Deniz Bayramoğlu

Hükümetin asgari ücret sınavı

17 Aralık 2003
Bugün Türkiye’de binlerce aileyi ilgilendiren bir toplantı yapılıyon. Asgari ücret tespit komisyonu üçüncü toplantısını gerçekleştiriyor. Bu toplantı sonrası 2004 yılında asgari ücretin seviyesi belirlenecek.

Mevcut seviye 223.8 milyon lira, yani yaklaşık olarak 153 dolar seviyesinde. Bu para ile çekirdek alile yapısına sahip bir aileyi bir yana bırakın tik bir kişinin bile insanca yaşam şartları ile yaşaması mümükün değil. İstediğiniz hesabı yapın sonuçta bu işin imkansız olduğu ortada. Yani asgari ücretlerin bir an önce iyileştirilmesi kaçınılmaz.
Ama Türk ekonomisi o kadar hassas bir dengeye oturmuş, o kadar zorlu bir dönemden geçiyor ki asgari ücret ile verilecek karar 2004 yılında ekonominin yönü konusunda da bir çok ipucu verecek.

Şirket karları ve ücretlerde durum ne?

İsterseniz asgari ücretlerdeki artışın seviyesinin ne olacğı, ne olması gerektiği konusundaki tartışmalara ve bunların olası sonuçlarına geçmeden önce ücretli kesimin ve işverenin durumu ne imiş başlıklar halinde sıralayalım.
-1993-2000 yılları arasında Türk şirketlerinin ortalama kar marjları yüzde 6.5 seviyesindeydi.
- 2001 yılında Türkiye eonomisi İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük krizini yaşadı.
-Kriz sonrası net kar marjı oranı 2001 yılında yüzde eksi 1’e düştü. Yani yüzde 1 zarar görüldü.

Yazının Devamını Oku

Olmayan kredi iptal edildi

16 Aralık 2003
Dün piyasalar ilginç bir haberle sallandı. Hatta bugün piyasaların açıldığı ilk dakikalara kadar bu haberin etkisinin hissedildiğini gördük.

Haber, Dünya Bankası ve İstanbul Yaklaşımı ile ilgiliydi. Aynı gruba bağlı iki televizyon kanalı verdikleri habarde, dünya Bankası’nın Türkiye’ye İstanbul yaklaşımı çerçevesinde vermeyi planladıkları 500 milyon dolarlık krediyi erteledikleri dile getiriliyordu. Dünya Bankası’na atfen verilen bu haberde, Türk bakalarının bu krediyi borçlu şirketler için kullanmak yerine kendi borçları için kullandırdıkları ve kredinin bu yüzden verilmeyeceği belirtiliyordu.

Önce durumun böyle olmadığını söyleyerek başlayalım. Bahsi geçen kredi İstanbul Yaklaşımı’nın başladığı dönemde kullanılması gündeme gelen bir kredi. Ama Türkiye bu krediyi kullanmadı. Bu kredi ile ilgili bir çalışma yapılmadı. Yani kredi hiç serbest bırakılmadı. Olmayan bir krediden bahsediyoruz. Dolayısıyla da bu olmayan kredinin iptal edilmesi sözkonusu olamaz. Baştan aşağı yanlış, nereden çıktığı, kimin söylediği belli olmayan bir haberle karşı karşıyayız.

Neyse ki durum kısa sürede açığa çıktı da piyasalar üzerinde kalıcı bir etkisi olmadı.

Bu arada, piyasalarda, sadece içerde de değil üstelik tüm dünyada, tam bir kutlama havası yaşanıyor. Saddam Hüseyin’in yakalanması piyasa bayramının müsebbibi. Malum bu yüzyılın başından beri Türkiye siyasetinin merkez alanlarından biri olan Kıbrıs, 2004 yılında da çok büyük olasılıkla etkisini sürdürecek. Ama bu arada, borsa yılın en yüksek seviyelerinde, bono faizleri fonlama maliyetinin 2.5 puan altında, dolar 1 milyon 430 bin seviyesinin de altına geriledi ve eurobondlar, hem 30 yıllıklar hem de 10 yıllıklar, yeni rekor seviyelere yükseldi. Gerçi dolardaki hareketten bahsediyorken, parite etkisini unutmamak gerek. Euro, dolar karşısında tarihi yüksek seviye olan 1.23 seviyesini aştı, 1.25’lere gelip gelmeyeceği tartışılıyor.

Bu olumlu ortamda Hazine bugün iki ihale gerçekleşirdi:

Sonuçlar şöyle:

17 mart 2003, 91 günlük referans bono

Yazının Devamını Oku

Tek risk Kıbrıs değil

12 Aralık 2003
Aralık ayı başından bu yana gittikçe artan bir hararetle piyasalarda Kıbrıs seçimleri ve bu seçimin olası sonuçları sonrası ortaya çıkacak tablo konuşuluyor.

Piyasa profesyonelleri ve piyasaya yön veren büyük yatırımcılar Kıbrıs seçimlerini muhalefetin kazanmasını istediklerini her fırsatta dile getiriyorlar. Hatta öyle bir noktaya geldik ki bu yönde yorum ve açıklama yapan finans kuruluşlarının uzmanları, meseleyi görüşlerini ve beklentilerini açıklamaktan, Kıbrıs  seçimlerinde muhalefetin propogandasını yapmaya adar vardırıdılar. Oysa mesele hiç de bahsedildiği kadar “basit” değil.

Kıbrıs ile ilgili Türkiye’deki finans uzmanlarının “kötü durum” senaryosunu bir kere daha uzun uzun antalmaya gerek yok. Mealen şunu söylüyorlar; Denktaş’ı destekleyen partiler iktidara gelirse, AB’yi de unutun, Kıbrıs’ı da unutun, Türkiye ekonomisindeki toparlanmayı da unutun, hatta Türkiye’nin bütünlüğünü de unutun.

Peki Kıbrıs’a “çözüm!” taraftarı olanların bu analizi gerçek dışı mı. Elbette ki hayır. Mevcut durum ve koşullar itibariyle ortayaçıkabilecek senaryolardan biri bu. Ama başka senaryolar da var. Hem de daha yüksek gerçekleşme olasılıklarına sahip senaryolar... Üstelik uluslararası politikada önceden bu kadar kesin tanımlamalada bulunanların çoğunlukla yanıldığı da tarihin bize öğrettiği derslerden biri...

Türkiye ekonomisi gözönüne alındığında tek riskin Kıbrıs olmadığını de söylemek gerekiyor. Hatta daha büyük risklerle karşı karşıyayız.
BankalarYasası’na bakalım mesela... Hükümet bu yasayı İmar Bankası’ndaki büyük vurgunu reklam ve propoganda malzemesi olarak kullandı ve Meclis’ten geçirdi. Kamuoyu da İmar Bankası zokasını “yutarak” yasaya destek verdi.

Dün akşam bazı bankaların ve Bankalar Birliği’nin üst düzey yöneticilerinnin de bulunduğu bir akşam yemeğinde konu açıldı. Bankacıların ortak görüşü bu yasanın bankacılık sektörü üzerinde şantaj malzemesi olarak kullanılabileceği yönünde. Üstelik Maliye Bakanı’nın “Gerekirse değiştiririz” sözünün de çok büyük bir tehlike içerdiğini vurguluyor bankacılar: Hukukun ciddiyetini yitirmesi. Ya da amiyane tabirle “laçka” olması...

Ya Tüpraş meselesine ne demeli. Maliye Bakanı Unakıtan’ı burada da sahnede görüyoruz. Üst üste yaptığı açıklamlarla piyasanın kafasını karışırmayı başardı. Önce özelleştirmenin bu hafta tamamlanacağını söyledi, sonra Aralık ayı içinde tamamlanır dedi. Bugün öğrendik ki 13 Ocak’ta ihale yapılacakmış.

Yazının Devamını Oku

Hazine’den başarılı takas ihalesi

11 Aralık 2003
Hazine Müsteşarlığı düzenlediği değişim ihalesinde net 2 katrilyon 750 trilyon liralık borcunun vadesini uzattı. Böylelikle 3 mart'taki 11. 5 katrilyon liralık iç borç ödemesinin yüzde 25'i 2005 yılı başına ertelenmiş oldu.

Değişim ihalesinde kısa vadeli 3 mart 2004 vadeli bono, 26 ocak 2005 vadeli tahvil ile değiştirildi. İhaleye nominal 3. 7 katrilyon teklif geldi. Hazine ihalede net 2. 7 katrilyon liralık 3 mart kağıdını geri alıp bunun karşılığında bankalara aynı tutarda 26 ocak 2005 vadeli tahvil verdi.

Hazine ihaleye gelen teklifin yüzde 76'sını karşıladı. İhalede 26 ocak kağıdının faizinin daha önceden yüzde 29 olarak belirlenmişti. Buna karşılık bankalar geri verdikleri 3 mart kağıdının faizini kendileri belirleyip hazineye eklif verdi.

İhale özeti Geri alınan bono: 3 mart 2004 Gelen nominal teklif: 3 katrilyon 769 trilyon tlGelen net teklif: 3 katrilyon 574 trilyon tlNominal geri alım tutarı: 2 katrilyon 899 trilyon tlNet geri alım tutarı: 2 katrilyon 750 trilyon tlOluşan fiyat: 94. 840 tlv Oluşan faiz: Yüzde 26. 51Satılan kağıt: 26 ocak 2005Nominal satış: 3 katrilyon 662 trilyon tlNet satış: 2 katrilyon 750 trilyon liraHazine gelen teklifin Yüzde 76'sını karşıladı. Hazine bu ihale ile 3 marttaki 11. 5 katrilyonluk itfasının yüzde 25'inin vadesini uzatmış oldu
İhale sonunda 3 mart kağıdında oluşan maksimum bileşik faiz yüzde 26. 51 oldu.
Hazine böylelikle 3 Mart'taki 11. 5 katrilyon liralık borcunun yüzde 25'ini 26 ocak tarihine ertelemiş oldu.

Piyasa uzmanları gelen teklif ve oluşan faiz oranının hem hazine hem de bankalar açısından olumlu olduğunu belirtiyor. 26 Ocak kağıdı piyasada şu anda gösterge kabul edilen tahvil ve bu tahvilin bugünkü ortalama bileşik faizi yüzde 28'li seviyelerde. Yani 3 mart kağıdını verip yüzde 29 faiz ile 26 ocak kağıdını alan bankalar bugünkü rakamlar bazında 1 puanlık bir kar elde etmiş durumda. Bankalar aynı zamanda erken itfa kapsamına girdiği için 3 mart kağıdındaki vergileri de ödemeyecek.
Hazine ise borcunun önemli bir kısmını düşük bir faiz oranı ile ertelediği için kazançlı.

Bankaların uzun vadeli kağıdı tercih etmeleri ise 2004 yılına ilişkin faiz düşüşü ve olumlu ekonomik gidişe olan inançlarını göstermesi açısından da önemli kabul ediliyor.

Yazının Devamını Oku

Piyasalar sınıra dayandı

5 Aralık 2003
Son bir haftadır piyasalarda çok fazla hareket izlemiyoruz. Haftanın en heyecanlı hareketini borsada izledik. Endeks 16 bin 500 puan seviyesinin üzerine seans içinde çıktı ama bu seviyenin üzerinde kapanmayı başaramadı.

Dolar ise 1 milyon 450 bin lira seviyesinin altına yine seans içinde inmesine rağmen kapanışlar 1 milyon 450 bin lira ile 1 milyon 460 bin lira aralığında gerçekleşti. Dolardaki hareket de aslında iç piyasa ile çok fazla ilgili bir hareket değil. Daha çok dolar/euro paritesinin hafta içinde euro lehine tarihi yüksek seviyeye ulaşması etkili oldu. Onun dışında Türkiye piyasalarındaki aktörler daha çok beklemeyi tercih etti.

“Neden beklemeyle geçti bu hafta” sorusunun cevabı ise Ankara’da gizli. Çünkü rakamlar teknik anlamda sınır seviyelere dayanmış durumda. Bu sınırları çözecek anahtar ise milletvekillerinin elinde. Dört temel yasadan bahsediyoruz. Bu yasalardaki son durum ise şöyle.

+ Bankacılık Yasası: Komisyonda kabul edildi, gelecek hafta genel kurul’da görüşülmesi bekleniyor.

+ Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası: Görüşmeler Cuma günü saat 15:00’de başlayacak. Cuma günü tamamlanıp haftaya Genel Kurul’da görüşülmesi bekleniyor.

+ Petrol Puyasası Yasa Tasarısı: Genel Kurul’da kabul edilip yasalaştı.

+ İmar Bankası mudilerine ödemeyi sağlayacak kanuni düzenleme: Haftaya Pazartesi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek. Aynı gün komisyondan çıkması bekleniyor.

Eğer yukardaki takvim işlerse ve Aralık ayının ikinci hafta sonu itibariyle Bankacılık Yasası ve Kamu Mali Yönetimi Yasası kanunlaşırsa hemen o hafta sonu altıncı gözden geçirmenin resmen sona erdiğini vurgulayacak ve 500 milyon dolarlık kredi dilimini serbest bırakacak olan IMF İcre Direktörleri toplantısının yapılması mümkün olabilecek.

Daha önce de sırası geldikçe ifade ettiğimiz gibi IMF görüşmeleri, gözden geçirmelerin tamamlanma süresi, (ya da isterseniz siz buna gecikme süresi deyin) ve hangi koşullarda tamamlandığı çok önemli. Ama bu önemi ortaya çıkartan etken gelecek olan kredi dilimi değil. Türkiye’in uluslararası piyasalardaki yatırımcılar ve karar vericiler tarafından nasıl algılandığı, nasıl görüldüğünü belirlediği için çok önemli. Umarız bu kez geçikme süresi daha kısa olur.

Yazının Devamını Oku

Bugün haftanın en önemli günü

4 Aralık 2003
Bugün Meclis gündemi bir hayli kalabalık. Genel Kurul'da Tüpraş özelleştirmesi için hayati öneme sahip olduğu bilinen Petrol Piyasası Yasa Tasarısı görüşülecek. Adalet Komisyonu'nda ise Bankalar Kanunu'nda değişiklik öngören tasarı görüşülmeye devam edecek. Ayrıca Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasa Tasarısı ile İmar Bankası mudilerine ödeme imkanı sağlayacak kanun değişikliği de bugünün meclis gündeminde.Meclis'te Bankalar Yasası tartışılırken İstanbul'da da Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok Bankalar Yasası’nı tartışıyor. Neden yazıya böyle bir giriş yaptığımızı söylemeye gerek yok sanırım. AKP hükümeti altıncı gözden geçirmeyi de zamanında tamamlayamadı. Gerçi İsanbul’da yaşanan terör saldırıları hükümetin önceliğini başka tarafa çevirdi ama öyle olmasaydı da durum çok fazla değişmeyecekti. Bankalar Yasası’nı ele alalım mesela. Meclis kulislerinden sızan bilgilere göre ortada tam bir karmaşa hakim. Maddelerle ilgili önergeler üst üste geliyorv e açıkçası kimsenin aslında durumun ne olduğundan haberi yok. Hükümet batık bankalarla ilgili tahsilatı Maliye Bakanlığı’na vermeye çalışıyor, bunun yanında TMSF’nin yapısı değişirilmeye çalışılıyor. Apar topar yapılmaya çalışan değişiklikler ister zistemez itirazlara takılıp gecikmeye uğruyor. Diğer kanun tasarıları için de durum farklı değil. İmar bankası mudilerinin paralarını alması için gereken kanuni değişikliğin adı bile anılmıyor. Yani yine yıl sonuna doğru kontrolsüz bir hızla gidiyoruz. Ancak kafamızı Kıbrıs gibi meselelere çarparsak ayılacak gibi görünüyoruz, orada da büyük olasılıkla geç kalmış olacağız. Dışarda da işler karışık. Dün 1. 21 ile dolar karşısında tarihinin en yüksek seviyesini gören eurodaki hareketler biraz sakinleşti. Parite şu anda 1. 20 seviyesinde. Bu arada Avrupa Merkez Bankası'ndan bir kaynak eurodaki yükselişin sürmesi ve avrupa bölgesi ekonomilerindeki kırılganlığın sürmesi durumunda faiz oranlarının düşürülebileceğini söyledi. Eurostat 12 avrupa ülkesini kapsayan euro bölgesi yurtiçi hasılasının üçüncü çeyrekteki büyümesnin ikinci çeyreğe oranla yüzde 0. 4 olduğunu teyit etti. Almanya'da bugün açıklanacak işsizlik verileri öncesinde hükümetten bir kaynak işsiz sayısının 18 bin kişilik düşüşle 4.3 milyona indiğini ama oranın hala yüzde 10.5 seviyesinde olduğunu açıkladı. Yaa böyle işte...
Yazının Devamını Oku

Cep nükleeri gerçek oluyor

2 Aralık 2003
ABD’nin yeni savunma stratejisi doğrultusunda Irak’a yaptığı müdahale tartışıla dursun, Bush yönetimi hem bugün hem de gelecek kuşaklar için ölümcül olacak bir projeye sessiz sedasız start verdi.

Nükleer bombaların boyutlarının küçültülerek B-52, B-61 bombardıman ve hatta F-16 savaş uçaklarından atılabilecek hale getirmeyi amaçlayan bu projeye, Bush yönetimi tarafından dün imzalanan bir anlaşma ile 7,5 milyon dolarlık fon sağlandı.

Projeyi geçen hafta onaylayan ABD kongresi ise 2004 yılı bütçesinde nükleer araştırmalar için toplam 6.3 milyar dolarlık bir fon ayırdı. Bu rakam Bush’un istediğinden 94 milyon dolar daha az ama 2003 yılı bütçesinden 303 milyon dolar daha yüksek.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada Başkan Bush’un, Enerji ve Su Geliştirme Düzenlemeleri 2004, adı ile bilinen ve Enerji Bakanlığına nükleer programını geliştirmesi için fon sağlayan anlaşmayı 2 Aralık günü imzaladığı ifade edildi.

Adı ile pek fazla ilgisi bulunmayan bu proje dünya ve ABD kamuoyunda “bunker buster” yani sığınak uçuran ismi ile biliniyor. Projenin amacı ise nükleer silahları bombardıman hatta savaş uçaklarından atılacak boyutlara indirerek yeraltı kumanda ve kontrol merkezlerinin imha edilebilmesi. Proje aslında bir hayli ilerlemiş durumda. ABD’li nükleer silah araştırmacıları şimdiden “bunker buster”in monte edileceği silahları da kesinleştirmiş durumda: B-61 ve B-83 tipi bombalar.

B-61’ler hem stratejik hem de taktik savaş uçaklarından, yani hem B-52 hem B-2 hem de F-16’lardan atılabilen taktik termo nükleer yerçekimli bombalar olarak biliniyor.

B-83 ise özellikle düşük irtifalarda B-2 hayalet uçaklar tarafından kullanılmak üzere üretildi.

ABD’li nükleer silah araştırmacılarının ikinci projesi ise yoğun bombardımanlarda kullanılmak üzere nükleer etkisi azaltılmış bombalar üretmek. Bunun için zaten önceden 6 milyon dolarlık bir fon ayrılmış durumda.

ABD Savunma Bakanlığı bu iki tip bombanın imal edilme amacını anlatırken dünya çapında 70 ülkede 10 binin üzerinde sığınak bulunduğunu ve bu sığınakların kolaylıkla kitle imha silahları için depo olarak kullanılabileceği tezini işliyor. Hatta Beyaz Saray kaynakları bu sığınakların bin 400’ünün halihazırda kitle imha silahı deposu olarak kullanıldığını iddia ediyor.

Yazının Devamını Oku

Altıncı gözden geçirme tamamlanamadı

1 Aralık 2003
Aralık ayına piyasalar hızlı başladı. Kasım ayında gerçekleşirilen dört ayrı terörist saldırının etkisi tahmin edileceği gibi kısa sürede atlatıldı. Yılın son ayı ile birlikte altıncı gözden geçirmenin tamamlanması süreci de gündem başlıkları arasında bir anda üst sıralara yükseldi. Görünürde sakin geçecek ama aslında 2004 yılının en önmeli dönüm noktalarını belirlemeyecek bir ay olacak Aralık ayı...

2003 yılının tamamlanmasına çok az bir süre kaldı. Hatta Aralık ayının son haftasını rahatlıkla yok sayabiliriz çünkü finans uluslararası finans piyasalarının en önemli aktörleri aralık ayının son haftasında Noel tatilinde olacak. Ondan bir önceki hafta da artık yılın son hesaplarının tamamlanması için son hafta. Ayrıca uluslararası kuruluşlar da Noel Tatilinde olacak. IMF mesela...

İçerde ise durum şu: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen baklaradaki alacakların tahsilini hızlandırmak amacıyla hazırlanan Bankalar Yasası, 4 Aralık Persembe günü TBMM adalet komisyonunda görüşülmeye devam edecek. Aynı gün Tüpras özelleştirmesi için beklenen Petrol Piyasası Yasa tasarısı da Genel Kurul'da görüşülecek. Ayrıca IMF önşartlarından olan Kamu Mali Yönetimi yasa Tasarısı’nın da Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesi bekleniyor. İmar Bankası mudilerine yapılack düzenlemeye ilişkin düzenleme de bu hafta ele alınacak.

Altıncı gözden geçirmenin tamamlanması için Bankalar Kanunu’nun ve Kamu Mali Yönetimi Kanunu’un Meclis’ten geçmesi gerekiyor. Ama bugün itibariyle bakılırsa bu iki yasanın birden aralık ortasına yetişmesi çok zor gibi görünüyor. Yani büyük olasılıkla altıncı gözden geçirmenin tamamlanması için ocak ayını beklememiz gerekecek.

Bu gecikme piyasalar açısından elbette ki “ölümcül” değil. Ama örneğin bugünkü gazetelere bakınca piyasalar açısından talihsiz bir döneme girildiğini söylemek zor değil. Mesela Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti Erdal Sağlam’a verdiği mülakatta bu yıl içinde faiz indirimi olmayacağını neredeyse açık açık söylüyor. O zaman şu anda fonlama maliyetinin 1 puan altında olan gösterge faizlerin yılın son hafalarında yukarı hereket etmesini beklemek gerçek dışı olmaz. Çünkü bankalar da karlarını cebine koymak isteyecek. Bu da önümüzdeki bir aylık dönemde bononun cazibesini azaltıyor.

Normal zamanda bu koşullar altında paranın adres olarak borsayı seçmesini beklememiz gerekirken bu beklentiyi de taşıyamıyoruz. Dedik ya küresel anlamda yatırım değil, kar realizasyonu dönemine girdik. Kısacası piyasa hareketleri anlamında donuk ve hareketsiz bir aya girdik.

Yazının Devamını Oku