Paylaş
Bugün Ocak’ın 7’si...
30 Mart’taki yerel seçimler için geri sayım başlamış sayılır.
Kabaca bir hesapla; 11 haftamız, 77 günümüz var.
Öyle anlaşılıyor ki; ilçe belediye başkan adaylarının netleşmesi için en az 15 güne daha ihtiyacımız var.
Belki de Ocak sonunda her şey netleşmiş olacak.
77’nin 17’sini de attığınızda; geriye 60 gün kalıyor.
60 günde ilçenize belediye başkanı olacak ismi öğrenecek, tanımaya çalışacak, hangi projelerle karşınıza çıktığınıza bakacaksınız.
Hele hele titiz bir seçmenseniz; Meclis üyeliklerine kimleri aday gösterdiğine de bakacak olursanız, o 60 gün 6 saniye gibi gelir size...
Her zaman söylüyorum.
Bu siyasi partiler yasası, bu seçim sistemi baştan aşağıya değiştirilmeli.
Bu sistem seçmeni emrivakiye getiriyor, “İster seç, ister seçme” dedirtiyor.
Bizim halkımızın büyük çoğunluğu da demokrasiyi “seçimden seçime gidip oy atma” diye gördüğü için liderlerin, partilerin bu dayatmasını normal karşılıyor.
Ne diyebilirim.
Yaşasın demokrasi...
Komik olmayın
CHP Parti Meclisi toplandı, Merkez Yönetim Kurulu da çıkar kararları onayladı mı? Sonuçta CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Aziz Kocaoğlu oldu mu? Oldu... Buna rağmen bir grup; adına “Bağımsızlar” diyor. Çıkıyor; “Kocaoğlu karşıtı eylem yapacağız” diyor. Diyebilirler... Herkes Kocaoğlu’nu desteklemeyebilir, yeri geldiğinde eleştirebilir. Ama bu eylemlerin, bu reaksiyonların toplumsal bir karşılığının olması lazım. Parti adayını belirlemiş, yola “Kocaoğlu ile devam” demiş. Buna rağmen “karşıyım” diyorsun; ama 30 kişiyi bir araya toplayamıyorsun.
Bakın son yaşananlar, Türkiye’nin içinden geçtiği süreç zihinleri karıştırmış olabilir.
Herkes kendine göre demokrasiyi tarif ediyor olabilir.
Ama şunu söylemeliyim.
Demokrasi bu değil...
“Ben çıkarım; eleştiririm de, söylerim de” diyemezsiniz.
Her şeyin bir yeri ve yöntemi var.
Demokrasi ancak bu çarkların işlemesiyle olur.
Bunun zemini partinin yetkili organlarıdır.
“Parti içi demokrasi hiçbir partide yok” diyebilirsiniz.
Katılmakla birlikte; demokrasiyi zenginleştirmekten ve çalıştırmaktan başka yolumuz olmadığını hatırlatmak isterim.
Özetle...
Şunu söyleyebilirim.
Komik olmayın...
Bağımsızlık bağımlı olursa
Sizler, Türkiye’nin en etkili sivil toplum örgütleri, liderleri, fikir insanları, toplumun düşünce önderleri, biz gazeteciler söylersek başka algılanır.
Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanı Cemil Çiçek söylerse başka anlam kazanır.
Ne diyor Çiçek...
“Anayasa’nın 138. maddesi bu memlekette ölmüştür...”
Ölen madde hangisidir?
Mahkemelerin bağımsızlığı maddesi...
Çiçek, başka bir şey daha söylüyor.
“Hukuk, adaletin enstrümanıdır; siyasetin enstrümanı değildir...”
Yani Meclis Başkanı özetle diyor ki...
Hukuk olmuştur gukuk...
Gukuktan da birşey olmaz...
Herkes başının çaresine baksın...
İyi de...
Çare üretecek siyasetçi mi, halk mı? Bu nasıl olacak?
Bağımsızlık bağımlı olursa; bu işten biz nasıl çıkacağız, merak ediyorum.
En çok karşılaştığımız sorular
CHP İÇİN...
* Konak, Karşıyaka, Bornova’da ne olur? Mevcut başkanlar kalır mı, kalmazsa yerlerine kim gelir?
* Çeşme’ye, Karaburun’a Aziz Kocaoğlu’nun formülü varmış, Genel Merkez kabul eder mi?
* İzmir Barosu’ndan istifa edip aday adayı olan Sema Pekdaş’a Konak dışında bir yer aranıyormuş; doğru mu?
* İlçelerde değişim kriteri yüzde 30’muş; bu aşılır mı?
AK PARTİ İÇİN...
* İlknur Denizli’nin Konak adaylığından son yaşadığı talihsiz kazadan sonra vazgeçilir mi?
* Karşıyaka ve Bornova’ya kadın aday aranıyormuş, doğru mu?
* Size gelen son bir anket var mı? Fark CHP’nin dediği gibi mi, yoksa AK Partililerin iddia ettiği gibi bir, iki puana mı indi?
MHP İÇİN...
* Yine aynı şey olur mu; MHP tabanı bu seçimde de büyükşehirde Aziz Kocaoğlu’na destek verir mi?
* Genel seçimlerde alınan oy oranı yerele de yansır mı?
Paylaş