AK Parti ilçeleri CHP büyükşehiri önce açıklayacak

Siyaset bayramda da tatil yapmadı.

Haberin Devamı

Laf atmalar, serzenişler, eleştiriler, uyarılar, iddialar...
Alıştık artık...
Güzel olan; biraz da kamuoyuna fotoğraf verebilmek için yapılan ziyaretlerdi.
Örneğin İzmir’de CHP İl Başkanı Ali Engin ile AK Parti İl Başkanı Ömer Cihat Akay bir araya geldiklerinde; “kırmayan, dökmeyen, nezaketli” bir seçim dönemi dilediler.
Bizler de “Hep böyle olsun” diye resim altlarına yorumlar yaptık.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki; bundan böyle siyasetin tansiyonu artacak, aday adayları listede kendilerini aday görebilmek için elden ne gelirse yapacaklar.
Bayram sonrası ilk bilgileri sizlerle paylaşayım.
İzmir’de AK Parti önce ilçe başkan adaylarını, sonra büyükşehir adayını açıklayacak.
Partinin kurmayları birkaç ilçe hariç aşağı yukarı isimlerin belirlendiğini söylüyorlar.
Elbette son dakika değişiklikleri olacak; bazı isimler yerine başkaları tercih edilebilecek.
Ama Genel Merkez’in İzmir listesinin şekillendiğini söyleyebilirim.
CHP ise AK Parti’nin tersini yapacak.
Önce büyükşehir adayını, sonra ilçeleri yapacak.
Her iki partinin kurmayları da aralık ayının ilk veya ikinci haftasını işaret ediyor.
Bu arada CHP’de önümüzdeki hafta kamuoyu yoklaması var.
Hatırlatayım.

Haberin Devamı

Medyanın görevi adayı işaret etmek değil ki

Son dönemde bu tür mesajların, mektupların sayısı arttı.
Özetle diyorlar ki...
“Şu değil, bu başkan adayı olsun. O partiyi değil, bu partiyi destekleyin. Daha cesur, daha yaratıcı isimleri bulup çıkarın...”
Şunu söyleyeyim.
Bir gazetecinin başkan adayını bulup çıkarması, onu parlatması, X partiyi değil de, Y partiyi desteklemesi söz konusu değildir.
Medya objektif, partisiz olmalıdır.
Siyasetin kendine göre bir yapısı var, her partinin farklı stratejileri var, her liderin kendine göre bir yoğurt yemesi var.
Medya ayna gibi olmalıdır.
Olanı göstermeli; olup olmayacağını partiler, siyasetçiler karar vermelidir.

ŞEVKET ÖZÇELİK

Zaman zaman meslek büyüklerimle bir araya geldiğimizde; laf dönüp dolaşıyor eski günlere geliyor.
Bazılarına tanıklık edemedim; ama öyle dinledim ki, sanki yaşamış gibi biliyorum olayları...
Bizim meslekte anılar çoktur ve her biri hayat dersidir.
Son yıllarda çok önemli isimleri sonsuzluğa uğurladık.
Şevket Özçelik de o isimlerden biri oldu.
İzmir’de gazetecilik yapıp da, Şevket Özçelik ile çalışmayan, anısı olmayan var mıdır?
Ben öyle birini tanımıyorum.
Ya çalışmıştır; ya da ortak anıları vardır.
İyi bir gazeteciydi.
Özellikle son 50 yılın önemli olaylarına tanıklık etmiş, kritik süreçleri yönetmiş, hayatını gazeteciliğe adamış biriydi.
Takipçi, titiz, iddialı...
Ve hep nezaketli, hep beyefendi...
Nur içinde yatsın...

Haberin Devamı

HASAN YILMAER

Kaybettiğimiz bir başka duayen de; Hasan Yılmaer oldu.
Şevket Özçelik nasıl İzmir’in akil insanlarından biriyse, İstanbul için de Hasan Yılmaer’di.
“Basamakları tek tek çıkmak” denir ya; işte Hasan abi de çıkmadığı basamak bırakmayanlardandı.
Sadece deneyimiyle değil; insanlığıyla da örnek olan gazetecilerin boşluğunu doldurmak hiç kolay değildir.
Nurlar içinde yatsın.

Tatil güzel ama eve dönüş de gerçek

Bayramın son günü şöyle bir tweet attım.
“Dünyanın neresine gidersen git, insan evini özlüyor. Hele bu ev İzmir’deyse” diye...
Gelen mesajlardan anladım ki; tatil uzun gelmiş, kentin dışına çıkanlar evlerini özlemiş, İzmir’i daha çok özlemişler.
Ben de özlüyorum.
Şu İzmir tutkusu yok mu; hiçbir şeyin yerini tutmuyor.
Ama gittiğim yerlerde iyi, güzel, modern, bugünün dünyasına uygun detaylar görünce, “Bunlar İzmir’de, Türkiye’de niye olmuyor” demeden edemiyorum.
Aslında küçük dokunuşlarla kentlere yeni bir ruh kazandırmak mümkün...
Ama bizde ya bürokrasi engel oluyor, ağır çalışıyor ya da Kamu İhale Kurumu gibi kentleri standartlaştıran, tek tipleştiren kurumlar öne çıkıyor.
Marka şehirler de bu anlayışla yaratılmıyor.
Çünkü fark; hep standart dışı düşünerek ortaya çıkıyor.
Gördüklerimi, duyduklarımı, hissettiklerimi yazacağım.

Yazarın Tüm Yazıları