2. İddianame oldukça düzgün mantık kurgusu ile Ergenekon’un ne olduğunu anlamama çok yardımcı olmuştu. Zira, 1. İddianame aklımı çok karıştırmıştı. Ancak Ergenekon’un 12. dalgası değil aklımı karıştırmak, aklımı başımdan aldı.
Benim aklım hasta insan veya rektörler suç işlemez diyen türden bir akıl değildir. Herkes ama herkes ücretini ödemek kaydı ile suç işleme özgürlüğüne sahiptir. Suç antropolojisinin önder ismi Lombroso; "suçun organizma koşullarının bir ürünü olduğunu ve hatta bazı insanların doğuştan suçlu olduklarını" iddia etse de artık dünyada herkesin suç işleyebileceğini kabul ediyoruz.
Benim aklımı curcuna karıştırıyor:
Faili meçhuller, JİTEM, Susurluk, 28 Şubat, Ayışığı, Sarıkız, ÇYDD, Baba Beni Okula Göndersene, Cumhuriyet Mitingleri ve adını unuttuklarım nasıl bir araya geliyorlar?
Bu karışım neyi ifade ediyor? Bu karışım çerçevesinde ETÖ (Ergenekon Terör Örgütü) ne?
Tek bir örgüt mü, yoksa bir örgütler konfederasyonu mu?
Denebilir ki, ETÖ etrafında sorgulanan-tutuklanan herkesin tarih ve örgüt orijinlerine bakılmaksızın ortak bir noktası var. Darbeseverlik!
İyi de, ceza mahkemelerinde yargılanan yüzlerce katil zanlısı var. Hepsinin ortak noktası "cinayet işleme" iddiası olduğu halde hepsi tek bir davada yargılanmıyor ki! Hepsi kendi koşulları dahilinde ayrı mahkemelerde yargılanıyor.
* * *
ETÖ’de eli kanlı katil olduklarına inandıklarım da var, hayasızca önüne geleni dinleyenler de. Amirlerine, ahlaksız teklif yapar gibi, darbe yapmayıteklif edenler olduğu gibi, "Keşke darbe olsa" diye gönlünden geçirenler, darbecilere gaz verenler, AKP her koşul atında gitsin diyenler, Cumhuriyet mitinglerinde "Şeriata hayır" diye, ayrıca "Hem şeriata, hem darbeye hayır", diye bağıranlar da var.
Üstelik bu kişiler değişik zamanlarda değişik "darbeler"denbahsediyorlar. Bazıları birbirini hiç tanımıyor. Ayrıca, darbenin hasına soyunanlardan önemli bir kesim 12. dalgada bile hálá sorgulanmadı.
* * *
Bir davanın en büyük meşruiyeti davanın kamu vicdanında kabul görmesidir. Tabii ki, hiçbir dava kamu vicdanında topyekûn kabul görmez. Ama anlamlı sayıda insandan oluşan kitlenin davayı meşru kabul etmesi gerekir.
Aramızda hálá "faraza suyla, toprakla, ağaçla uğraşan kimi dernekler de Ergenekon’un etki alanında mı?" diye soru sorar gibi yaparak yeni hedefler gösterecek kadar müptezelleşenler var.
"Usule takılıp kalıyorsunuz ama bu kadar takılırsanız esası kaybedersiniz" diyebilecek kadar hukuku iğfal etmeye çalışan gözü dönmüş abuk mantık sahipleri de var.
Ama korkarım dava her geçen gün kamu vicdanında irtifa kaybediyor.
Zira son sorgulamalar, Turgut Kazan’ın hepimize ışık tutan deyimi ile hukukta sorgulamayı ve aramayı meşrulaştıran makul şüpheye büyük sekte vurdu. (Bkz: Vatan, 19.04.2009)
Dava, bazı adımlarında kamu vicdanını makul delile dayanan makul şüphe konusunda beter zorluyor! Son adım vicdanlara en büyük darbeyi vurdu.
* * *
Benim derdim şu: Bu davada yargılanan katiller, faili meçhulcüler, darbe girişimcileri, bizzat darbeciler, korku tüneli kazıcıları var. Dava bu kişileri yargılayarak ülkeye büyük bir adım attırıyor. Ama bu kişileri darbe heveslileri, darbe şakşakçıları, AKP düşmanları, demokrasi tanımazlar ile karıştırırsanız, üstüne üstlük "Baba beni okula göndersene"cileri davaya katarsanız, sonunda esas suçluları da kamu vicdanında mahkûm edemez hale gelirsiniz.