Paylaş
Ya bu hayatta benim en aşırı istediğim şey Venedik’e gitmekti, bunu da beni seven herkes bilirdi…
Bu kız kaç yıldönümü, kaç doğum günü, kaç sevgililer günü geçirdi ama bir kere bile Venedik’e gidemedi. Yazık değil miydi bu kıza… Yine mutlu olmak için sebep aradığım günlerden biriydi. Ay bugün mutlu olacak ne sebep bulsam diye o çiçek senin bu çiçek benim gezen kelebekler gibi ordan oraya konuyordum. Yok bee şaka şaka, gayet de salon ve yatak odası arasında mekik dokuyor, oraya buraya saçılan kıyafetleri asıl ait oldukları topraklara göç ettirmekle meşguldüm. Pare’ciğim koşa koşa yanıma geldi, tabii ki kendisinden önce, o çikolatalı kekten daha güzel olan kokusu geldi. O son koku parçacığını da içime çektim çekmedim yanımda bitiverdi. “ Pare çok mutluyum, Avrupa’ya gidiyoruz!” Biliyordum, biliyorduumm sayın seyirciler, bir gün bu haykırışlarıma cevap vereceğini, bu isyanımı göreceğini biliyordum! “ Pare’ciğimmm harika bir haber buuu, benim romantik sevgilim.” Dedim löpücük diye duduşlardan öptüm. Nedense ki şaşırdı. Pare’ciğim bana adeta “ ben romantik olacak ne yaptım” der gibi bakıyordu. Bu işin içinde bir bit yeniği vardı. Zaten yıl dönümümüz yaklaşmamıştı, doğumgünüme de daha çok vardı. Sevgililer günü hiç değildi. İyice şüphelenmeye başlamıştım… Ama dur bakalımdı, çıkardı kokusu.
Pare’ciğim evde halay çekmeye başlayınca, sakin olup bütün şüphelerimi yere bıraktım. “Çok heyecanlıyım Deniz, bildiğin gibi değil, şuanda yerimde duramıyorum!” Onun benim hayallerimi gerçekleştirmek için bu kadar heyecanlandığını görmek bana yeterdi, Venedik’e gitmesem de olurdu. Şaka şaka.. Bir an böyle düşünür gibi olsam da hemen özüme döndüm, zaman duygusal ve romantik olma zamanı değildi, benim Venedik’e gitmeden önce hemen diyete başlamam, kilo vermem, saçlarımı boyatmam, cilt bakımı yaptırmam, alış veriş yapmam gerekiyordu. Sonuçta yılların Denizz Aşırı hayali gerçekleşmek üzereydi, Venedik’te çekileceğim fotoğrafları şansa bırakamazdım, çok aşırı güzel olmalıydım!
İlk olarak kuaföre gitmeyi düşündüm ve kıyafetlerimin odadan odaya göç işlemlerini bir kenara bırakıp hazırlanmaya gittim. Derken içeriden beni adeta şoka sokacak bir ses duyuldu. “Parem ya ilk iş gidip şu yeni çıkan formalardan almamız lazım” “Neden Caner?” Sinirlendiğimde ona “ Caner” derdim bunu bilirdi. Biraz onur kırıcı kabul ediyorum ama yapacak bir şeyim yok haketti. “E hayatım Beşiktaş Avrupa’ya maça gidiyor, bu tarihi anda yeni formayı giymem lazım totem yaptım!” İh bin şokiyırt! Nasıl yani ya? Biz şimdi maça mı gidiyoruz! Ne oldu benim Denizz Aşırı romantik hayallerim!
Caner’e hiçbir şey söylemeden kapıyı çarpıp çıktım. Ben Venedik’e gideceğiz diye hayal kurarken, o Beşiktaşın avrupa kupası maçlarını düşünüyordu. Her şeyi geçtim sevgilimle ilk Avrupa seyahatim Beşiktaş’ın maçı sebebiyle olmamalıydı, ne bileyim romantik bir sürpriz olmalıydı. Her ne olursa olsun ama Beşiktaş için değil benim için gitmeliydik! Zaten normal hayatında son derece naif, kibar, düşünceli olan ama Beşiktaş’ın maçlarında içinden adeta bir orangutan çıkan adamdan da bu beklenirdi. Zaten mecbur kalmadıkça, maç izlerken onun yanında bulunmamaya çalışırım, çünkü onu o halde görmeyi yüreğim kaldırmıyor. Hayır benim sevgilim holigan olamaz! O benim minik bebeğiiim.
Bunalıma giren her kadın gibi önce kuaföre gittim, sonra da şirkete. Patroşkam beni görmeden yapamazdı. Ben de onu görmediğim günler, genelde özlerdim. Bugünü kurtarmak için acilen bir şeyler yapmalıydık, bugün böyle bitemezdi. Zaten ben bir şeyi çok istersem olurdu! 24 yıldır beni buna alıştırdın Tanrım…
Şirkete hiç de havalı bir giriş yapamadım, ama en azından saçlarım yeni boyandığı için alev alev parlıyordu. En kötü havamız böyle olsundu. O sırada patroşkam seslendi, hayır hayır seslenmedi adeta bülbül gibi şakıdı, “Deniz pasaportları hazırla Venedik’e gidiyoruz!” Bir dahaa söylee, dedim ama söylemedi. Sonuçta birbirimizi ne kadar çok sevsek de o patrondu.
Venedik’te, benim de içinde rol aldığım Pamuk Prens adında bir film çekecektik. Öz abim kadar çok sevdiğim Tamer Karadağlı ve onun eski eşi çok değerli Arzu Balkan’la film gereği nikah sahnesi çekecektik. Sonuçta bu Venedik gezisinin içinde bir parça da olsa romantiklik vardı, bir Beşiktaş maçı değildi!
Ben en büyük Denizz Aşırı hayalime kavuştum Venedik’e gittim. Caner Beşiktaş maçını izleyemedi ama bu beni hiç üzmedi. Başlarda sıkıntı yapsa da o da çok sevdi Venedik’i. Zaten Venedik’i sevmeyen bitlensindi. Şirket olarak çok güzel, çok farklı, daha önce hiç izlemediğiniz tadta bir film çektik. Pamuk Prens bu cuma sinemalarda ve benim, patroşkamın, Tamer abinin, Arzu ablanın gerçek hayatlarının tüm çıplaklığıyla… Aşırı gerçekçi bir film oldu, hatta bu kadar gerçekçi olmasına hiç gerek yoktu. Bence en azından benim kilolarımı gizleyecek bir formül bulmalıydık, sonuçta ben yabancı değildim. Ama neyse, siz hemen izleyin ve benim beyazperdede ne kadar da zayıf gözüktüğüm, hiç şişko gözükmediğim konusunda beni ikna edin :) Sonuç olarak bir günü daha mus mutlu kapattık. Darısı diğer günlerimizin başına, örtmen geldi byeee…
Instagram, Twitter :@denizzgok
Paylaş