İMKB'de işlem gören bankaların 9 aylık kar rakamları da şirket karları gibi oldukça olumlu bulundu. 12 bankanın yılın ilk 9 ayında karı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 260 oranında arttı, 1 katrilyon 875 trilyon liraya ulaştı.
12 bankanın konsolide edilmiş bilanço rakamları incelendiğinde dikkat çeken kredilerdeki artışın ise diğer kalemlerdeki artışın biraz altında kalması.
2002 yılı ilk dokuz aylık döneminde 25.8 katrilyon lira olan krediler 2003 yılının ilk dokuz aylık döneminde yüzde 35, 4 oranında artarak 34. 9 katrilyon liraya yükseldi.
Bankaların takipteki alacakları ise yüzde 75 oranında azalarak 3. 5 katrilyon liradan 871 trilyona geriledi.
Bankaların toplam aktifleri ise yüzde 16 oranında artarak 2002 yılındaki 95.6 katrilyonluk seviyesinden 111, 3 katrilyona yükseldi.
Bankalardaki toplam mevduat ise 2002 yılında 65. 4 katrilyon seviyesinden sadece yüzde 9, 5 oranında artarak 71. 6 katrilyon liraya yükseldi.
Özkaynaklar 9.8 katrilyon liradan yüzde 74, 8 "lik artışla 17.2 katrilyon lira seviyesine ulaşırken vergi öncesi kar rakamı da 2002'deki 1 katrilyon lira seviyesinden 2.8 katrilyon lira düzeyine çıktı. Artış yüzde 166.....
2003 yılı 9 alık bilançolarının ayrıntılarnda ise karşımıza şu veriler çıkıyor. En yüksek özkaynak artış oranı yüzde 1656 ile öz kaynaklarını 28 trilyon liradan 499 trilyon liraya çıkartan Alternatifbank'ta görülüyor. 9 aylık dönem itibariyle en yüksek özkaynak rakamına sahip olan banka ise 4, 6 katrilyon lira ile İş Bankası.
İşler kendi akışı içinde devam etti ve Perşembe günü Hazine’nin dış borçlanma bölümünden bir ekibin road show için başta Almanya olmak üzere 6 Avrupa ülkesine gideceğini öğrendik. Merak ettiğimiz mesele Devlet Bakanı Ali Babacan’ın da bu geziye katılıp katılmayacağıydı ve Perşembe günü itibariyle de bu konuda net bir bilgiye sahip değildik. Ulaşmaya çalıştığımız isimler bize konunun Cuma (bugün) netleşeceğini söylemişlerdi ama genel hava bakanın bu geziye katılmayacağı yönündeydi. Biraz garipsedik çünkü bu yıl içinde gerçekleştirilen dış borçlanmalar öncesi road show’lara baktığımız zaman sayın bakanın hiçbirini kaçırmamaya çalıştığını görmüştük. “Bakanın gelip gelmeyeceği belli değil” sözleri içimizde bir kuşku uyandırıdı ve bu kuşkunun da haklı çıktığını gördük.
Cuma günü Hazine yetkilileri CNN Türk Ankara Muhabiri Didem Tümer’in ısrarlı sorularına dayanamayarak baklayı ağızlarından çıkardılar:
“Kamu Yönetimi Yasası ve Bankalar Yasası nedeniyle gündem çok yoğun. O nedenle bakan geziye katılamayacak. Dolayısıyla Hazine ekibi de gitmiyor. O yüzden road show ertelendi”. Didem tüm uğraşısına rağmen, bürokratlardan road show’un ne zamana ertelendiğini öğrenememiş ama bu kadarının bile ekonomi basının geri kalan kısmına nal toplatmaya yeter bir bilgi olduğunu aktaralım. Didem her zamanki gibi mükemmel bir iş çıkardı.
Ama bu noktadan sonra benim aklıma takılan sorular var. Şöyle ki:
Eğer hakikaten gündem yoğunluğu nedeniyle bu road show gerçekleştirilemiyorsa o zaman rahatlıkla bu road show’un haftaya ertelendiğini söyleyebiliriz. Tabi hakikaten gündem yoğunluğu nedeniyle gerçekleşmiş ve başka bir sorun yoksa. Ama bu durum bile pek iç açıcı değil. Çünkü hazine bürokratları önceki dönemde de başlarında bakan olmadan da çok başarılı road showlar gerçekleştirdi. Bu kez de bakanı beklemeden gidilebilirdi. Üstelik de yabancı yatırımcı, en azından bizim piyasadan aldığımız bilgilere göre, bu borçlanmayı bekliyor. Yani durum bu kadar avantajlı iken erteleme pek de olumlu bir gelişme değil.
Yoksa bir sorun mu var diye düşünüyoruz bu kez de. Acaba bankalar yasası ile ilgili gelişmeler mi sıkıntı yaratıyor? Yurtdışından bunu çözmeden gelmeyin mi dendi? Bu soruların spekülatif sorular olduğunun farkındayım ama neredeyse iki haftadır kamusal bilgi haline gelen bu borçlanma ile ilgili net açıklama yapılmazsa hazine daha çok spekülatif soru ile karşılaşır.
Tüm özelleşirme çalışmalarında bir isim var ki artık iyiden iyiye göze batmaya başladı. Kemal Unakıtan, kendine has esprili üslubuyla biteviye sevimli de olsa söyledikleri ekonomiye, iş çevrelerinev e mali piyasalara ciddi oranda zarar vermeye başladı. Belki kimse henüz farkında değil ama piyasalar nezdinde bu hükümetin bazı üyeleri inanılırlıklarını, güvenilirliklerini yitirmeye başladı. Unakıtan Tekel’de sonuçların açıklanmasından önce herşeyin çok iyi olacağı yönündeki açıklamalarıyla dikkati çekti ama sonuçlar açıklanınıca “doğruyu söylemeyen” konumuna düştü.
Ardından Tekel’de sigara bölümüne verilen teklifin yükseltilmesi halinde ihalenin iptal edilmeyeceğini söyledi. Yani bir anlamda en yüksek fiyatı, 1,15 milyar dolar, veren Japan Tobacco International’a (JTI) “siz fiyatı artırın biz komisyonu ayarlayalım” mesajı verdi. Bugün de JTI yetkilileri Maliye Bakanlığı’nı ziyaret etti. Bu açıklamalar sonrası herkes fiyatın artırılacağı (Unakıtan 1,5 milyar dolar istiyordu) yönünde bir açıklama beklerken yine hevesler kursaklarda kaldı.
Unakıtan açıklama sonrası fiyat artırmanın konuşulmadığını ziyaretin bir iyi niyet ziyareti olduğunu söyledi. Yani Tekel’de sigaranın akıbetinin ne olacağı henüz belli değil.
Bu sıkıntılar Tüpraş ile ilgili soru işaretlerini de artırdı. Şimdi tüm piyasalarda özelleştiremler konusunda ciddi kuşkular doğmuş durumda. Tüpraş’ın petrol ürünleri dağıtımı pazarına girmesini sağlayacak yeni petrol kanunu bir türlü çıkmadı. Buna bağlı olarak da herkes şuyle düşünmeye başladı:
“Galiba Tüpraş’ta da teklifler çok düşük. Hükümet revize teklif almak için bu kanunun çıkmasını bekliyor”. Büyük olasılıkla da bu kuşku doğru ama bunlar kamuoyunda açık açık konuşulması gereken konular. Spekülasyon kaldırmaz hiçbiri...
Hisse senteleri borsada işlem gören 12 bankadan, Akbank, Alternatifbank, Dışbank, Garanti Bankası, TEB ve Tekstilbank 9 aylık bilançolarını açıkladı. Konsolide edelmiş rakamlara baktığımızda toplam kar rakamının 910 milyon dolar seviyesine yükseldiği görülüyor. Bankaların nereden nereye geldiğini görmek için 2003 yılı 9 aylık rakamlarını Türk ekonomsinin krize girdiği 2000 yılı ile kıyasladığımızda karşımıza bir hayli çarpıcı bir tablo çıkıyor.
2000 yılı ilk dokuz ayı itibariyle bilançosunu açıklayan 6 bankanın aktif büyüklüğü 24, 2 milyar dolar seviyesindeyken bu rakam 2003 yılı ilk dokuz ayı itibariyle 39, 8 milyar dolar seviyesine çıkmış durumda.
6 bankanın toplam özsermayesi 2, 3 milyar dolardan 5 milyar dolara, net kar ise 835 milyon dolardan 910 milyon dolar seviyesine yükselmiş.
9 aylık sonuçlarını açıklayan 6 bankanın bilançolarına bakıldığında en çarpıcı artışın bono portföyünde yaşandığı görülebiliyor. 2000 yılı 9 aylık dönemi itibariyle 1, 8 milyar dolar olan toplam bono portföyü 3 yılda yüzde 1143 oranında artarak 23, 1 milyar dolar seviyesine yükselmiş.
Bankaların 2003 yılı sonuçlarını 2002 sonuçlarıyla karşılaştırdığımızda ise karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor. 2002 yılı ilk dokuz aylık dönemnide 464 milyon dolar olan net kar yüzde 95, 9 oranında artışla 910 milyon dolar olmuş. Özsermaye 2002'de 2, 8 milyar dolarken yüzde 79, 15 oranında artarak 5 milyar dolara yükselmiş, toplam aktifler de 29, 6 milyar dolardan yüzde 34, 19 oranında artışla 39, 8 milyar dolara çıkmış.
Bankaların bono portföylerindeki artış 2002 yılıyla kıyaslandığında da devasa boyutlara ulaşıyor. 2002 yılı dokuz aylık dönemde bankaların bono ortföyünün büyüklüğü 6, 4 milyar dolarken yüzde 261 oranında artarak 23, 1 milyar dolara yükselmiş. Yani bankalar aracılık faaliyetinden değil devlete borç vererek kar rakamlarını yükseltmiş.
Ekim ayı yabancı işlemleriAlış: 1 milyar 636 milyon dolar 282 bin 648 dolar
Satış: 1 milyar 504 milyon 886 bin 226 dolar
Net alım: 131 milyon 396 bin 44 dolar
Ocak - ekim net alımı: 760. 8 milyon dolar
En çok alınan hisseler:
Sabancı Holding: 29. 8 milyon dolar
Garanti bankası: 29. 2 milyon dolar
Ama ihracın hangi para birimi cinsinden yapılacağı konusunda henüz net bir görüş oluşmadı. Bankacılar Hazine'nin iki olasılık üzerinde durduğunu belirtiyor. Bunlardan ilki Euro cinsi 10 yıllık bir ihraç. Bankacılar böyle bir borçlanmayı uzun zamandır beklediklerini ifade ederek AB ilerleme raporunda Türk ekonomisi ile ilgili olumlu açıklamaların ardından da bu beklentinin iyice yükseldiğini belirtiyor. Bankacılar özellikle Alman bankaları ve Almanya'daki Türk vatandaşlarının böyle bir ihraç için uzun süredir istekli olduğunu da ifade ediyor.
İkinci olasılık ise 24 eylül tarihinde gerçekleştirdiği ve yoğun taleple karşılaşığı dolar cinsi 10 yıllık tahvilleri yeniden ihraç edebileceği yönünde. Bu ihraçta Hazine 1 milyar 250 milyon dolarlık borçlanma ile ilk kez tek seferde bu kadar büyük bir borçlanmaya imza atmıştı. Yüzde 9, 5 kupon ödemeli ve abd tahvilleri artı 550 baz puan spread ile ihraç edilen bu kağıdın yeniden ihraç edilebileceği yönündeki beklentiler de o dönem yoğun bir biçimde dile getirilmişti.
Hazine 2003 yılı içerisinde 7 ayrı eurobond ihracı gerçekleştirmiş ve bu ihraçlarda toplam 5 milyar 154 milyon dolar borçlanmışı. Hazine'nin 2003 yılı için koyduğu dış borçlanma hedefi ise 5. 7 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.
Hazine'nin kasım ayı içinde yaklaşık 1 milyar dolarlık bir dış borç ödemesi bulunuyor. 2003 yılı içinde ise ödenmesi gereken dış borç toplamı 11, 6 milyar dolar seviyesinde.
Bu rakamlar uzun süredir sıkıntı çeken şirketlerin nihayet soluk almaya başladığını hatta beklentilerin üzerinde bir performans gösterdiklerini ortaya koyması açısından oldukça önemli.
Ayrıntılara bakalım: 2003 yılının ilk dokuz ayında açıklanan bilanço rakamlarına bakıldığında sadece 36 şirketin zarar açıkladığını görüyoruz. Dokuz aylık bilançolara göre 25 şirket 2002 yılı dokuz aylık döneminde kar açıklamışken bu yıl zarara geçmiş. Buna karşılık 51 şirket ise 2002 yılı dokuz aylık döneminde zarar açıklamışken bu yıl kara geçmeyi başarmış durumda.
En yüksek zararı 108, 4 trilyon lira ile Petkim açıklarken, bu şirketi 51, 4 trilyon lira ile Tansaş ve 25, 7 trilyon lira ile Sanko Pazarlama izledi.
En yüksek kar açıklayan şirket ise 407 trilyon lira ile Turkcell oldu. Turkcell'i 372 trilyon lira ile Tüpraş ve 291 trilyon lira ile Erdemir izledi.
Karını bir önceki yıla göre yüzde olarak en çok artıran şirket ise Alternatif Yatırım ortaklığı oldu. Bu şirketi Çimbeton, Varlık Yatırım Ortaklığı, Tekstil Finansal Kiralama ve Yapı Kredi yatırım ortaklığı izledi.
Bilançosunu açıklayan şirketlerden yatırım ortaklıklarını ayırarak sanayi şirkelerine bakarsak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor. 2003 yılı ilk dokuz ayında sanayi şirketlerinin toplam satışları geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 27 artarak 29.9 milyar dolara ulaştı. Analisteler iç talepteki yükselişe bağlı olarak otomotiv ve beyaz eşyada satışlarının artmasının, petrol fiyatlarındaki artışın petro kimya ürünleri üzerindeki etkisinin ve demir çelik fiyatlarındaki küresel artışın yüzde 27'lik satış artışında etkili olduğunu belirtiyor.
Bu arada genel satışlar içinde yüzde 19'luk bir paya sahip olan ihracat da geçen yılın dokuz aylık dönemine kıyasla yüzde 23 oranında artarak 6, 7 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda. Net satışlardaki yüzde 27'lik artışa karşılık sanayi şirketlerinni vergi, amortisman ve faiz öncesi karı (vafök) geçen yılın aynı dönemine göre sadece yüzde 9 yükselerek 3.6 milyar dolar seviyesıne ulaştı. Vergi-faiz öncesi karın nispeten düşük kalmasında Türk Lirası’nın yılın ilk dokuz ayındaki değerlenmesi etkili oldu.
Fakat bu iki endişe de kısa sürede ortadan kalktı. Yüksek Seçim Kurulu seçimlerin tekrarlanmasına gerek olmadığını söyledi ve hükümet de Meclis'ten Irak'a asker gönderme kararını rahatlıkla çıkardı ve bu gelişmeler piyasaların büyük ölçüde rahatlamasını sağladı.
Ekim ayının ilerleyen günlerinde de olumlu haberler devam etti. IMF ile yürütülen ekonomik program çerçevesinde gerçekleştirilen altıncı gözden geçirme çalışması tamamlandı. 2004 bütçesi açıklandı, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standart and Poors Türkiye'nin kredi notunu artırırken Moody's de Türkiye'nin görünümünü negatiften pozitife çevirdi. 15 Ekim’de Merkez Bankası yılın altıncı faiz indirmini gerçekleştirerek kısa vade faizi yüzde 26 seviyesine çekti.
Fakat ayın son günlerinde Türkiye'nin Irak'a asker göndermesine karşı Irak'tan yükselen itiraz seslerinin artması ve hükümetin 8,5 milyar dolarlık krediyi askıya aldığı yönündeki haberler piyasalarda dengeyi bir miktar bozdu.
IMKB 100 endeksi ekim ayına 13 bin 444 puan seviyesinden başladı. Ay içinde en yüksek 16 bin 442 , en düşük 13 bin 007 puan seviyesini gören endeks ekim ayını yüzde 14 değer artışı ile 15 bin 374 puan (Perşembe kapanışı) seviyesinden tamamladı. Borsada ay boyunca toplam işlem hacmi 15,7 milyar dolar olurken günlük ortalama işlem hacmi ise 877 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Bono piyasasında ise en çok işlem gören 18 Ağustos 2004 vadeli kağıdın ortalama bileşik faizi aya yüzde 35,43 seviyesinden başladı ve ayın ilk günlerinde yüzde 36'lı seviyelerin üzerine çıktı. Merkez Bankası’nın faiz indirimi ve diğer olumlu beklentilerle fonlama maliyeti olan yüzde 29,68 seviyesinin altını dahi gördü. Bu kağıdın ortalama bileşik faizi ayı yüzde 31.5 seviyesinden tamamladı. İMKB bünyesındeki bono tahvil pazarında aylık toplam işlem hacmi 30 milyar 43 milyon dolar olurken günlük ortalama işlem hacmi ise 1,6 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Ekim ayında en çok dikkat çeken piyasa döviz piyasası oldu. Mayıs ayından beri süren dolar arzının kesilmesi, yerli ve yabancı bankaların yılsonu ve açık kapatma amaçlı alımları gibi etkenler dövizde yönü yukarı çevirdi. Merkez Bankası kurda ayın ikinci haftasında belirginleşen oynaklığı önlemek için önce günlük döviz alım ihalelerinde miktarı 60 milyon dolara düşürdü ardıdan da ihalelere ara verdi. Bankalararası piyasada ekim ayına 1 milyon 400 bin lira seviyesinin altında başlayan dolar ay içinde 1 milyon 520 binli seviyelerinin üzerine çıkmasına rağmen ayı 1 milyon 480 bin seviyesinden tamamladı.
Merkez bankası rezervleri 17 ekim itibariyle 559 milyon dolarlık artışla 34 milyar 429 milyon dolar oldu. DTH’lara baktığımızda ise tutarın 263 milyon dolarlık azalışla 46 milyar 44 milyon dolar seviyesine gerilediğini görüyoruz. Tl mevduat ise yine aynı tarih itibariyle 1.8 katrilyon liralık artışla 71,6 katrilyon liraya çıktı. Bu arada merkez bankası ekim ayı içinde gerçekleştirdiği ve 23 Ekim’de son verdiği döviz alım ihaleleri ile piyasadan 1.3 milyar dolarlık alım yaptı.
Hazine ekim ayı içinde 530 milyon dolarlık dış, 10,1 katrilyon liralık da iç borç ödemesi gerçekleştirdi. Bunun 8,8 katrilyon lirası ise piyasaya gerçekleşti. Hazine buna karşılık içerden 7,9 katrilyonu piyasadan olmak üzere toplam 8,5 katrilyon lira borçlanma gerçekleşirdi. Böylelikle hazine’nin itfasına karşılık borçlanma oranı ekim ayında yüzde 84 olarak gerçekleşti.