Yeni yıl yazısı yazmak kadar iğrenç bir iş yoktur. Sanki geçen bir yıl içinde yaşadıklarınız tamamen sona ermiş, girilecek yeni yıl ile herşeye sıfırdan başlayacakmışsınız gibi anlamsız bir kandırmacanın içine girersiniz. Gereksiz bir telaş, yapmacık bir mutluluk. Sanki bütün yıl çalışmaktan anası ağlayan siz değilsinizdir. Kendini yitirmiş bir şekilde "bu sene eğleneceğim" telaşıyla sağa sola koştururusunuz. Bir de bakarsınız ki yeni yıl geceniz normal bir gecenizden bile kötü geçmiştir. Geriye kalan başağrısı ile geçireceğiniz ve kendinizden nefret edeceğiniz bir yeni yıl sabahıdır. Hayata kaldığınız eden devam edersiniz.
Yeni yıl gecesi kendinize verdiğiniz sözlerin hiçbirini tutmazsınız. Ben kendi adıma yeni yıl yazısı da yazmayacağm yeni yıl eğlencelerine de katılmayacağım. Yeni yılın beni ilgilendiren tek yanı 4 gün boyunca çalışmayacak ve yazı yazmayacak olmam
SPK'NIN İNANILMAZ HATASI Perşembe akşamı İMKB'nin 16. kuruluş yıldönümü ve yeni yıl nedeniyle düzenlenen kokteylde sermaye piyasasının saygın bir araya geldi. Kokteylde bu saygın isimlerden ikisi ile sohbet etme imkanım oldu: Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan Karacan ve Marbaş Menkul Değerler Yönetim Kurulu Başkanı Bedii Ensari. Her iki şahsiyet de hem sermaye piyasasının yapısı ham da hukuki çerçeve konusunda kelimenin tam alamıyla "üstat" isimler.
İşlem yasaklarını konuşuyorken SPK Başkanlığı da yapmış olan Sayın Karacan, kamu kurumlarını saygınlığı konusunda bir noktaya dikkatimizi çekti. Karacan bir kamu kurumunun kullanmayacağı ya da kullanamayacağı bir yetkiye sahip olmasının, bunun yanında mevcut bir yetkinin kullanılmasının adından etkisinin olmadığının ortaya çıkmasının o kurumu yıpratacağını ve saygınlığını o kurumu yıpratacağını ve saygınlığını ifade etti.
Net olarak ifade etmese de SPK'nın işlem yasağı getirme yetkisini çok fazla kullandığının altını çizdi.
Eski hakim olan Bedii Ensari ise SPK'nın 15 Şubat 1999 tarihinden önce işlenen
sermaye piyasası suçlarında işlem yasağı yetkisini kullanamayacağını çünkü Anayasa'ya göre suçun, işlendiği tarihte geçerli olan kanuna göre işleme tabi tutulması gerektiğinin altını çizdi.
Bunları katıldığım kokteylleri yazmaktan hoşlandığım için anlatmıyorum. Ortada ciddi bir sıkıntı var. "SPK hakikaten böyle bir hata yapmış olabilir mi" diye düşünmeye başlamışken Cuma sabahı elime geçen Borsa günlük bültenindeki iki açıklamaya gözüm takıldı.
İKİ AYRI YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI Yılın son işlem gününüde yayımlanan Borsa günlük bülteninde bir kaç ayrı Sermaye Piyasası Kurulu açıklaması vardı. Bu açıklamalardan ikisi borsada ve diğer teşkilatlanmış piyasalarda işlem yapma yasağı getirilen iki borsa oyuncusu ile ilgiliydi: İsmail İlktan Bektaşoğlu ve İsmail Gökmen İlhan.
SPK İsmail İlktan Bektaşoğlu'na 22 Şubat tarihinde Viking kağıt hisse senedinde yaptığı işlemlerin manipülatif olduğu gerekçesiyle işlem yasağı getirmiş. İsmail Gökmen İlhan ise aynı tarihlerde ÇBS Printaş'ta yaptığı işlemler manipülatif olduğu için işlem yasağı almış. Ayrıca bu oyuncuların sahip oldukları hisse senetleri de kurul kaydından çıkantılmı. SPK bu kararları ise 15 Aralık 1999'da yürürlüğe giren yeni Sermaye Piyasası Kanunu'nun verdiği yetkiye dayanarak almış.
Bu oyuncular kararın kaldırılması mahkemeye başvurmuş. Ankara 7.İdare Mahkemesi de yukarda üstatların aktardığı gerekçelere dayanarak yürütmenin durdurulması kararı vermiş.
Gerçi İsmail İlktan Bektaşoğlu'nun uslanmaz bir borsa oyuncusu olduğu ortada. Çünkü hakkında iki ayrı manipülasyon suçu nedeniyle iki ayrı işlem yasağı kararı daha var.
Ama Sermaye Piyasası'nın en üst düzeyde düzenleyici ve denetleyicisi olan SPK'nın böyle bir hukuki hata yapması mazur görülebilir mi? O zaman bu kurum kamuoyu nezdinde itibarını nasıl koruyacak. Suçun cezalandırılması konusundaki Anayasa hükmünü bilmiyor olmaları imkansız. Çünkü SPK müfettişlerinin alanlarındaki hakimiyetleri tartışılmaz. O zaman bu hüküm görmezden mi gelindi? Açıkçası cavapları merak ediyorum.
|
| Hans'a açık Hasan'a kapalı | |
| | Sermaye Piyasası Kurulu yaklaşık iki yıldır borsaya kote şirketlerin ve aracı kurumların enflasyon muhasebesine geçişi için çalışıyor. Nihayet Aralık ayı başlarında 2002 yılı itibariyle enflasyon muhasebesine geçileceği açıklandı. Kararı duyduğumuzda sermaye piyasamızın gelişmesi açısından önemli bir adım atıldığını düşündüğümüzden ciddi bir mutluluk duyduk. Tam bu sıralarda Türkiye'nin IMF ile yapacağı 18. stand-by çerçevesinde Türkiye genelinde enflasyon muhasebesine geçilmesi tartışılıyordu ve enflasyon muhasebesine geçiş için 2003 yılının başı öngörüldü. Ardından TBB bir açıklama yaptı ve SPK'nın da enflasyon muhasebesine geçiş için Maliye'yi beklemesi gerektiğini belirtti. Ardından bu konuda çok ciddi bir lobinin olduğu ortaya çıktı. Çünkü hemen hemen herkes SPK'nın enflasyon muhasebesine geçişi ertelemesi gerektiğini ve hatta erteleyeceğini konuşmaya- yazmaya başladı.
SPK Yönetimi ise bu durumdan oldukça rahatsız. Birincisi bu lobinin tumunu eleştiriyorlar. Kurulun oldu-bittiye getirilmek istendiğini ve sanki kararını erteleme yönünde vermezse ciddi bir hata yapacakmış gibi gösterilmeye çalışıldığını belirten SPK yetkilileri kararın 28 Aralık Cuma günkü SPK toplantısında ele alınacağını ifade ediyor.
İkinci itiraz ise şirketlerin tutumuna. Yabancı yatırımcının istediği zaman bu şirketlerden enflasyon muhasebesi standardında bilanço istediğini ve şirketlerin de bunu itirazsız verdiğini belirten bir SPK yetkilisi, içerdeki yatırımcının ise bu bilgiye ulaşmasının imkansız olduğunu belirterek şirketlerin bu çifte standardını eleşirmek için aynen şu cümleyi kullanıyor:
"Hans'a transparan, Hasan'a non-transparan. Böşle iş olmaz!" Üçüncü olarak da "Eğer Maliye 2002 sonunda enflasyon muhasebesi"ne geçmezse ne olacak?" sorusunu soruyor SPK yetkilileri. Ben 6 yıllık sermaye piyasası gazeteciliğimin verdiği sınırlı bilgiye bakarak bu itirazların haksız hiç bir yanını göremiyorum. Bakalım SPK bu baskının karşısında durabilecek mi? |
| |
| |
|