Bana Irak stratejimizi söyle, sana borsanın yönünü söyleyeyim*

Piyasalar AKP hükümetine sopa göstermeye başladı. Son yaşanılan borsa düşüşlerinin, dolar ve faiz çıkışlarının yaldız altında kalan kısmının tanımlaması bu.

Haberin Devamı

Evet ama bu durum yaldızların etkisinin olmadığı anlamına gelmiyor ki! Evet! İşte karşınızda kazınan yaldız, gündemin gözde maddesi: ABD’nin Irak’a olası müdahalesi... (Bu arada niye “olası” diyorsak. Gün gibi ortada işte, adamlar Irak’ı vuracak...)

Yazıya girmeden önce, (ve lütfen yazının sonuna kadar) bütün insani değer zırvalıklarını filan şöyle bir kenara bırakalım (Bıraktınız mı tamam. Şöyle de bırakabilirsiniz. Evet, başlıyoruz...) Şimdi de durumumuza sadece “gerçek durum-olgu” temelinde bakmaya çalışalım. Elimizde şöyle bir veri var: ABD Irak’ı vuracak.

Sebeplerinin ne olduğunu bir tarafa bırakın. Dedik ya tüm insani değerler şu anda konu dışı. (Siyasi kısmı ise çok uzun ve karmaşık. Yerimiz yetmez.) Bu verili bilgi karşısında bizim açımızdan iki olasılık var.

Haberin Devamı

a- Operasyonda yer alırız.
b- Operasyonda yer almayız.

Peki hiç durumu sadece bu iki olasılık dahilinde düşündünüz mü? Bütün diğer olgulardan ve insani duygulardan soyutlayarak. Mesela bu operasyon içinde (haklı ya da haksız) bulunursak ne kazanırız (ülke ve birey olarak) ve ne kaybederiz. Aynı soruyu bir de operasyonun dışında kalmak açısından düşünün. Ne kazanır ve ne kaybederiz, ülke ve birey olarak?

İki ucu kokulu değnek

Açıkçası bütün haberleri, bütün raporları yutarcasına okumama rağmen, ben, bir haberci olarak üstelik, bu operasyona dahil olursak ne kazanacağımızı anlayabilmiş değilim.

Üstelik BM kararları olmadan (olsa ne yazar ya) neden bu konuları tartıştığımızı da bir türlü çözemiyorum. Hani en üst kurum BM’ydi kardeşim. Niye onunu kararı yok ortada. Ayrıca ABD “bir-kaç” milyar dolar verecekmiş, Türkiye’nin savaş zararının karşılanması için.

Savaşa katılmazsam zaten zararım olmaz değil mi? Demek ki ABD’nin vereceği bir kaç milyar dolar bir kazanç değil. Eğer hani okkalı bir miktar, ne bileyim 40-50 milyar dolar derlerse o zaman bir düşünürüz tabii ki. Niye olmasın..? Madem başka çıkış yok bu savaşa gireceğiz, postu pahalıya satalım bari.

Ama dahil olursak neler kaybedeceğimizi çok iyi biliyorum. Terörün yeniden azması, petrol sıkıntısı, sınır illerinin militarize olması, ekonominin ayvayı yemesi, savaş zenginlerinin türemesi, zaten kıt kanaat geçinen milyonların bir lokma ekmeğe muhtaç hale gelmesi, yatırımcının parasının ağustos sıcağında kalmış kar gibi erimesi, ülkenin kültürel, siyasi insani, gelişmesinin, tersine dönmesi, Türk Ordusu’nun eline kardeş kanının sürülmesi (tamam Araplar pek hayırlı “kardeşler” değiller ama yine de olmaz yaaa!)  ve hepsinden daha da önemlisi Türk gencinin Irak toprakları üzerinde şehit düşmesi... Toptan kayıp. Neresine dokunsan elinden kalıyor. Bu mudur hakikaten istediğimiz?

Haberin Devamı

Operasyona dahil olmasak ne olur peki? Sıkıntı çekeriz elbette, ABD Türkiye’nin, şaka değil, en büyük müttefiki. Hatta AB üyeliği maceramızda bize sunduğu desteğe baktığımızda “hamisi” bile diyebiliriz. Buna bir de ABD’nin Latin Amerika’nın siyasi hayatı üzerindeki etkisini ve 12 Eylül Darbesi ile ABD ilişkisine dair yazılıp çizilenleri hatırlayın. Zor tabii ki ABD’ye de karşı çıkmak. Yani herkesin üstlenmesi gereken bazı çok çok ağır sorumluluklar olabilir.

Ne kazanırız peki? Orada da söylenebilecek çok fazla şey yok. Yani kazancımız maddi olarak  kayıplarımızı asla ve asla karşılayamaz tabii ki. Ve hatta çok büyük bir olasılıkla da ine inanılmaz büyük bir maddi zararımız olur. Biz Türküz ya, bu işten de yine bir dolu borçla çıkmayı, ne yapar eder, başarırız. Yine ekonomi ayvayı yer, yine kriz yine sıkıntı...

Haberin Devamı

Bunları oturup hesaplamış değilim elbette. Sadece kendi görüşüm genişliğinde bir tahmin yapıyorum. Elbette ki tüm kazançlar ve kayıplar tüm ihtimaller için ufak bir hata payıyla hesaplanabilir. Ama hiç olmazsa onurlu, özgür ve egemen bir ulusun evlaları olarak dünyanın karşısına daha bir içimiz rahat çıkabiliriz. Çünkü Türk adaletlidir. Ama “Benim karnım aç kardeşim, bakmam öyle gurur murur hikayelerine. Sen benim aç karnımı doyurabiliyor musun?” derse de birisi kesinlikle haklıdır. Çünkü bizim ülkenin yöneticileri, halkının refahı konusunda tarih önünde başarısız ve suçludur. Durum da bu kadar basittir.

Ama durum harbi saçma!

Şöyle bir saçmalık olabilir mi şimdi sayın okuyucu? Bakınız:
“ABD Başkanı George Bush (ya da Savunma Bakanı Colin Powell) bugün Birleşmiş Milletler’in Irak incelemesi sonucu, Irak’ın hazırladığı rapor konusunda bir açıklama yapacak ve Irak’ın silah bildiriminde boşluklar olduğunu söyleyecek.”

Haberin Devamı

İnanılmaz değil mi? Biliyorsunuz zaten Irak silah bildirim raporunu BM’ye göndermiş ama “nasıl olmuşsa” rapor önce ABD’nin eline geçmiş, ABD yönetimi tarafından incelenmiş ve ancak ondan sonra BM’ye gönderilmişti. Bu arada ırak da kudurmuştu tabi “raporumu tahrif ediyorlar” diye, haklı olarak. ABD tarafından uluslar arası haber ajanslarına aynen yukardaki ifadelerle bildirilen bugünkü muhtemel açıklamanın kati meali şu olacak:
“Yırtınmayın boşuna, Vu-ra-ca-ğız!”

Uluslararası hukuk, Birleşmiş Milletler, insanlığın büyük uygarlık ülküsü, ha ha ha... Hepisi birden Teksaslı bir tarikat üyesinin çizmeleri altında. ABD’de son seçimlerde iktidarı cebren devralan darbeci ekibin belki de 11 Eylül’den bu yana en büyük ve maalesef cuntanın devamı için yapılması şart olan icraatı için kazan kaynamaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Borsada belirsizlik süreci başladı

O kadar zırvayı döktük art arda ama bir türlü borsaya gelemedik farkındayım. Ama işe borsada da bunlar tartışılıyor. Borsada da bunlar konuşuluyor. Herkes şöyle bir ruh hali içinde:

“Bu hükümet fos çıktı birader. Bir sabah uyanırız ki ABD sabaha karşı vurmuş Irak’ı. Eee, Ne olacak o zaman. Nasıl çıkılacak işin inden. Ne konuşuldu, nasıl  pazarlık yapıldı, nedir durumumuz, kimsenin bildiği yok. Aman birader, ben uzak durayım şuradan. Zaten iki senedir yüzümüz gülmedi.”

Ruh hali böyle olunca da borsa yine saçma sapan hareketlere sahne olmaya devam ediyor haliyle. Mesela Pazartesi günü yaşanılan yüzde 5’lik düşüşte, sonradan öğrendik ki, düşüşün bu kadar sert olmasının asıl nedeni büyük oyuncuların kendi aralarında bir banka hisse senedi üzerinde kapışmaları ve birini yemeleriymiş. Hadi bakalım. Eee hani herkes gün boyu TV’lerde bas bas bağırdı “Borsa Irak tedirginliği nedeniyle düşüyor” diye? Doğrudur, ben de dahil olmak üzere tüm borsa habercileri aynı şeyi söyledi. Çünkü asıl mesele Irak tedirginliğiydi. Büyüklerin bir kurbanı parçalaması bu düşüşün hızını artırdı. Ardından da piyasada tüm dengeler yine bozuldu.

Şimdi Irak tedirginliği, daha öncekilerde olduğu gibi, zaman içinde unutulursa ya da ertelenirse o zaman borsada yeniden 13.000’li seviyelerin üzerine doğru bir hareket görürüz. Ama bu pek olası değil çünkü rapor-mapor teslimi derken artık son sahnelere yaklaştık. Bush, ilk sahnede gösterdiği ve hata Afganistan’da bir kez ateşlediği silahı kullandı kullanacak. Az zaman kaldı, film bitmek üzere, olayların akışının hızlandığı zamana denk geldik. Büyük olasılıkla ABD’nin hareketi yakındır.

Bu durumda Türkiye hangi olasılığı seçerse seçsin umalım ki kısa sürer. Aksi halde borsa yatırımcısına kocaman bir “Geeçmiş olsuuuun” ve büyükçe bir sürahi soğuk su... Sonra hadi bakalım bir daha, yeni baştan... Zoooor, çok zor işimiz hakikaten. Anlamıyorum, Mustafa Kemal’ler filan nasıl adamlarmış? Hiç mi yorulmamış bunlar, hiç mi “Aman yeter ben sıkıldım gidiyorum” dememişler. Hiç bunu düşündünüz mi?

* Biliyorsunuz bizim bir Irak stratejimiz yok. Tıpkı AB, Kıbrıs, Kafkaslar, Balkanlar, eğitim sağlık, kalkınma, silahlanma stratejimiz olmadığı gibi. O nedenle ne siz Irak stratejimizi söyleyebilirsiniz, ne de ben borsanın yönünü söyleyebilirim.

NOT: Yazı bitti. Alın bakalım insan duyguları geri. Bu kırmızı kimin?

Yazarın Tüm Yazıları