Paylaş
Böylesi bir gündemde elbette yerel yönetimlerle ilgili değerlendirme yapmak zor, ilgi çekici de değil.
2014 yerel seçimlerinden 2019 seçimlerine uzanan 5 yılık süreçte neler yaşandığını, kaç seçime şahit olup darbe girişimi yaşadığımızı; son olarak aralarında İstanbul ve Ankara’nın belediye başkanlarının da olduğu istifa furyasını düşündüğümüzde böylesi gündemlere alışık olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz.
* * *
Hürriyet Ankara olarak her türlü siyasi konjonktürde doğru bildiğimizi söylemeye, kentten yana sormaya sorgulamaya devam ediyoruz. Kent yönetimleri uzun yıllardır yöneticileriyle özdeşleşti. Başkanının kişiliğini yansıtan kentler oluştu. Ortak akıl çalışmadı, kent kimliği oluşmadı. Bu yüzden de kentlerin vizyonu, belediye başkanlarının vizyonuyla sınırlı kaldı.
* * *
31 Mart seçimlerinde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere başkanlıklardaki değişimler, yönetim biçimi açısından merak konusu oldu. Şu an için daha çok siyasi olan yorumlar muhtemelen 1 yıl sonunda idari değerlendirmelere yerini bırakacak. Başkanların kentleri idare etmedeki performansları, projeleri ve vizyonları puanlanacak. Başkent Ankara da değişimin yaşandığı en önemli iki kentten biri olduğu için bu değerlendirmeden nasibini alacak.
* * *
Burada puanlanacak sadece Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş olmayacak. Yavaş kadar bürokratlar da değerlendirilecek. Yaşanan olumsuzluklarda algısı çok yüksek olan Başkan Yavaş’tan daha çok eleştiri okları onlara dönecek. O yüzden belki de Başkan’dan daha dikkatli olması gerekenler, yönetim kademesi olmalı.
İlk kez muhalefete düşen AK Parti’li meclis üyeleri, pek çoğu değişen ilçe belediye başkanları da yine puanlanan yerel aktörlerden olacak. Özellikle Keçiören, Altındağ, Mamak gibi büyük metropollerin belediye başkanlarının performansları belki de önümüzdeki seçimlerin kaderini belirleyecek.
* * *
Atıl projeler başkanların başına hep dert olmuştur. Plansız başlanan projeler, 5 yıllık görev süresini aşan işler sonraki başkanlara da kambur oldu. Daha doğrusu şehrin kamburları oldu. Geçmişte de sorduk bugün de sormaya devam edeceğiz, başlayalım...
* Yeri tartışıldı, maliyeti tartışıldı. Halen tartışılıyor. ‘İhalesi şöyle oldu, işletmesi böyle oldu’ konusunu bir kenara bırakalım. Burası kentin merkezi, yer seçimini göz önüne aldığımızda ‘keşke olmasaydı’ düşüncesinde olanlardanım ama oldu. Ankapark ne olacak?
* Cumhuriyet Kulesi inşaatı başladığı dönem bitse kente katkısı olabilirdi, Melih Gökçek-Turgut Altınok çekişmesinin sembolü oldu. 10 yıl atıl kaldı, Altınok yeniden başkan seçilince ‘bitirilecek’ dendi. Hedef 2023’te bitirilmesi. Peki bitince ne olacak? Şehre ve ilçeye katkısı ne olacak?
* Herkesin şikâyet konusu. Son olarak Mustafa Tuna döneminde Tarım ve Orman Bakanlığı’na Çankaya’nın arka sırtlarında Karataş Mahallesi’nde 200 dönümlük bir alan verildi. Tüm şehrin sorunu olan hayvan barınağı ne olacak?
* Tarihi kent merkezi olan Ulus’tak pek çok yapı şimdiden bazı kurumlara verildi, trafiğin yer altına alınması gündemdeydi. Bu çalışmaların tek elden yürütülmesi ve kapsamlı bir çalışma yapılması uzmanların görüşü. Aynı şekilde geçmiş dönemde Kızılay’daki binaların dış cephelerinin giydirilmesi projesi vardı. Sahi Saraçoğlu Mahallesi’nde de bir hareket yok, Güvenpark dolmuş duraklarının yer altına alınması konusu muamma. Kentin merkezi ne olacak?
* * *
Şentepe’deki televizyon vericilerinden, 19 Mayıs Stadyumu’na; Keçiören Metrosu-Gar metro bağlantısından; MİA (Merkezi İş Alanları) projesine kadar ‘Ne olacak?’ sorusunu çoğaltmak mümkün. Özetle geçtiğimiz günlerde Başkent oluşunun 96. yılını kutladığımız Ankara’nın dağ gibi bekleyen sorunları ve gündemleri var. Zaman, merkezi iktidarıyla, Büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle el ele verme ve boş kullanımlar yüzünden anlamını yitirme noktasına gelen ‘ortak aklı’ çalıştırma zamanı.
1 LİRAYA OTOPARK MI OLUR
Yeri gelmişken, söyleyelim...
Gökçek döneminde de Tuna döneminde de iyiyi alkışladık, kötüyü eleştirdik. Mansur Yavaş döneminde de bu devam ediyor, edecek. Tuna dönemi, Gökçek dönemiyle kıyaslanmıştı. Yavaş dönemi daha çok Gökçek dönemiyle kıyaslanıyor. O yüzden Tuna döneminde yapılanlarla ilgili sağlıklı değerlendirme yapılamıyor, akıllar karışıyor.
Tuna döneminin akılda kalan hamlelerinden biri kademeli su tarifesinin kaldırılması, diğeri otopark ücretinin 1 liraya indirilmesiydi. Şimdi kademeli su tarifesini Yavaş yönetimi yeniden getirmeye çalışıyor, Meclis izin vermiyor. İşin ilginç tarafı ‘kademeli’ kaldırılırken de yeniden getirilmeye çalışırken de ASKİ Genel Müdürü’nün Cumali Kınacı olması. O yüzden belki de gerekli olan bu değişiklik şimdilik askıda. Pek çok kalemde artış olduğu düşünüldüğünde bir vatandaş olarak istemesem de suyla ilgili bir düzenlemeye de körü körüne karşı olunmaması gerekiyor.
* * *
Son Belediye Meclisi’nde AK Parti ve MHP gruplarının oylarıyla reddedilen otopark ücretlerindeki artış teklifine gelince... Tuna döneminde Başkent’teki otopark ücretleri 1 liraya indirilmişti. Tuna yönetimi bunu Gökçek döneminde otoparkların özelleştirildiği; üçüncü hatta dördüncü kişilere verildiği ve işin kontrolden çıktığı iddiasıyla yapmıştı. Bir yanlış başka bir yanlışla düzeltilmeye çalışılınca otoparklar keyfe keder park yeri olarak kullanılmış hatta galericilerin otomobil sattığı alanlara dönmüştü. Bugün 2 milyondan fazla aracın (bir milyondan fazlası özel otomobil) olduğu kentte zaten yetersiz olan otoparkların ücreti 1 lira ve tam bir keşmekeş söz konusu. Bu konunun belediye meclisinde yeniden değerlendirilmesi şart. Dünyanın dört bir yanında gelişmiş şehirlerde olduğu gibi elektronik sistemlerin yönettiği bir park sistemine geçilmeli. Elbette ücreti de ona göre belirlenmeli...
Paylaş