Aday adaylarını şimdiden takibe alsak

YAZ aylarında Türk siyasetinde “erken seçim” tartışmaları vardı. Bugünlerde bu meselenin dozu azalmış olsa da; bazı çevreler ısıtıp ısıtıp yeniden karşımıza çıkarıyorlar.

Haberin Devamı



Net söyleyeyim.
Sokakta böyle bir hava yok.
Yani kimsenin bir seçim beklentisi yok.
Tam aksine uzun yıllardır sık seçime gitmiş olmanın getirdiği bir yorgunluk hissediyorum.
Üstelik genel seçimler, yereller, referandumlar derken bu sürecin siyasetin dilini ve tonunu da sertleştirdiğini gözlemledik.
Bence Türkiye seçimlerini zamanında yapmalı ve daha çok da geleceğini konuşmalı.
Partiler illa da seçim hazırlığı yapacaksa bana göre 2023’teki seçimlerde aday adayı olabilecek isimleri şimdiden belirlemeye başlasınlar.
Yani sıkışmış bir takvimle değil; zamana yayılmış bir süreçte, daha iyi düşünerek aday adaylarını belirleyebilirler.
Bu isimleri açıklamak zorunda değiller.
Ama bazı kişilere ev ödevleri verebilir, hazırlık yapmaları istenebilir ya da siyasete ısındırılabilir.
Türk siyaseti için aykırı bir öneri gibi gelebilir ama ben siyasi partilerin bu hazırlıkları yapması gerektiğine inananlardanım.
Çoğu zaman aday adaylarında gördüğüm şaşkınlık, hazırlıksızlık belki de biraz olsun ortadan kalkmış olur.
Tabii şunu da unutmamak gerekir.
Türkiye sık sandığa gitmesine rağmen her zaman güvenilir, halkın ikna olduğu, sorunsuz sandık sonuçlarını alabilmiş bir ülke...
Bunun da kıymetini bilmemiz gerekir.
Demokrasimizde çok eksikler olduğunu biliyoruz.
Ama sandığa gidebilmek, yol haritasını halka bırakmak önemli bir meziyettir.
Şimdi sıra demokrasimizi güçlendirmeye geldi.
Siyasi partiler benim önerime bu yönden bakabilirler.
Seçime kadar olan bu uzun arada partiler siyasete ilgi duyan gençleri, özellikle de kadınları davet edip hazırlamalıdır.

Haberin Devamı


Yüz yüze iletişim gibisi yok

JP Morgan Chase CEO’su Jamie Dimon’un yaptığı bir açıklamayı New York Times’te okudum.
Dimon, uzaktan çalışmada istedikleri verimi alamadıklarını ve çalışma modelini gözden geçireceklerini söyledi.
Kovid 19 gerçekten de bütün ezberleri bozdu.
Özellikle pandeminin ilk günlerinde evlere çekilerek işlerini uzaktan kumanda yapmaya çalıştılar.
Aslında oldu da; işler aksamadan yürüdü.
Biraz da zorunluluğun getirdiği şartlar dikkate alınınca hepimiz bu yeni normale uymaya başladık.
Ben ilk günden beri “yüz yüze iletişim” gibisi yok diye yazdım.
Çünkü biliyordum ki; zaman uzadıkça verim de düşecek, insanlar arasındaki iletişim de...
Dünyanın en önemli ve en fazla kiralama yapan bankalarından biri olan JP Morgan Chase’in CEO’su Dimon’un söylediği gibi bazı şeyler yeniden gözden geçirilecektir.
Pandemi bitse de bazı şeyler eskisi gibi olmayacaktır belki ama kilit kadrolar ilk fırsatta yine ofislere dönecektir.

Haberin Devamı


Hibrit bir modele alışalım

AMERİKA, özellikle de New York’ta büyük plazaların geleceği tartışılıyor. Bankalar, dev şirketler yüz yüze eğitimin önemini vurgulasalar da; bu dönemde mekanlardan tasarruf etmenin de keyfini yaşıyorlar.
Belki işler düzelse de, aşı bulunsa da ya da Kovid 19’un tedavi yöntemleri kesinleşse de o büyük plazalara dönülmeyecek.
Daha küçük ofislerde ve hibrit bir çalışma modeliyle yollarına devam edecekler.
Amerika, New York böyle olursa emin olun İstanbul, İzmir, Türkiye’nin her yeri de böyle olur.
Hibrit model her şirkete, her markaya göre şekillenebilir.
Belki kilit kadrolar her gün işe gelmeye devam edebilir, diğer kadrolar da belirlenmiş günler ve saatlerde ofislere gelerek ve daha fazla raporlamayla işe devam edebilirler.
Bence her şirket ve tabii her çalışan bu yeni modeller üzerine kafa yormalı.
Çok değil; birkaç ay sonra kalıcı bazı düzenlemeler hayatımıza girebilir.

Haberin Devamı


Sosyal medyanızı
izliyorlar hatırlatayım

ÇALIŞMA hayatı ilginç bir dönemi yaşıyor. Herkes Kovid 19’dan kendini korumaya çalışıyor. Şirketler olağanüstü önlemler alıyor. Ofislere girilirken ateşlerimiz ölçülüyor, maske kontrolleri yapılıyor, düzenli olarak odalar dezenfekte ediliyor.
Konuştuğum bazı şirketlerin insan kaynakları yöneticileri şöyle bir gözlemlerini anlatıyorlar.
“Evden çalışıp ofislere gelmekten çekinen birçok çalışanın sosyal medya hesaplarını takip ediyoruz. Aynı titizliği bu paylaşımlarında göremiyoruz.”
Sosyal medyadan takip edildiğinizi hatırlatmak isterim.


Özledim valla

FUTBOL için statlara gitmeyi değil ama basket için salonlara gitmeyi özledim.
Sinemada film izlemeyi özledim.
Yakın bir dostuma sarılmayı da özledim.
Ya siz?

Yazarın Tüm Yazıları