ANADOLU Ajansı geçtiğimiz günlerde “Kentlerin karmaşasına karşı Sakin Şehirler” başlıklı bir haber geçti. Alışveriş merkezlerinden başka eğlencesi olmayan Ankaralıların ilgisini çekecek, Seferhisar’a mı taşınsak dedirtecek bu haberin bir kısmını yayınlayalım kararı siz verin.
“İtalya’da 1996 yılında Roma’daki bir meydanda açılması planlanan fastfood zinciri mağazasına karşı başlayan tepki hareketinden doğan “cittaslow” (sakin şehirler) örgütlenmesi, küreselleşmenin getirdiği olumsuzluklar karşısında kentlere özgün kimliklerini koruyarak yaşam kalitesini artırmanın ve sürdürülebilir gelişmenin yollarını sunuyor.
Dünya genelinde Avrupa kıtasından başta İtalya olmak üzere Avusturya, Danimarka, Almanya, Hollanda, Norveç, Polonya, İspanya, İsveç ve İngiltere ile Asya kıtasından Güney Kore ve Avustralya kıta ülkesinden onlarca küçük nüfuslu kentlerin üyesi olduğu “Sakin Şehirler” örgütlenmesine Türkiye’den ilk adaylık başvurusu İzmir’in Seferihisar ilçesinden geldi.
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, “cittaslow” örgütlenmesinin 1996 yılında İtalya’nın Başkenti Roma’da eski bir meydanda dünyaca ünlü bir fastfood zincirinin restoran açmak istenmesi üzerine oluşan tepki hareketinden doğduğunu söyledi.
Aynılaşmaya karşı
Bir grup İtalyan vatandaşın fastfood (hızlı yemek) restoranının açılmasını önlemek için başlattığı eylemlerin ilk olarak “fastfood” karşıtı “slowfood” (yavaş yemek) hareketini doğurduğunu ifade eden Soyer, bunun 1999 yılına gelindiğinde 4 kentin bir araya gelmesiyle bir yemek hareketi olmanın ötesine taşınarak, küreselleşmenin getirdiği “aynılaşma” olumsuzluğuna karşı belirlenen bir dizi kriterle yaşam ve kent standardına dönüştüğünü belirtti.
Tunç Soyer, “Sakin Şehirler”in omurgası itibarıyla küreselleşme nedeniyle kentlerin aynılaştığı, kimliklerini yitirdiği öngörüsünden hareket ettiğini belirterek şunları söyledi:
60 kriter
“İşin başlangıcında bu tespit yatıyor. Yani diyorlar ki ‘Kentler özelliklerini kaybetmeye, hepsi birbirine benzemeye başladı. Oysa her kentin kendine özgü ritmi, rengi vardır ve bunlar güzeldir, değerlidir. Bunları korumak lazım, bunların yok olup gitmesine izin vermemek lazım’. Temel çıkış noktası bu. Bunu güvence altında tutmak ve sürdürülebilir kılmak için de altyapı, çevre, misafirperverlik, eski lezzetler-yemekler, kentsel estetik ve yerel üreticinin korunması gibi 6 ana başlık altında 60 kriter belirliyorlar.” Seferihisar’ın da “Sakin şehirler” üyeliğiyle birlikte bu kriterler doğrultusunda yeni bir görünüme ve anlayışa kavuşacağını ifade eden Soyer, şöyle konuştu:
“Sakin Şehirler” üyeliğiyle ilçede çok önemli değişiklikler olacak. Hem fiziki yapı değişecek yani çok daha renkli, çiçekli, çok daha güzel bir kente dönüşecek Seferihisar, hem de çok daha güleryüzlü, sempatik, daha sıcak insanların yaşadığı bir kente dönüşecek. Yani değişim sadece fiziki yapıda olmayacak, kafalarda da olacak. Böyle bir değişim, aslında bir turizm kenti olan Seferihisar’a çok daha fazla sayıda ziyaretçi akını yaratacak, güçlü bir turizm potansiyeli yaratacak ve aynı zamanda şehirde yaşayan insanların yaşam kalitesini yükseltecek.”
Seferihisar’ın yenilikçi başkanı Soyer’in anlattıkları bununla da kalmıyor. Soyer yönetimi “Sakin Şehirler”in kriterleri arasında olan çiftçilerin ürünlerini araya bir aracı sokmadan satacakları bir pazar kurulmasını da sağlamışlar. İlçedeki okullarda bahçe oluşturmuşlar ve sebze yetiştirmelerine olanak sağlamışlar. Ankara böyle bir proje için belki çok büyüktür falan ama “İlçelerde böyle bi uygulama yapılamaz mı?” diye düşünmeden, Seferihisar’a imrenmeden edemiyor insan.