Paylaş
Bu yıl örneğin Göztepeliyiz, Altaylıyız.
Gönlümüzdeki şampiyon Altınordu; yıllardır hem de...
Ve elbette Karşıyakalıyız...
Yeşil kırmızıya olan tutkumuzu da herkes bilir.
Ve baskette Pınar Karşıyaka, voleybolda da Arkaslıyız.
Altay, Göztepe, Karşıyaka nasıl sadece bir spor kulübü gibi gelmezse bana üç büyükler de öyle gelir.
Cumhuriyet öncesi kurulmuş, Cumhuriyet’le büyümüş bu kulüpler bana göre gerçek bir sivil toplum örgütü gibidir.
Bu renklere, bu camialara gönül veren milyonlar, büyük bir ailenin üyesi gibi hareket ederler.
Bu gerçekten de önemli bir güçtür.
O yüzden bana göre spor artık bir uğraşı olmaktan çıkmış; büyük bir fikir hareketi, önemli bir endüstri haline gelmiştir.
3 Temmuz 2011’i hatırlayın.
Fenerbahçe’nin Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere birçok yöneticisi sabaha karşı evlerinden alınıp gözaltına alınmıştı.
Bir şike operasyonu olduğu söylenmiş; Türk futbolunda deprem etkisi yaratmıştı.
Hatta bu tartışmalara UEFA da katılmış, konu uluslararası bir boyut da kazanmıştı.
Serbest kalanlar oldu, tutuklananlar da...
Aziz Yıldırım da o isimlerden biriydi.
O gün de inanmamıştım ve yazılar yazmıştım.
Tam 10 yıl sonra bu dava sona erdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Aziz Yıldırım, İlhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu ile diğer isimler hakkında verdiği beraat kararı, Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından onandı.
3 Temmuz 2011’de başlayan ‘Futbolda Sözde Şike Kumpası’ davasının bir düzmece, bir senaryo, bir tiyatro olduğu yargı tarafından da tescillenmiş oldu.
Bir insanın, bir kurumun suçlu olup olmadığını öğrenmek için 10 yıl geçmesi gerekiyor.
Sizce bu süre fazlasıyla uzun değil mi?
İkincisi o gün atıp tutanların, fırtına estirenlerin bugün özür dilemeleri gerekmez mi?
Ve üçüncüsü;
Bu yaşadıklarımızdan herkesin ders çıkarması gerekmez mi?
Türkiye’de kurumları çok yıpratıyoruz, kavramların içini çok boşaltıyoruz.
Oysa hepsine sahip çıkmamız gerekir.
Fauci ne diyor diye bakıyorum
SİZE Omicron’dan birkaç haber vereyim.
ABD Başkanı Joe Biden’ın baş tıbbi danışmanı Dr. Anthony Fauci’yi artık herkes tanıyor.
Örneğin ben çok yakın izliyorum.
Verdiği mesajları, bilgileri ve özellikle tarihleri bir kenara not ediyorum.
Omicron ile ilgili bizdeki kamuoyunda şöyle yanlış bir algı var.
Yeni mutasyonun daha hızlı bulaşıcı ama etkisinin daha az olduğu söyleniyor.
Oysa yolun başında olduğumuzu söylemeliyim.
Daha doğrusu Fauci söylüyor.
Ve Omicron vakalarının bir gecede yüzde 41 arttığını söyledi.
Fauci; “Açıkçası daha iyisini yapmamız gerekiyor. Demek istediğim, ocak ayına girerken işlerin büyük ölçüde düzeleceğini düşünüyorum, ancak bu bize bugün ve yarın yardımcı olmuyor.”
Ben de aynı görüşteyim.
Omicron sonrasının iyi olacağını ama bu yeni mutasyonu yenmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Aman dikkat...
1 vaka için bile sıkıyönetim
BİR haber de Çin’den...
Çin’de son 24 saatte yurt içi kaynaklı 162 Kovid-19 vakası tespit edildi. Ulusal Sağlık Komisyonu’ndan yapılan açıklamaya göre vakaların 152’sine ülkenin kuzeyindeki Şaanşi eyaletinde rastlandı. Eyalet merkezi Şian’da 150, kuzeybatısındaki Şianyang şehrinde 1 ve doğusundaki Veynan şehrinde 1 yerel vaka tespit edildi.
Ve 1 vakanın olduğu yerlerde bile sıkı tedbirler başladı.
Yani insanlar sokağa çıkamıyor, markete bile gidemiyor.
Bizde vaka sayısının 20 binlerde olduğu düşünülecek olursa hepimizin daha dikkatli olması gerekmez mi?
Bence öyle...
Benim için kış bitmiştir
EVET öyle...
21 Aralık’a kadar bana afakanlar basar.
Hele en uzun gecede mümkünse uyumak bile istemem.
Ama 21 Aralık’tan sonra bilirim ki; biraz soğuktan sonra doğa canlanmaya başlayacaktır.
Geceler soğuk olsa da gündüzleri içimizi açacaktır.
Ve gündüzler uzamaya başlayacak, bahar yaklaşacaktır.
Benim için kış bitmiştir.
Daha iyisini yapmalıyız
HÜRRİYET olarak Gaziantep’te, Afyon’da, en son da Antalya’da zirveler yaptık. Şunu görüyorum.
Türkiye farklı bir ülke... Piyasalar dalgalansa da bizlerin adapte olma sürecimiz, sonrasındaki atılımlarımız birçok ülkeden farklı...
50 yıl öncesinde böyle bir insan kaynağımız da yoktu.
Bu birikimle, tecrübeyle ve kaynaklarla Türkiye daha iyisini yapmalı.
Ama bunun tek şartı ekonomiyi ülkenin birinci maddesi yapmaktan geçer.
Demokrasiyi güçlendirip, günlük siyasi çekişmeleri bir kenara itebilirsek Türkiye daha iyisini yapacaktır.
Paylaş