GÜNDEMDE Türkiye’yi son dönemde kıskacına alan bir kavramın irdelendiği çok önemli bir araştırma var:
Tempo Dergisi’nin Bilgi Üniversitesi ve Infakto Research Workshop’ayaptırdığı Milliyetçilik Araştırması.
Araştırmanın yöneticiliğini İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Doç. Dr. Umut Özkırımlı yapmış. Projede yine aynı bölümden Yrd. Doç. Dr. Pınar Uyan, Infakto Research Workshop’tan Dr. Emre Erdoğan ve Güçlü Atılgan danışman olarak yer almışlar. Saha araştırması 18-28 Şubat 2006 tarihleri arasında Infakto Research Workshop tarafından yapılmış. Türkiye genelinde 15 ilin kentsel ve kırsal yerleşim birimlerinde yüz yüze görüşme yöntemiyle gerçekleştirilen araştırmada 18 yaş ve üstünü temsil eden 800 kişilik bir örneklem kullanılmış.
Bu ciddi araştırmanın bulguları çerçevesinde haftaya milliyetçilik kavramını irdeleyeceğim.
Ancak, bugün araştırmanın sadece bir bulgusu üzerinde duracağım ve bu bulguya dayanarak ABD’li dostlara ciddi bir uyarıda bulunacağım.
* * *
Araştırmanın bir bölümünde örneklemlere şu soru sorulmuş:
"Ülkemizin güvenliğine yönelik en büyük tehdit, şimdi sayacaklarımın hangisinden gelmektedir?"
Önce dikkat buyurun, soru bir başka ülkeyle ilgili "sevgiyi-nefreti" veya "takdiri-yermeyi" sorgulamıyor.
Bir ülkenin vatandaşları, hele hele kendini mazlum hisseden, kendi ülkesini daha güçlü ülkelerden etkilenmeye çok açık bulan bir ülkenin vatandaşları; kendileri açısından çok hassas olan bir konuda, "tehdit algılaması" konusunda sorgulanıyorlar.
Kaldı ki, "tehdit algılamasını" dünyanın en güçlü ülkesi ABD’nin vatandaşları da artık çok iyi tanıyorlar. Onlar da kendi vatanlarında bir türlü yenemedikleri "terör" ile tanıştıktan sonra özellikle bu kavramın yarattığı "korku" duygusunu çok iyi tanıyorlar.
Toplumların algılamalarında önemli olan gerçeğin ne olduğu değil, adı üzerinde gerçeğin nasıl algılandığıdır!
* * *
Türkiye halkının "tehdit algılaması"nda ortaya ortaya çıkan tablo şöyle:
Türk halkının Irak’ta kurulabilecek "Bağımsız Kürdistan"ı tehdit olarak algılaması, ülkenin bölünme korkusunu körüklemesi kadar bunun sorumlusu veya kışkırtıcısı olarak yine ABD’nin görülmesi ile yakından ilgilidir.
Bu konuda da hesap ABD’ye çıkarılmaktadır.
Buna göre; ABD kökenli tehdit algılamasını % 60.8 olarak da okuyabilirsiniz!
* * *
Öte yanda"ezeli düşmanımız Yunanistan"dan algıladığımız tehdidin çok düştüğünü (% 9.5) ve diğer ülkelerle ilgili "tehdit algılaması"nın ciddiye alınmayacak seviyede olduğunu görüyoruz.
ABD için en büyük tehdit kaynağı İran ise komşusu Türkiye tarafından (% 1.5) neredeyse hiç kaale alınmıyor!
Abartalım ve diyelim ki, "kabahatin" yarısı bizde! Diğer yarısı ise haydi haydi ABD’de!
* * *
Dilerim; Ortadoğu politikalarında Türkiye’den beklentileri olan ABD’li yöneticiler, bu bulguları dikkatli değerlendirirler, doğru analiz ederler.