Paylaş
Seçim erkene alınmadı ama kent Ankara, konu da siyaset olunca fitil ateşlendi, söndürmek mümkün olmadı. Aday olmayı gönlünden geçirenler, birilerinin aday gösterilmesini isteyenler, birilerini engellemeyi hedefleyenler, çalışmaya başladı.
AK Parti ve CHP’de şimdilik ‘isim bazlı’ bir çalışma yüksek sesle dillendirilmese de ‘niyet’ belli edenler alttan alta çalışmalara başladı. İsimlerin dillendirildiği ve kulislerin daha aleni yapıldığı parti ise MHP. Yaklaşık iki hafta önce Ankara teşkilatıyla bir toplantı yapan MHP Lideri Devlet Bahçeli hedefi ‘Ankara’nın yerel seçimlerde alınması’ olarak koydu. Ankara’yla ilgili tablonun da en büyük belirleyicisinin teşkilat ve İl Başkanı Fatih Çetinkaya’nın çalışmaları olacağının altını çizdi. Toplantıda Çetinkaya’ya dönerek bir kaç kez, ‘Ankara alınmalı’ sözlerini yineledi.
TAVRI BUGÜNÜN HABERCİSİYDİ
Partililerin ruhunu okşayan bu hedefe ulaşmak isteyen MHP’nin Ankara hesabında ise iki büyük açmaz var. Mansur Yavaş ve Turgut Altınok. 9 ay önce ‘Mansur Yavaş gidecek, Turgut Altınok gelecek’ diye yazdığımda pek çokları buna ihtimal vermediğini söylemişti.
O dönem Altınok’la sohbetimizde, ‘Deniz bey bu tip şeyleri yazmadan bir de bana sorsanız’ demesinin üzerine ‘Şimdi sormuş olayım’ diyerek karşılık vermiştim. Altınok’un gülümseyerek sessiz kalması aslında bugünün habercisiydi.
NABIZ YOKLANACAK ROL BİÇİLECEK
Ve Altınok 24 saatin bile zaman zaman çok uzun olduğu siyasette, büyük bir sürpriz olmazsa yeni yılın ilk günlerinde 14 yıl önce ayrıldığı MHP’ye geri dönecek. Altınok’un partiye ‘Büyükşehir adayı’ olarak katılmayacağı da kulislere sızanlar arasında. Çünkü Altınok’un partiye katılmasını isteyenler kadar katılması konusunda aklında soru işareti olan partililer de bulunuyor. Altınok’un MHP’ye dönmesinin ardından kamuoyunun ve tabanın nabzı yoklanacak. Oluşan tabloya göre de rol biçilecek.
MHP’nin Altınok’un ardından ilçelerde de aday arayışına hız vereceği ifade edilirken, özellikle Çankaya ve Mamak’ta, ilçelerin yapısına uygun isimlere yönelebileceği de iddia ediliyor.
YAVAŞ MUAMMASI DEVAM EDİYOR
Mansur Yavaş’a gelince... Muamma hali devam ediyor. Son olarak kendi internet sitesinden, “Maalesef; Milliyetçi Hareket Partisi’nde aktif bir şekilde siyaset yapmamı mümkün kılmayan bir çok sebep var. Düşünün ki bir MYK Üyesi olarak yasa ve tüzük gerektirdiği halde, bir yılı aşkın süre bırakın toplantıyı resmi hiç bir davete çağırılmadım. Yine adıma kayıtlı MHP tabanlı mail adresim kapatılmış ve tarafıma erişim engellenmiştir. Bunun gibi pek çok somut olayla partimizde aktif olarak siyaset yapmamam-yapamamam bir tercihten öte bir zorunluluk olarak karşıma çıkmıştır.” açıklamasını yaptı. Her ne kadar partisi de Yavaş da ipleri koparmış gibi görünse de iki tarafın da ‘Kamuoyuna bu durumu nasıl anlatırız’ endişesi taşıdığı açık. Yavaş denklemi çözülür çözülmez, MHP’nin Ankara’daki stratejisi netlik kazanacak.
* * *
MANHATTAN DERKEN ÇUKURAMBAR OLMASIN
Eskişehir Yolu’nu belli ki beş yıl sonra tanıyamayacağız. Başkan Melih Gökçek, ‘Eskişehir Yolu Manhattan gibi olacak’ cümlesinin detaylarını geçtiğimiz günlerde açıkladı. Bölgenin emsali 3 olacak ve pek çok gökdelen yapılacak. Yatırımcılar elde ettikleri rantın yüzde 40’ını bağışlayacak ve bu bağışlarla okul yapılacak. Gökçek bunun yüz okula denk olacağı bilgisini verdi. Türkiye genelinde yıllardır imardan doğan rant tartışılır. ‘Kime gitti, kime fayda sağlandı?’ gibi sorular sorulur. Eskişehir Yolu’nda rantın büyük bölümü uygulamada bir sorun olmazsa eğitime gidecek, bu iyi. En büyük tehlike ise Eskişehir Yolu’nun ilk kilometrelerindeki dağınıklığın tüm aksa yayılması. Demir Kafes zaten başlı başına bir çirkinlik abidesiydi. Neyse ki çok büyük bölümü kaldırıldı. Yılbaşından sonra da bu ucubeden kurtuluyoruz.
‘GÖKDELENKONDULAR’DAN UZAK DURULMALI
Ama hemen karşısında ATO binasıyla başlayan ve yeni yeni gökdelenlerin yükseldiği alanda hiç bir bütünlük yok. Belki çevre düzenlemesi henüz yapılmadığı için dağınıklık daha fazla gözlenebiliyor ama görsel olarak da bu gökdelenler arasında uyum olduğu söylenemez. Çukurambar örneği Eskişehir Yolu’nun yanı başında. Yeni kurulmuş ve daire fiyatları milyonları bulan bu bölgedeki düzensizlik ders olmalı. Körü körüne yapılan, ‘dev binalar’ eleştirisini bir kenara bırakalım, eğer gökyüzü alabildiğine kullanılacaksa hakkını vermek lazım. Hem dış cepheler hem de çevre düzenlemesi ile yeşil alan konusunda eli açık davranılmalı. Estetikten yoksun demir yığınlarından oluşan modern ‘gökdelenkondulardan’ uzak durulmalı.
Paylaş