Aslında siyasi partilerin adayları geçmişte bir araya gelip gazetecilerin sorularını yanıtlardı.
Size bir anımı aktarayım; 99 yılı yerel seçimlerden bir ay öncesiydi.
Bir önceki seçimde Recep Tayyip Erdoğan ezberleri bozmuş ve İstanbul’da zorlu rakiplerini geride bırakarak İstanbul Belediye Başkanı seçilmişti.
6 Aralık 1997'de Siirt'te düzenlenen bir açık hava toplantısı sırasında topluluğa yaptığı konuşmada kullandığı ifadeler sebebiyle "halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle kendisine açılan dava sonucunda 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Demokrasimiz adına yanlış kararlardan biriydi ve Erdoğan başkanlığı Ali Talip Özdemir’e devretmek zorunda kalmıştı.
Dikkatler İstanbul seçimlerindeydi ama inanın İzmir seçimleri de çok ilgi çekiyordu.
TUSAŞ tarafından yürütülen KAAN projesi de onlardan biri; belki de en önemlisi...
Çünkü bu Türkiye'nin teknolojiden altyapıya, bilgi birikimini ve üretim kabiliyetini ortaya koyuyor.
Modern savaş uçağı üretimi dünyada değerler zincirinin tamamına sahip olmak anlamına geliyor ve bu da Türkiye’yi dünyadaki sayılı ülkelerden biri yapıyor.
Kaan’ın öyküsünü okuduk, biliyoruz.
2020'li yılların sonunda seri üretim aşamasına getirmeyi planlanan çift motorlu, düşük görünürlüğü, sensör füzyonu, hava hakimiyetiyle üstün özellikleri bulunan beşinci nesil jet muharip uçak projesi...
KAAN’ın 2030 yılı itibarıyla Türk Hava Kuvvetleri’ndeki ABD F-16 modelinin tamamen veya kısmen yerini alması bekleniyor. Uçağın parçalarının bir bölümü yurtdışından temin ediliyor. Ama yakın bir gelecekte tamamı yerli parçalardan oluşacak.
İşte o yerel parçalardan birini de İzmir’de üretim yapan Volt Motor yaptı.
Saya Grup’un Yönetim Kurulu Üyesi, Folkart’ın Başkanı Mesut Sancak
Kentsel dönüşüm, projelerin listelerin başında geliyor. Ulaşımla ilgili çözüm önerileri ve sosyal projeler çok fazla dile getiriliyor.
Aradığım bazı önemli konular var.
Örneğin giderek hissettiğimiz iklim krizi ve su sorunu gibi konularda çözümler genellikle devletten bekleniyor.
Doğrudur; bazı projelerin büyüklüğü yerel yönetimlerin bütçesini aşıyor.
Geçen yıl turizmimiz için çok önemli olan Bodrum gibi yerlerde su sıkıntısı had safhaya ulaştı.
Yağmurlar öncesinde büyükşehirlerdeki barajların doluluk oranları 20’lerin altına düştü.
Aslında sorun sadece Türkiye’ye özgü değil.
Büyüyen, itibarlı insanların, markaların; kurumların kullandığı dili inceleyin her zaman samimiyet, şeffaflık, netlik, açıklık, bir vizyon vardır.
Biz bunun çok sonra farkına vardık.
Biz derken; Türkiye’deki kurumları kastediyorum.
Amerikalı şirketler bu gücü ilk ve en iyi fark eden olmuştur.
Sürekli yapılan ve güçlü yapılan iletişim sizi her zaman ayakta tutar.
Hayatın her alanında bu gücü hissedin.
Özellikle de siyasette…
Neyse ki son dönemde bu filmler yapılmaya başlandı.
Biliyorum; dönem filmlerinin zorlukları var.
Büyük bir merakla sinemaya gittim; “Zaferin Rengi” için...
Oğlum Atlas’ı da yanıma aldım.
Filmin fragmanları dönmeye başladığı günden bu yana ikimiz de sabırsızlanıyorduk.
Atlas’a her fırsatta onurlu milli mücadelemizi, Atatürk’ü anlatmaya çalışıyorum.
O da meraklı; dinliyor, sorguluyor.
Son yıllarda spora ilgisi bir hayli fazla, futbolu daha çok seviyor.
Olabilir mi?
Türkiye’de oluyor.
Geçişler de çok keskin; sağdan sola, soldan sağa...
Elbette siyaset farklı zeminlerde yapılabilir.
Demokrasiye hizmet eden herkes farklı partilerden de görev yapabilir.
Ama bir önceki seçimde kendisini aday gösteren partisi şimdi göstermediği için istifa edip başka partiden aday oluyor.
Ya da istifa ederken zehir zemberek konuşarak her şeyi yakıp yıkıyor.
Şimdi adayların ısınma turları devam ediyor.
Liderler salon toplantılarında görüşlerini açıklıyorlar, meydanlara daha inmediler.
İttifakların biçimlendirdiği yeni bir dönemde siyaset yapılıyor.
O yüzden siyaset yapma biçimleri de, tercihleri de, yöntemleri de değişen ittifak koşullarına göre yeniden şekilleniyor.
Kabul etmek lazım ki; 14 Mayıs seçimleri öncesinde kurulan Cumhur İttifakı AK Parti ve MHP’nin ortaklığıyla düz bir zeminde hareket ediyor.
Millet İttifakı’nı oluşturan bütün partiler kendi adaylarıyla bu seçimlere girdiğine göre bazı yerlerde CHP’nin ve İYİ Parti’nin işi hiç kolay değil.
Şunu da unutmamak gerekir.
Ankara ve İzmir’de de zorlu bir yarış olacak.
Geçen gün Cumhur İttifakı’nın ortak adayı Hamza Dağ, “Eşsiz İzmir” temasıyla projelerini açıkladı.
Dağ kentin sorunlarını iyi bilenlerdendir.
11 ana başlık altında toplanan projelerin tamamı da kentin ihtiyacı olan yatırımlar…
Örneğin körfez geçiş projesini çok kez yazdım.
İzmir gibi ulaşım sıkıntısının giderek arttığı bir yerde kenti birleştirmek, körfezi karşılıklı geçebilmek çok daha fazla önem kazanmış durumda.
Nüfus artıyor; kent güneyde yarımadaya doğru, kuzeyde de Bergama’ya doğru büyüyor.