BAŞKENT yerel siyasetinde kuşkusuz haftaya damgasını vuran olay, Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Hamit Mermer’in darp edilmesiydi. Kimliği belirsiz dört kişi Mermer’in Gölbaşı’ndaki ofisini basarak, Mermer ve arkadaşını önce tehdit edip, sonra dövmüştü.
Mermer polise verdiği ifadesinde, kendisine saldıranların “Kalemini kırdık bir hafta içinde belediye meclis üyeliğinden istifa edeceksin, etmezsen 1 hafta sonra daha farklı geliriz” diyerek tehdit ettiklerini iddia etti.
Mermer, saldırının MHP’den AKP’ye geçtiği için yapıldığını söyledi. Onun bu iddiasına güvenen partililer de Başta Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek olmak üzere Gölbaşı’na akın etti. AK Parti İl Başkanı Murat Alparslan, Büyükşehir Belediye Meclisi Başkan Vekili Ali İhsan Ölmez ve Büyükşehir Belediye Meclisi AK PArti Grup Başkan Vekili Ayhan Yılmaz da, Mermer’e geçmiş olsun ziyaretinde bulundu.
Kent siyasetinde partinin en önde gelen isimleri, “Demokrasiye yakışmadı. Mermer’in AK Parti’ye geçmesini hazmedemediler” doğrultusunda açıklamalarda bulundular.
ÜÇ PARTİYİ DE DOLAŞTI
Çok değil son 4 yıla bakıldığında Meclis üyesi Mermer’in epeyce gezindiğini görüyoruz. 2007’de CHP’de olan Mermer, 2009’da MHP’ye geçerek Meclis Üyesi seçildi. Hatta Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı’nın vekilliğini yaptı. Yani Odabaşı, ilçede yokken Başkan Yavuz’du. AK Parti’ye geçince Meclis Başkan Vekilliğini bıraktı. Diğer taraftan 29 Mart seçimlerinden sonra Mermer’e gelene kadar iki belediye başkanı MHP’den AK Parti’ye geçti. Onlara şiddet uygulanmamışken, bir meclis üyesine sadece bu sebepten saldırılmış olabileceğini pek aklım almıyor. Yerel yönetimlerden biraz anlayanlar bilir ki, belediye demek imar demektir. İmar belediye yönetimini rezil de eder, vezir de. Belediye başkanı düzgün bir planla kentini ihya da edebilir, ranta yönelik bir planla hapse de girebilir.
AYNI NAKARAT
Gölbaşı’ndaki saldırının ardından yakın zamanda imarla ilgili ne olmuş diye bakındığımda enteresan bir plan karşıma çıktı. İncek’te 2 bin 250 dönümlük bir alanda yapılacak olan plan revizyonu saldırının yaşandığı ay Gölbaşı Belediye Meclisi’ne gelmiş. Basit bir dille anlatacak olursan yeni planla yapılacak kooperatifte 90 dönüme yakın konut artışı, 44 bin metrekareye yakın da ticaret alanında artış oluyor. Kabaca 150 milyon TL’lik bir değişiklik.
İki aydır Meclis’e gelen karara Yavuz ve diğer AK Partililer muhalefet şerhi koymuşlar. AK Partililerin iddialarına göre de Meclis’te kooperatifin görüşüldüğü gün oturumu izlemeye gelen 50 kişi gözdağı için gelmiş.
Darp olayı siyasi mi yoksa ticari mi, Mermer’e saldıranlar yakalandığında daha net ortaya çıkacak. Belki yakalananlar ifadelerinde, “MHP’den AK Parti’ye geçtiği için” diye ifade verecek. İmar şüpheleri “rafa” kalkacak.
Ama bundan sonra Türkiye genelinde yerel yönetim kavgalarını dikkatle izleyin. Nakarat hep aynı, imar imar imar...
Halkevleri davaya hazırlanıyor
BAŞKENT Fısıltıları’nda geçtiğimiz hafta başta Mamak Ege Mahallesi bazı güzergahlara Büyükşehir Belediyesi’nin bilinçli olarak eski otobüs gönderdiğini yazmıştık. Başkan Gökçek’in de, “Halkevleri otobüsleri tahrip ettiği için uygulama böyle. Söz versinler yenilerini yollayalım” açıklamasına yer vermiştik. Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut’tan Gökçek’e yanıt geldi. Samut, Halkevleri’nin otobüslere hiç bir zaman zarar vermediğini ve vermeyeceğini söyleyerek söz başladı.
Gökçek’in kendilerine yönelik ithamlarıyla ilgili de mahkemeye gideceklerini belirten Karabulut açıklamasını şöyle sürdürdü: “Melih Gökçek’in Ege Mahallesi Halkına bu kadar öfkelenmesinin ciddi nedenleri var. Eğer Ege Halkı haklarını elde ederse Gökçek’in yeni planı bozulacak. O plan Ankara’da toplu taşımanın yok edilmesi ve ranta çevrilmesi planıdır. Melih Gökçek, toplu taşımada tüm indirimleri ve aktarmaları kaldırma planı yapmaktadır. Diğer taraftan bir kara komediye daha imza atıp, genellikle küçük kasabalarda ve kasabalar arası yollarda kullanılan 25-30 kişilik midibüslerin üzerine “toplu taşıma aracı” yazarak sefere sokmuştur. Halkevleri ve Ege Mahallesi Halkı Gökçek’in bu planının önündeki büyük engeldir.
HANGİ VİCDANA SIĞAR
Gökçek, otobüslerine (otobüsleri kendi malı sayıyor) zarar geleceğini düşünüyor da o otobüslerde zarar gören halkı neden düşünmüyor acaba. Kış soğuğunda eksi 5-10 derecede halkı uzun kuyruklarda bekletmek, kaloriferi çalışmayan, kapıları açık ya da aralık kalan, içeriye egzoz gazı kaçıran, her an freni patlama tehlikesi taşıyan otobüslere halkı ve şoförleri mecbur etmek hangi vicdana sığar. Otobüslerin hali pür melaline dair elimizde raporlar var ve bu uyarıları Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere İçişleri Bakanlığı’na, Ankara Valiliği’ne, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne de bildirdik. Ancak ne hikmetse ne Valilik bir inisiyatif kullanıyor ne Emniyet muayenesi olmadığını birlikte saptadığımız otobüsleri trafikten men ediyor, ne de Başkentin göbeğinde bu haksızlığa ve hukuksuzluğa müdahale edebilen bir yetkili çıkıyor. Bu otobüslerden biri insanlara mezar olduğunda mı ‘yetkililer’ ortaya çıkıp demeç verecek?
HALK ÜŞÜMESİN DİYE
Altını çizerek söylüyorum. Halkevleri hiçbir otobüse zarar vermedi, vermez de. Çünkü otobüsler Melih Gökçek’in değil halkın malıdır. Halkevleri halka zarar vermez. Melih Gökçek sabahları işe giderken akşamları işten yorgun dönerken uzun kuyruklarda halkı soğukta beklemeye mahkum ederken Halkevleri onlarla birlikte 3 Ocak’tan beri aynı duraklarda bekliyor. İnsanlar üşüyüp, hastalanmasın diye duraklara soğuk günlerde ısıtıcılar koyuyor. İki aya yakın bir zamandır çözüm arıyoruz. Bir tek yetkili durağa gelmiş değil. Ne Vali ne başka bir yetkili. Melih Gökçek’i de davet ettik, gelmedi. Sizin aracılığınızla Gökçek’e bir mesaj iletelim; Ankara’yı kasabaya çevirmesine izin vermeyeceğiz.”