ÖNCE şu haberi hatırlayalım: "Adalet Bakanlığı, dün Yargıtay’a başvurarak, Ağca’nın 5.5 yılda tahliyesine bozma istedi.
Bakanlık, ’İpekçi cinayetinden aldığı müebbet cezası, Papa suikastı mahkûmiyetinden düşülüp mahsup edilemez. Mahsup ederim dense bile Ağca 20 yıl değil 19 yıl 1 ay 1 gün yattı. İnfaz hesabı yanlış’ diye itiraz etti." (Hürriyet-18.01.2006)
* * *
Şimdi şu soruyu kendinize sorun. Siz Ağca olsanız, tahliyeye bozma çıkarsa ne yaparsınız?
Benim cevabım net: "Kaçarım!"
"Yıllardır hapishanede çürüdüğüm için bir daha mahpushane hayatını göze alamam ve tekrar içeri girmemek için elimden gelen her şeyi yaparım!"
İnsanın böyle düşünmemesi için insan olmaması lazım!
* * *
Bayramdan beri Türkiye birbirine giriyor. Aklın ve vicdanın asla kabul edemediği salıverme Türkiye’yi sarsıyor.
Türkiye’nin bir yerlerine gömdüğü çirkin yüzü tekrar orta yerlere dökülüyor.
İnsan da sormadan edemiyor:
Adalet Bakanlığı çok önceden bilinen erken salıverme kararıyla ilgili itirazını neden Mehmet Ali Ağca salıverilmeden önce yapmadı?
El cevap: Bakanlığın salıverilme öncesi itiraz etmesi, yürütmenin yargıya karışması olurdu.
İyi de, Adalet Bakanlığı yukarıda alıntı yaptığım, salıverilme sonrası yaptığı itirazda bal gibi yargıya karışıyor.
Zira, Adalet Bakanlığı Yargıtay’a salıverme kararının gözden geçirilmesi için sadece başvuruda bulunmuyor, kanaat bildiriyor, yönlendirme yapıyor!
Yanlışı görenin, yanlışı fark edenin yanlışı anında söylemesi gerekmez mi?
Bakanlık neden bu görüşünü salıvermeden önce beyan etmedi, gerekli yerlere uyarıda bulunmadı?
Denebilir ki; bakanlık dosyayı önceden görmedi! Görmesi yine yargının bağımsızlığı açısından "şık" olmazdı.
İyi de, bu kadar can alıcı bir konuda aylar önce alınan bir kararı, Adalet Bakanlığı’nın "merak etmemesi", İtalyanların dahi çok önceden bildiği bir karardan haberdar olmaması mümkün mü?
Hele hele o zaman karışması "şık" değilse, şimdi yol yordam göstererek karışması "şık" mı?
* * *
Sanki bilinen bir oyun tekrar oynanıyor:
"Tavşana kaç, tazıya tut!" deniyor.
Ortada aklın, mantığın kabul etmediği bir hesap var. Hesaba göre iki suç, bir suçtan çok daha ucuza geliyor. İki kez suç işlediğin zaman birisine promosyon uygulanıyor.
Bu yetmiyor, Ağca herkesin eli ayağı bağlı olduğu bir bayram günü salıveriliyor!
O da yetmiyor, Ağca kendi hakkında bir gün içinde "askerlik yapamaz" kararı aldırabiliyor! Herhalde, "ben devletime zamanında hizmet ederek zaten askerlik yapmış kadar oldum" demiştir.
"Tavşana kaç..." dendiğine göre:
Hayda hayda, çok önceden "minareyi çalan kılıfını hazırlar" da denmiştir.