Paylaş
Acaba yaz rehaveti mi yaşanıyor piyasada? Uzmanlara gore hayır. Borsanın yaz aylarını dinlenerek geçirdiği o güzel günler artık geçmişte kalmış. Burası 365 gün çalışan bir piyasa artık.
Yabancı yatırımcı mı yok? Hayır uzmanlara gore piyasanın halka açık kısmının neredeyse yüzde 70 ya da 80’I yabancının elinde. Burada tabii ki hisse senedi sayısı açısından değil, husse senedinin parasal değeri açısından bakmak gerekiyor. Hisse senedi sayısı açısından bakınca elbette daha düşük bir oran bu. Ama yine de bu data bize yabancıların başta İMKB 30 şirketleri olmak üzere büyük hisse senetlerinde alımda olduklarını gösteriyor.
Ekonomik reform programı mı aksıyor? Görünürde hayır. Hükümet yeni stand-by’ı imzaladı ve birinci gözden geçirme başladı bile. Bu gözden geçirmenin tamamlanması Temmuz ayına sarkabilir ama yine de Meclis’in hızlı çalışıp IMF’nin istediği bankacılık ve sosyal güvenlik yasalarını normal tarihe yetiştirebileceği umuluyor. Yasalar yetişmese de sorun yok. Önemli olan bu yasaların çıkartılacağına ilişkin IMF ve piyasanın güven duyması; ki bu güven de yeterince var.
Cari açık mı sorun? Hayır hem ihracat, hem turizm hem de yabancı sermaye girişleri cari açığı da sorun olarak tanımlamamızı engelliyor. En azından 2005 yılı için.
Enflasyon? Düşüşe devam.
AB yolculuğu? 16-17 haziran zirvesinden o kadar çekinmemize rağmen korktuğumuz olmadı. Genişleme ile ilgi paragraph sonuç bildirgesinden tamamen çıkartıldı. Üstelik bir de bütçe tartışması var. Bu da daha bir sure AB bizimle fazla uğraşamayacak anlamına geliyor.
Erken seçim, cumhurbaşkanlığı? O kadar uzun vadeli tartışmalar ki bunlar daha şimdiden piyasayı etkilemesi mümkün değil.
O zaman ne, piyasada neler oluyor?
2000 yılı başlarına döndük derken bahsettiğimiz tam da bu durumdu. Görünürde herşey olumlu ama yine de bir huzursuzluk var. Öyle bir huzursuzluk ki gitmek bilmiyor.
Paylaş