SON dönemde Irak ve Kıbrıs'ta çuvallayan Türkiye her mihnetten bir nimet çıkar prensibiyle bir gerçeği ayan beyan gördü.
Süleyman Demirel'in Fırat kenarındaki sağır çobanı dahi, bizden daha bilgili oldukları iddiası ile, Türkiye için strateji oluşturan asker-sivil (özellikle Dışişleri) bürokrasinin dünyayı tanıma konusunda ne kadar yetersiz kaldığının farkına vardı.
Statükonun artık Türkiye'yi taşıyamadığı yedi düvele malum oldu!
Sedat Sertoğlu 19.04.2003 günü Vatan Gazetesi'nde KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile yaptığı bir söyleşiyi yayımladı.
Bu söyleşide Rauf Denktaş Annan Planı'nı ‘‘eğer Türkiye bu anlaşmaya, Rum yönetimi altında yaşamak istemeyen Kıbrıs Türklerine Türkiye'de rehabilatasyon imkánı tanıyan bir madde koyarsa’’ imzalayacağını duyuruyor.
Ben çok heyecanlandım. Geçen ay Magaso'da yaptığım bir söyleşide ben de ‘‘eğer temel korku Rum yönetimi altında yaşamak ise, 100.000 Kıbrıslı Türk, Türkiye'de il başına 1500 kişi bile etmez, sadece İstanbul'da 200.000 kaçak işçi var, biz 100.000 insanımızı elbette ortada bırakmayız’’ demiştim.
Şimdi Rauf Denktaş da aynı şeyi söylüyor.
İlgililere duyurulur.
Aynı söyleşide Rauf Denktaş:
‘‘Ben, bütün bu yıllar içinde Ankara'nın bilgi ve talimatı olmadan hiçbir şey yapmadım, hiçbir adım atmadım', diyerek Kıbrıs konusunda çuvallamamızın esas nedeninin Ankara'daki statüko olduğunu da ifşa ediyor.
Daha ileri gidiyor, Kıbrıs konusunda Türkiye'nin önünü tıkayan politikaların MGK'da alındığını orta yere döküyor.
(AK Parti'yi kastederek) ‘‘...Yoksa onlar da Türkiye devletinin aldığı kararlara, MGK'da alınan kararlara uyuyor.’’
* * *
Gelelim teklifime:
‘‘Kıbrıs konusunun bu hale gelmesinde suçlu siz misiniz?’’ sorusuna Rauf Denktaş:
‘‘Eğer Türkiye'nin ve KKTC Türkleri'nin haklarını korumak, onları savunmak suç ise, evet, ben Rauf Denktaş suçluyum’’ diye cevap veriyor.
Statükoyu ayan beyan deşifre eden Rauf Denktaş'ı kutluyorum.
O, statüko ile bağlantı kurma ihtiyacını son zamanlarada çok yalnız kaldığı, hatta belki de statükonun kendisini ortada bıraktığını düşündüğü için duyuyor olabilir.
Ancak, kendisini yalnızlığa iten çabasının ise halk için olduğunu iddia ediyor. O halde, bu kadar çok yanlış anlaşılan Rauf Denktaş'ın şimdi yapması gereken bir iş var:
- İman tazelemek!
KKTC'deki 2005'te yapılacak cumhurbaşkanı seçimini beklemesin, hemen istifa etsin. Erken seçim yapılsın. O da yeniden aday olsun!
Kıbrıs halkı onu yeniden seçerse tüm münafıklar seslerini kessinler, o da başarısını perçinlesin!