KONYA-Selçuklu'da yaşanan vahşet, bayramın kalbine acı bir ok olarak saplandı.
Çöken binadan gazete ve TV'lere yansıyan görüntüler hepimizin yüreğini dağladı.
Yaşananların nedenini arayan beyinlerimiz bir konuda birleşti:
İnsanın en büyük düşmanı bizzat kendisidir!
Kimimiz haklı olarak, büyük ihtimalle malzemeden çalarak binayı inşa etmiş olan müteahhidi, kimimiz yine çok haklı olarak, böyle abuk bir yapılaşmaya göz yuman ve imar izni veren belediyeyi suçladık.
* * *
En azından vicdani saiklerle belediye başkanının anında istifa etmesi gerekirdi.
Ancak ne gezer!
Siyasilerimiz öyle yoğun bir ihtiras dalgası içinde yaşıyorlar ki, dini akidelerinin en yüksek seviyede olduğunu habire yüzümüze vuran siyasiler bile, makam sahibi olmayı vicdan sahibi olmaya tercih ediyorlar.
Her faciada olduğu gibi ortada bir adet bile sorumlu yok, kimi araziye uyma, kimi cinayet seviyesindeki ihmaline kulp arama peşinde.
Üstelik herkes biliyor ki, bu ülkenin sosyal hafızası zayıftır, üç gün sonra her şey unutulur.
* * *
Bütün bu tepkiler haklı ama bence eksik.
Müteahhit katları kimseye zorla satmadı!
Hatırlıyorum, 1997 depreminde bir dede ekranın önünde ağlıyor ve haykırıyordu:
- Torunlarımın katili benim, üç kuruş ucuz olsun diye bu binadan kat aldım, pahalı bulduğum için kat almadığım bina dimdik ayakta, bizimki yerle bir oldu.
* * *
Rize'yi sel götürdüğünde sulara kapılan evler karşısında bir profesör adeta kendinde geçmiş haykırıyordu:
- Bu yamaçlara ev yapılamayacağına dair kaç kez rapor verdim, ev sahiplerini uyardım; dinlemediler, bildiklerini okudular.
İstanbul'u kar fırtınası bastığında nerede ise hiçbir arabada zincir yoktu.
Fırtınanın ertesi günü bile arabaların çoğu zincirsizdi.
Dünyada trafiğe en fazla kurban veren ülkelerden birisiyiz.
Ancak, trafik cinayetlerini biz değil trafik canavarı işliyor!
* * *
Bizde bir ádet var; rahmetli dostum Onat Kutlar'ın, başka kelam kullanmak istemediği için, bizlere deyim olarak kazandırdığı üzere necip Türk milletine kabahat bulmak racona uymuyor.
Siyasiler, enteller, solcular, İslamcılar, gazeteciler, akademisyenler, istisnaları hariç, aksak giden işlerde herkese ama herkese kabahat buluyorlar ama millete dokunduran yok.
Halbuki ısrarla tekrar eden aksaklık artık bir sistem olmuştur ve başta necip Türk milleti olmak üzere bu aksaklığa şu veya bu nedenle destek verilmese/göz yumulmasa/facialar unutulmasa/aksaklıktan bir menfaat beklenmese aksaklıklar habire tekrar eden facialar haline dönüşmezler.