Sanırım; ANAP'ın bu hafta sonu yapacağı kongre, partinin en zor kongrelerinden birisi olacak.
Zira, kongrede, genel başkan seçimi tam bir ‘‘aşağısı sakal, yukarısı bıyık’’ ikileminde geçecek.
* * *
Delegeler, ya onlara delege olma fırsatını sağlayan Yılmaz Ailesi'ne borçlarını eda edecekler ve böylece kendi elleriyle uçurumun dibindeki ANAP'ı ‘‘dönülmez akşamın ufkuna’’ postalayacaklar, ya da yeni bir lider seçerek, partiye soluk aldıracaklar.
* * *
Mesut Yılmaz'ın iyi bir stratejist olduğunu düşünüyor ve delege seçiminde büyük yanlışlar yapmış olabileceğine inanmıyorum.
Mesut Yılmaz'ın karşısına çıkacak adayların tek şansı, delegenin toplu intihar psikozu dışına çıkma çabası olabilir. Bu ihtimal Recep Tayyip Erdoğan'ın yasağının kalkmasıyla daha da güçlenmiştir.
Zira, Yılmaz taraftarı ANAP milletvekilleri dahil, herkes kabul ediyor ki, Mesut Yılmaz liderliğinde ANAP'ın bir sonraki seçimde % 10 barajını aşma şansı çok düşüktür.
ANAP'ın bir sonraki seçimde Meclis'te kalabilmek için tek hedefi, DSP ile birlikte, AB kriterlerini bahane edip, barajı % 3-5 seviyesine indirmek olacaktır. Bu da 15-20 milletvekilli bir parti demektir.
Mesut Yılmaz'la devamlı küçülen ANAP, herhalde bu kadarına razı olmaz!
* * *
Şahsi görüşüme göre; iyi bir stratejist ancak karizması eksik bir lider olan Mesut Yılmaz'ın şu hataları partiyi bugünkü zor durumuna getirmiştir:
1) Mesut Yılmaz kalıcı kadrolar kuramıyor. Zira:
a) Bir liderde bulunması elzem olan ve başkalarının duygu ve düşüncelerini sezme anlamına gelen empati Yılmaz'da yok.
O, çevresindeki herkesi kendisine hizmet etmekle yükümlü insanlar olarak görüyor.
b) Şüpheci güdülere sahip. Çevresindeki hemen herkesi onun yıkmak isteyen birer potansiyel rakip olarak algılıyor. Yanında güçlü insan istemiyor. Özgüveni düşük.
10 yıllık süreçte Mesut Yılmaz'a baktığınızda, yakın çevresinin sürekli değiştiğini, kimsenin kalıcı olamadığını görüyorsunuz. Yılmaz'ın kazanması durumunda, Mesut Yılmaz'ın güvenini kazandığını zannedenler de 6 ay sonra yine boşta kalacaklardır.
* * *
2) Ayakta kalabilmek için iş çevrelerine o kadar çok taviz verdi ki, bugün tüm ANAP camiası bu borçların ceremesi altında. Şaibelerin baş partisi olarak görülüyor.
* * *
3) Özünde proje fakiri olan Yılmaz, 1993'ten beri tüm hedefini Demirel sonrası cumhurbaşkanı olmak üzere inşa etmişti. Bu hedefine ulaşamayınca iyice misyonsuz kaldı. Partiye yeniden motivasyon veremez. Delegeye verse, millete veremez.
Hükümetteki AB sorumluğu ise üstüne bir türlü oturmadı, kabul görmedi.
* * *
4) 28 Şubat döneminde askerlerin gölgesinde başbakanlığa koştuğu halde, sonradan TSK tarafından vefasız damgasını yemeyi becerdi.
* * *
5) Dış ilişkilerde de, ne Almanya'ya yaranabildi, ne de ABD'ye! Hatta Mavi Akım Projesi nedeni ile ABD'nin hışmını çektiği bile söylenebilir.