığı
siyasette artmalı
BU kadar İzmir konuşuluyorken, İzmir’in siyasette daha fazla ağırlığının olması gerektiğini düşünüyorum.
Evet...
Başbakan İzmir milletvekili...
Ana muhalefet partisinin lideri İzmir milletvekili...
Ama İzmir’in siyasete bakışı, demokrasiyi yorumlayışı ülkenin gündeminde daha ağırlıklı olmalı.
Bakın Türkiye kritik bir dönemden geçiyor.
Ortadoğu yangın yeri, dünya bir istikrar arayışında ve Türkiye büyük zorluklarla mücadele ediyor.
Ne olursa olsun, hangi yöntemler uygulanırsa uygulansın; çözüm demokrasiden geçiyor.
Daha güçlü bir demokrasi...
O yüzden, İzmir’in demokrasiye bakışı kıymet kazanıyor.
İzmir’in bu ülke ve demokrasi için söyleyeceği çok şey var.
Paylaş