Kimsenin sözlerine sahip çıkmadığı konu:
Ancak, siyasilerin, aydınların, akademisyenlerin kıvırtmada rekor kırdıkları alan Kürt meselesidir!
AKP, BDP, Hükümet’e destek veren sözüm ona aydınlar ve akademisyenler iş Kürt meselesine gelince, ne şiş yansın ne kebap şiarı ile, belki de kimileri korkuyu yüreklerinde hissettikleri için bol bol kıvırıyorlar.
AKP nerede ise 2 yıl önce “Kürt Açılımı” sözünü ortaya attı ama kendi muhafazakâr-milliyetçi tabanını ürkütmemek için açılımın içine bugüne dek ilaç niyetine bir âdet çakıl taşı bile koymadı.
“...anadil eğitimi (anadili formal eğitim içinde öğrenmek) ile anadilde eğitim (tüm eğitimi anadilde yapmak) kelimelerin benzerliği açısından çok farklı gözükmüyor ama anadilde eğitim (örneğin Kürtçe) yapan bir okulda ikinci dil olarak Türkçe öğretilse bile birbirini tanımayan iki nesil yetişecektir.
Zira eğitim sadece dilin doğru öğrenilmesi, bazı bilgilerin kazanılması değildir. Eğitim aynı zamanda ortak kültürün, değerlerin, örflerin, inançların, ülkülerin, tasaların; kısacası bir toplumu bir arada tutan tüm öğelerin tartışıldığı ve hazmedildiği süreçtir.”
* * *
Dil sadece tarafların birbiri ile anlaşma vasıtası değil; değerlerin, tasaların ortaklaşa paylaşılması için bir araçtır. Türkçe “bayrak” kelimesinin İngilizce karşılığı “flag”dır ama bir Amerikalı’ya “flag” dediğinizde o “bayrağı” kastettiğinizi anlar ama bir Amerikalı ile Türk’ün bayrağa atfettikleri anlam kümesi çok farklıdır.
Türkiye’de “Bayrağımızı yakıyorlar” diye bağırdığınızda kıyamet kopar ama ABD’de bir üniversitede “Bir grup nümayişçi bayrağınızı yakıyorlar!” dediğinizde “Ne var, alt tarafı bir bez parçasını yakıyorlar!” cevabını alabilirsiniz. (Bizzat yaşanmış bir tecrübedir.)
* * *
Daha ötesi, dil insanların düşünce sürecini ve düşünme kapasitesini de belirler.