TÜRKİYE, uluslararası taahhütleri ve dünyaya entegre olma çabası (DTÖ) çerçevesinde tarım sektöründe piyasaya müdahale anlamına gelen taban fiyatı uygulamasını büyük çapta kaldırdı ve Türk tarımını dünya piyasaları ile rekabete zorladı.
Ancak, Türk tarımı dünya fiyatlarını bir türlü yakalayamıyor. Nüfusun yüzde 35’ini tarımda istihdam eden Türkiye, nüfusunun yüzde 3-5’ini tarımda istihdam eden ülkeler kadar tarımsal ürün üretemeyince verimsiz kalıyor ve dünya fiyatlarına göre pahalı üretim yapıyor.
Hal böyle olunca, bir zamanlar kendini besleme konusunda dünyadaki nadir ülkelerden olan ülkemiz, dışarıdan ucuz tarım ürünü ithal ediyor.
Durum bu olunca Türk köylüsü kan ağlıyor!
* * *
Aşırı istihdam (gizli işsizlik) ve teknolojik fukaralık, Türk tarımını vuruyor ama aynı zamanda:
i) Türkiye’de tarımsal girdiler de (benzin, mazot, elektrik vb.), üzerine binen vergiler nedeniyle dünya fiyatlarının çok üstünde, rekor seviyede.
ii) Ayrıca, borç sarmalı nedeniyle uygulanan sıkı kur politikası TL’ye aşırı değer kazandırıyor, ithalat daha da ucuz ve cazip hale geliyor.
Türk köylüsü verimsiz üretim yanında bir de yukarıda sıralanan nedenlerle daha beter sıkışıyor, daha beter can çekişiyor.
* * *
Öte yanda, dünyada hemen her ülkede tarım destekleniyor. Dünyada tarım destekleniyor; zira köylerde yaşayanlar şehirlerde yaşayanların yararlandığı ‘dışsal ekonomiden’ yararlanamıyorlar.
Köylerde altyapı, sağlık hizmetleri, eğitim, spor, eğlence vb. hizmetler gereği gibi verilemediği için bütün dünya, tarım üreticisini köylük alanda tutabilmek için bir bedel ödüyor.
* * *
Türkiye’de de tarımda ‘doğrudan gelir desteği’ adı altında bir destek var.
Doğrudan gelir desteği, arazi mülkiyeti (tapu) üzerinden ödeniyor:
1) Ancak, ülkede doğru dürüst kadastro yok, envanter tutulmuyor. Yıllardır bu mesele halledilemedi.
2) Veraset sırasında çok çocuklu aile yapısı nedeniyle araziler devamlı bölünüyor, bölünmüş tarlalar ekonomik kárlılık boyutlarını habire kaybediyorlar.
3) Ülkede veraset vergileri yüksek olduğu için veraset sırasında el değiştiren mülkiyet, tapuya çoğu kez kaydedilmiyor.
4) Sistem yarıcılık/kiralama yöntemi gibi yaygın bir üretim tarzıyla başkasının toprağını işleyen köylüyü hiç dikkate almıyor.
* * *
Bu durumda piyasaya müdahale etmeden köylüye doğrudan gelir aktarımı yapmayı hedefleyen ‘tarımda doğrudan gelir desteği’, hedefinin çok dışında, hatta tersine sonuç veriyor.
Destekten sadece tapuya kayıtlı toprağı olanlar faydalanıyor. Doğal olarak toprağı çok olan daha fazla destek alıyor.Daha beteri, toprağı işlemeyen, artık şehirlerde yaşayan Erenköy, Çengelköy, Vaniköy sakinleri büyük şehirlerde oturup köylülük desteği alıyorlar. Toprağı işlediği halde mülkiyetine sahip olmayan büyük bir nüfus ise sistemden faydalanamıyor!