YEREL yönetimlerde “işi sıkı tutmanın” ne kadar önemli olduğu günümüz siyasi konjonktürüne bakıldığında rahatlıkla anlaşılabilir.
1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan 2002’den bu yana Türkiye’de tek başına iktidar olan partinin genel başkanı, ülkenin de başbakanı. O dönemin belediye bürokratları bugünün bakanları, genel başkan yardımcıları. Erdoğan iktidar olduğu günden bu yana yerel yönetimlere ve il teşkilatlarına hep önem verdi. Gençlik Kolları, kadın kolları gibi yapılanmaları el üstünde tuttu. Herkesin bildiği bu siyasi tutumu hatırlatmamın sebebi Ankara’da iktidar partisi ve ana muhalefetin teşkilat/örgüt yapılanmaları konusundaki farklılıklarını göstermek. AKP’nin Ankara İl Başkanlığı binası Kocatepe Cami’sinin hemen arkasında, donanım olarak eksiksiz. Kadın kolları ve gençlik kollarının rahatlıkla faaliyetlerin sürdürebildiği toplantı odaları, teşkilatın bir araya gelebildiği mekanlar yine il binasında mevcut. Özetleyecek olursak teşkilatın rahatlıkla çalışabilmesi için her türlü fiziki imkan yaratılmış durumda. Şimdi gelelim ana muhalefet partisi olan CHP’nin Ankara örgüt yapısına ve bu yapının sahip olduğu fiziki imkan(sızlık)lara? CHP’nin il başkanlığı Güvenpark’taki minibüs duraklarıyla karşı karşıya bir apartman dairesine sıkışmış durumda. İçeri girip baktığınızda fiziki imkansızlıklar göze çarpıyor. Neredeyse bir ailenin barınabileceği bir apartman dairesi “Atatürk’ün partisinin” Başkent’teki yapılanmasının merkezi durumunda. Ne gençlik kollarının aidiyet hissedip çalışabileceği bir bölümü var, ne kadın kollarının keyifle çalışabileceği bir salonu ne de teşkilatın yeni projelerle partiyi Ankara’da bir adım ileriye taşıyabileceği bir alanı var. “Önemli olan binalar değil, içinin dolu olması” diyenler olacaktır. Tavsiyem gidip baksınlar, oraya hangi gönüllü genç ordusunu, hangi örgüt yapılanmasını sığdırabilirler.
Aman evinizin önüne park etmeyin
BAŞKENTTEKİ değişen emniyet müdürü ve özelikle trafikteki “yeni” uygulamaları hem Ankara Hürriyet’te haber olarak hem de bu köşede bir süredir sayfalarımızda yer alıyor. Bahçelievler genelinde, Tunalı Hilmi Caddesi çevresinde çekicilerle ve fotoğraf makineli polislerle, park sıkıntısı çeken Ankaralı arasında müthiş bir kovalamaca yaşanıyor. Konuyla ilgili okuyuculardan da çok sayıda e-posta ve telefon geliyor. Son dönemde şikayetlerin odağındaki yerlerin biri de Anıtkabir’in hemen yanındaki Gençlik Caddesi. Bir okuyucumuzun bölge halkına tercüman olduğu e-postasını aynen yayınlıyoruz: “Bizler Anıtkabir yanı olan Gençlik caddesi üzerinde oturmaktayız. 20-25 yıldır oturmakta olduğumuz binaların en yenisi 25 yıllık. Ve hiçbirinin kendine ait park yeri yok. Zamanında inşa edilirken kanunlarda olmasına rağmen park yeri yapılmamış ve yapımlarına bu şekilde izin verilmiş. Bizler de arabalarımızı geniş olan evlerimizin önündeki kaldırımlara park etmekteyiz. İstesek de koyabileceğimiz başka hiç bir yer yok. Ne özel ne de resmi hiç bir park yeri yok. 15 gündür sokak sokak Tandoğan ile Kızılay arasında park yeri arıyoruz. Yapacak bir şey kalmayınca da araçlarımızı evimizin önüne koyuyoruz. Ama her koyduğumuzda ya 62 TL ceza yemekteyiz ya da arabalarınız çekicilerle götürülmektedir. Yeni uygulama böyleymiş, ‘Talimat var park edemezsiniz’ denmekte. Ancak herhangi bir çözüm de önerilmiyor. ‘Ne yapacağız?’ dediğimizde de ‘Bizi ilgilendirmez, gidin şikayet edin denilmekte. Tedirginlik ve çaresizlik içerisinde kimseye derdimizi anlatamıyoruz. Yanlış uygulamaların kurbanı durumdayız. İnşaatlar yapılırken izin verenlerden sorulması gereken hesap bizlere soruluyor. Yaşamımızı kolaylaştırmakla görevli olanların yaşamımızı zora sokmaları ya da bizleri her gün ‘Görevli gelecek mi?’ diye pencere cam kenarında yaşatmaya birilerinin dur demesi gerekmiyor mu?”