ATO’DA FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK

Hatırlayacaksınız ATO Başkanı Salih Bezci, 2011 seçimlerinde CHP’den milletvekili olmak için istifa eden Sinan Aygün’den sonra 11 yönetim kurulu üyesinin 7’sinin oyunu alarak başkan seçilmişti.
2009 yılında yapılan son seçimde 426 meslek komitesi üyesi ve 181 meclis üyesini belirlemek için 20 bin ATO üyesi oy kullanmıştı.
Mart ayında yapılması planlanan seçim Bezci’nin ATO üyelerinin oylarına talip olacağı ilk sınavı olacak.

ETKİN GRUPLAR ÇALIŞIYOR

Geçmişteki ATO seçimlerini inceleyecek olursanız, pek de sakin geçmediğini göreceksiniz.
Son olarak 2009’da Aygün’ün kazandığı seçimlerin ardından usulsüzlük iddiaları ortaya atılmıştı.
Önümüzdeki günlerde ATO için seçim kararı alınacak. Sadece tarih netleşmeyecek, ‘saflar’ da netleşecek.
Şimdilik fırtına öncesi sessizlik yaşanıyor ama ATO’da etkin gruplar çalışmalara başladı.

YANGIN HALEN SORU İŞARETİ

En yaygın soru işareti ATO’daki yangın.
Muhalif kanattaki bazı isimlerin dillendirdiği iddialar ilginç.
Yangının kasıtlı çıkarıldığını öne süren bile var...
İddia ve eleştiriler, ‘Bu çağda bilgisayara geçmeyen kayıt mı olur’, ‘Yanmayan malzemeden yapılan dolaplar nasıl yandı’, ‘Koskoca ATO’da yangının arşiv bölümünde çıkması nasıl bir tesadüf’, ‘Bilgisayara geçmeyen kayıtların sahipleri oy kullanabilecek mi’ cümleleriyle devam ediyor.
Seçim tarihi belli olduktan sonra Salih Bezci’nin karşısına güçlü bir aday çıkar mı, bilinmez.
Şimdilik görünen tek şey, aday çıksa da çıkmasa da etkin gruplar ATO Meclisi’nde söz sahibi olmak için çarpışacak.

 * * *

NE EĞLENCE NE EĞLENCE

Ankara'daki yılbaşı ‘eğlencelerini’ bir kaç gündür Ankara Hürriyet’te ve diğer kent gazetelerinde takip ediyorsunuz. Ne eğlence ne eğlence...
Tabloyu yılbaşının ardından 2 Ocak gazetemizde okudunuz. Bıçak sallayan da vardı. Silah sıkanda...
Kentlilerin sokaklarda kol kola eğlenemediği yılbaşı organizasyonu mu olur?
Tamam, Avustralya Sidney’deki yılbaşı kutlamalarından değil belki...
En azından kentlinin Başkent’te yaşadığını hissedeceği bir imkan yaratmak gerekmez miydi?
Gelenekselleşen ‘dünyada yılbaşı görüntüleri’ arasına Ankara’yı da sokabilcek cinsten.
İnsanlar kadar ‘makyajlarıyla’ kentlerin de kutladığı bu günün parçası olmalıydık.
Ağdalı ‘marka kent olmalıyız’ cümlelerinin bir adım ötesine gidip, biraz kıpırdanmak.
Ama bu yıl da olmadı. Etrafımdaki pek çok kişinin, ‘Yılbaşı gecesi dışarı mı çıkılır?’ tezini maalesef doğrulayan sahneler yaşadı Ankara.
Hiç mi hiç yakışmadı...