DEMOKRATİK Toplum Kongresi’nin geçen hafta düzenlediği “Demokratik Özerklik Çalıştayı” sırasında tartışmaya açılan taslakta yer alan bir sürü radikal madde arasında beni en çok ilgilendiren dil meselesi oldu.
Bence milletleri millet yapan, milletleri bir arada tutan birinci ve en önemli öğe dil! Taslakta şöyle bir ifade var: “Kürtçenin kamusal alanda kullanımı önündeki engeller kaldırılarak, anaokulundan üniversiteye kadar eğitim dili haline getirilmesi sağlanmalıdır. Demokratik Özerk Kürdistan’da resmi dil Türkçe ve Kürtçe olmalıdır. Hizmet dili Kürtçe olmalıdır...” Talep anadil eğitimi değil, anadilde eğitim! Taslağı yazanlar veya Kongre üyelerinin eline tutuşturanlar belli ki ne filoloji, ne de sosyolojiden zerre kadar feyiz almışlar. Bence taslakta yer alan belki en dikkat çekici değil ama en hassas konu “anadil”! * * * Anadil eğitimi ile anadilde eğitim tartışmasında ilk uyarımı 23 Eylül 2010 tarihinde yine Hürriyet’te yapmıştım. Özetle demiştim ki: “Demokratik bir ülkede, eğer anadili resmi dilden farklı ise, anadilini öğrenmek herkesin hakkıdır... Bunun için, yeteri kadar talebin oluştuğu okullarda anadili öğreten seçmeli dersleri okutmak devletin görevi, özel okulların hakkı olmalıdır. Ancak, anadilde eğitim müfredatta okutulan tüm derslerin (tarih, edebiyat, matematik vb.) anadilde okutulması anlamına gelir. İşte bu talep bölünmenin bizzat kendisidir. Zira, eğitim sadece dilin doğru öğrenilmesi, bazı bilgilerin kazanılması değildir. Eğitim aynı zamanda ortak kültürün, değerlerin, örflerin, inançların, ülkülerin, tasaların; kısacası bir toplumu bir arada tutan tüm öğelerin tartışıldığı ve hazmedildiği süreçtir. Eğer, hep birlikte Türkiye Cumhuriyeti şemsiyesi altında yaşayacaksak bu öğelere ortak sahip olmamız gerekir! Çocuklarımız ayrı okullarda, ayrı dillerde eğitim alırsa sadece birbirinin dilini değil, birbirinin kültürünü, değerlerini, örflerini, inançlarını, ülkülerini, tasalarını vb. tanımayan nesiller yetiştiririz. Artık onları kimse ortak paydada bir arada tutamaz. Süreç içinde ayrılık kendiliğinden ve doğal olarak gelişir.” * * * Hemen hiç kimse, belki de kasıtlı olarak, bu ayrımı yapmıyor ama anadil eğitimi (anadili formal eğitim içinde öğrenmek) ile anadilde eğitim (tüm eğitimi anadilde yapmak) kelimelerin benzerliği açısından çok farklı gözükmüyor ama anadilde eğitim (örneğin Kürtçe) yapan bir okulda ikinci dil olarak Türkçe öğretilse bile birbirini tanımayan iki nesil yetişecektir. Zira, tekrar ediyorum, eğitim sadece dilin doğru öğrenilmesi, bazı bilgilerin kazanılması değildir. Eğitim aynı zamanda ortak kültürün, değerlerin, örflerin, inançların, ülkülerin, tasaların; kısacası bir toplumu bir arada tutan tüm öğelerin tartışıldığı ve hazmedildiği süreçtir. Dil sadece tarafların birbiri ile anlaşma vasıtası değil, değerlerin, tasaların ortaklaşa paylaşılması için bir araçtır. Yarın devam edeceğim.