Paylaş
Sayın Hikmet Uluğbay'ın intihar girişimi hepiniz gibi beni de çok etkiledi. Zira bizim geleneklerimizde intihar sendromu pek yoktur. Hele hele siyasilerin intihar girişimlerine hiç alışık değiliz.
Ancak, her cumartesi günü olduğu gibi beni bugün siyaset zerre kadar ilgilendirmiyor.
Bugün kafamı meşgul eden soru, ‘‘bir insan neden intihar eder?’’
İnsan nasıl olur da ona bahşedilen en büyük nimet olan yaşamından vazgeçebilir?
O kadar korktuğumuz ölüm, nasıl olur da tercih konusu olabilir!
Uzmanı olmadığım için intihara teşebbüs eden insanların psikiyatrik analizini yapamam. Ama, yine de sormadan edemiyorum:
İnsanlar neden intihar ederler?
Biliyorum, her konunun olduğu gibi bu konunun da sahtekárları var! Onlar, şu veya bu nedenle başkalarının dikkatini çekmek için ‘‘intihar edermiş’’ gibi yapıyorlar. Esasında bütün tedbirleri de alıyorlar.
Ancak, gerçekten ölümü seçenler de var.
İnsan ilk ağızda hiçbir şeyin, ama hiçbir şeyin yaşamdan daha kıymetli olmadığını düşünüyor. Ama, birbirimizin ayakkabılarını hiç giymeyiz ki. Herkes yaşama ancak sadece kendi penceresinden bakar. Bir intihar girişimi anlamsız, hatta aptalca da gözükebilir. Öte yanda, intihar da bir gerçek.
Nasıl bir duygudur ki, devamlı kaçtığımız ölüm tek çare gibi gözükür? Uğruna her şeyimizi vermeye hazır olduğumuz yaşam dayanılmaz hale gelir!
İntihar bir anlık hezeyan mıdır, yoksa bir karar mıdır?
İntihar etmeden önce insanlar neler düşünürler?
Kendi bilinciyle ulaştığı ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgide insan kendini nasıl hisseder?
Tetiği çekmeden evvelki son anda insanın beyninden ne geçer?
Tetiğin çekildiği an bir kaçış mıdır, yoksa bir kavuşma mıdır?
İntihar eden insanların suratlarında nasıl bir ifade vardır?
İntihar kelimesi benim için ancak çaresizlik kelimesi ile anlam buluyor!
Sahi siz kendinizi hiç çaresiz hissettiniz mi?
Sevdiğinin ölümcül hastalığında, maşukun terk ettiği anda, işsizliğin derin kuyusunda, ölümün soğuk soluğunun tenine solunduğu anda insan ne hisseder?
Çaresizlik!
Bu kelime beni çok korkutuyor. Gerçeğin ne olduğu önemli değil! Önemli olan insanın kendini çaresiz hissetmesi. Düşünün, hiç istemediğiniz bir şey oluyor ve sizin yapacak hiçbir şeyiniz yok.
Herhalde çaresizlik duygusu o korkulanın bizzat gerçekleşmesinden daha kötü bir duygudur. Sevdiğinizin yaşamı terk ederken gözlerini kapadığı an, çaresizlik içinde onun yaşamı idame ettirmesi için verdiğiniz mücadele kadar kötü olamaz!
Mutlak son, tevekkülü de beraberinde getirir.
Ben çaresizlikten çok korkuyorum.
Paylaş