BAZI arkadaşlarımın nazikçe "Sen iyi niyetlisin" diyerek hakkımda ima ettikleri "Sen saftoriksin!" hükmü galiba doğru çıktı.
Ben, Cumhurbaşkanı’nın eşinin ilk resmi törende türbanını başka bir tür başörtüsü ile değiştirerek topluma, sembolik seviyede de olsa bir kucaklaşma mesajı vereceğini bekliyordum. Bunu da açıkça yazıyordum.
KKTC’deki törende ilk adımın atılacağını umuyordum. Yanılmışım! Okurdan özür dilerim.
* * *
Aynı Cumhurbaşkanı’nın KKTC’de Fikret Bila’ya:
"Türkiye’de mahalle baskısı olmaz. Neden olsun? Yıllardır bir arada yaşayan, kardeşçe yaşayan insanlar. Düşünün ki aynı mahallede ya da aynı yerde, başı örtülü bir kızımızla başı açık bir kızımız kol kola yürüyorlar... Bu bakımdan mahallede veya başka bir yerde böyle bir baskı oluşmaz" derken sadece yuvarlak cümleler ile işi geçiştirdiğini düşünmeden edemedim. (Milliyet- 19.09.07)
Güneydoğu’ya yaptığı ilk yurtiçi gezisini büyük bir heyecanla izlerken, aynı Cumhurbaşkanı’nın bölgede derdini anlatan herkese, konudan uzak, prototip birlik-beraberlik mesajlarıyla cevap vermesini de "Acaba bu anlamlı gezi ev ödevi yapılmadan mı hazırlandı?" şüphesiyle karşılamıştım.
* * *
Ben Cumhurbaşkanı’nın hanımefendisinden bir jest bekliyordum. Efendim, "öbür köyün" bağnazları anlamazmış. İsterlerse anlamasınlar!
Uzlaşmak için bir el uzatıldığını dünyada aklıselim sahibi olan herkes anlayacaktı.
Eğer Cumhurbaşkanı, söz verdiği gibi hepimizin ama hepimizin Cumhurbaşkanı olacaksa, seçimlerden önce büyük şehirlerde mitingler yapan milyonların da Cumhurbaşkanı olmak zorundadır. Eğer milyonları Başbakan gibi "bindirilmiş kıtalar" olarak görmüyorsa, kendisi fikren katılmasa dahi, onların da korkularını dikkate almak zorundadır.
Hatta, Recep Tayyip Erdoğan’ın Çankaya noteri olmayacaksa, ondan çok daha dikkatli olmak zorundadır.
Ben samimi olarak, Cumhurbaşkanı’nın hanımefendisi üzerinden toplumu yumuşatıcı bir mesaj vereceğini zannetmişim, içim burkularak yanıldığımı anladım.
* * *
Aynı Cumhurbaşkanı "mahalle baskısı yok!" diyor.
Ben de kendisine soruyorum:
Göz göre göre yaşananı inkár etmenize mahalle baskısı mı neden oluyor?
Fikret Bila’nın mahalle baskısıyla ilgili sorusu karşısında Cumhurbaşkanı yine böyle bir baskının söz konusu olmayacağını söyleyebilir ama baskı yapmaya kalkanlar olursa ilk önce karşılarında kendisini bulacaklarını söyleme cesaretini de gösterebilirdi!
Namaz kılmak için otobüs durdurmanın caiz olduğunu söyleyen aymazların da Müslümanlar arasında muazzam bir azınlık olduklarını ve gerçek İslam’ı katiyen anlamadıklarını beyan edebilirdi!
* * *
Olmadı, Cumhurbaşkanı, en azından şimdilik, yapamadı. Onu o makama taşıyan Milli Görüş’ün yörüngesi dışına çıkamadı.
Dilerim, siyasi aidiyetinden çabuk sıyrılır ve herkesi kucaklayan "devlet adamı" payesine çabuk uzanır.
* * *
İçimde bir ses; aksi halde, ekimde yapılacak referandumda bizzat savunduğu değişiklikler için "hayır!" çıkması uğruna AKP’nin büyük gayret göstermek zorunda kalacağını söylüyor!