Bugün pandemi ya sonra

Koronavirüs salgınında üçüncü dalgayı yaşıyoruz ve her yeni dalga bir öncekinden daha tehlikeli seyrediyor. Pek çoğumuzda salgının ilk dönemindeki, “Nasıl olsa geçer, biz virüse virüs bize alışacak ve geçip gidecek” düşüncesi yerini, “Acaba aşı da çözüm değil mi, bir daha eskiye dönemeyecek miyiz?” endişesine bıraktı.

Haberin Devamı

Hürriyet Ankara olarak ilk günden itibaren salgının gidişatını takip ettik. Hemen her gün değerli tespitleri ve görüşleriyle pek çok önemli bilim insanıyla okurlarımızı buluşturduk, buluşturmaya da devam ediyoruz.
Henüz tehlikenin büyüklüğünü öngöremediğimiz Mart 2020’de de; ikinci dalganın henüz çok ciddiye alınmadığı geçtiğimiz yılın temmuz-ağustos aylarında da Hürriyet Ankara olarak başta Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ve Prof. Dr. İsmail Balık olmak üzere bilim insanlarının hayati uyarılarını sayfalarımıza taşımıştık.
Bugün yine önemli bir virajdayız. Elimizde aşı avantajı var ancak bu kez de ölümcül mutasyonlar, yayılma hızı, hasta sayısındaki artış, fiziksel ve psikolojik yorgunluk gibi handikaplarımız var. Ekonomik etkileri ise olayın bambaşka bir boyutu.

* * *

Haberin Devamı

Ramazan ayıyla birlikte kısıtlamaların artması ilk hafta bir sonuç vermediği gibi hasta sayısı günlük 50 binin üzerinde, vefat sayısı günlük 350’leri bulmuş durumda. ‘Maske-mesafe-hijyen’ üçlemesi modası geçmiş şarkı nakaratı muamelesi görürken, bugünlerde herkesin dilinde ‘tam kapanma’ meselesi. Pek çok bilim insanı da bu görüşte, bazı kesimlere göre geç bile kalındı...

* * *

Bugün için öncelik sağlık, pandeminin alt üst ettiği ekonomik şartlar, mücadelenin zorluk derecesini arttırıyor. Peki pandemi sonrası ne olacak?
Bunun planlamasını canının, cebinin derdinde olan vatandaşımıza yaptıracak halimiz yok. Hükümetin genel planlamalarının yanı sıra her şehrin kendi iç dinamiklerine göre pandemi sonrası oluşacak ekonomik yaşamı şimdiden planlaması gerekiyor. Bu gereklilik İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük şehirlerimizde hayati önemde.

* * *

Hizmet sektörünün (Perakende, ulaşım, gıda, turizm vs.) ekonominin neredeyse yüzde 70’ini oluşturduğu gerçeğinden hareketle kent ekonomilerini ayakta tutacak planlamaları o kentin valileri, belediye başkanları, büyük meslek odaları ve üniversiteleri, STK’ların da katkılarıyla yapmalı.

* * *

İstanbul bir dünya şehri. Pandemi sonrası, ulaşım imkânlarıyla şehrin dokusunun ticaretle karılmış olmasıyla bu süreci Ankara’ya göre daha çabuk atlatacak ve ‘yeni düzene’ adapte olacaktır.
Ankara’nın durumu biraz daha karışık. Hizmet sektörü, Ankara ekonomisinin yüzde 70’i. Herkesi motokurye yapamayacağımıza göre oluşacak yeni tabloya karşı alınması gereken tedbirleri şimdiden planlamamız gerekmiyor mu?

* * *

Haberin Devamı

Kişi başına düşen metrekare açısından alışveriş merkezi yoğunluğunda Ankara ilk sırada.
Ne kadar devam edeceği belli olmayan pandemi şartlarına AVM’ler dayanabilecek mi?
AVM’lerdeki dükkân sahipleri kiralarını ödeyebiliyor mu?
Aylardır doğru düzgün iş yapamayan dükkânlarda çalışanlarla ilgili -eğer işten çıkarılmamışlarsa- nasıl bir planlama yapılacak?
Pandemi bitse ya da etkisi azalsa dahi kapalı alanlardan uzak durma ihtimali yüksek olan vatandaşlar göz önüne alındığında dev AVM’lerin geleceği ne olacak?

* * *

Ekonomisi inşaata ve AVM’ye dayanmış bir kentte yaşayınca elbette ilk akla gelen örnek AVM oluyor. Diğer alanlarda kırılganlık daha fazla. Yiyecek içecek sektörünün en ağır bedel ödediği kent Ankara mesela...
Ankara’nın yöneticileri, genel-yerel fark etmez bir araya gelerek pandemi sonrasının ekonomik planlamasını daha da geç olmadan yapmalı. Bu kente gelişen teknolojiyi de bir kenarına koyarak yeni bir perspektif kazandırılmalı. Aksi takdirde zaten kapanması güç yaralar açıldı, daha da derinleşmesi kaçınılmaz olacak.

Bugün pandemi ya sonra

DİYALOG MASASI HAYAL OLDU

Haberin Devamı

Uzun yıllardır devam eden bu köşede zaman zaman geçmişi karıştırınca bazı yazılarda fazlaca iyimserlik yaptığımı fark ediyorum. 7 Ekim 2020’de yazdığım Ankara siyasetine ilişkin, ‘Geçmiş alışkanlıklarla dolu 1.5 sene’ başlıklı yazının ardından ikinci bölüme ‘Diyalog masası’ başlığıyla devam etmiştim.

* * *

İlk bölümde, Ankara’da CHP-İYİ Parti ittifakıyla seçilen Mansur Yavaş yönetimiyle; AK Parti-MHP muhalefetinin kentle ilgili konularda bile ‘ortak akıl’da buluşamamasını eleştirmiştim.
İkinci bölümde AK Parti Grup Başkanvekili Murat Köse, CHP Grup Başkanvekili Yaşar Neslihanoğlu, MHP Grup Başkanvekili Murat Ilıkan ve İYİ Parti Grup Başkanvekili Adnan Beker’in gergin geçen belediye meclisleri öncesi bir araya geldikleri fotoğrafı paylaşıp ‘diyalog masası’nın Ankara için umut verici olduğunu yazmıştım. Hatta ilerleyen dönemde Başkan Mansur Yavaş’ın da bu masada olması gerektiğine dikkat çekmiştim. Sonrasında bırakın Meclis dışı diyaloğu Meclis’te bile birbirlerini dinlemez oldular. O gün yazımı, ‘Kentte yıllardır süren ve bu dönemde de devam eden siyasi çekişmenin elbet bir galibi olacaktır ama Ankara’nın dünya başkentleri arasına girme hedefi hayal olarak kalacaktır’ diye bitirmiştim. Düşüncelerim hâlâ aynı...

Yazarın Tüm Yazıları