“Yine ne oldu?” dediğinizi duyar gibiyim.
Anlatayım...
Yakışıklı orta yaş playboy’umuz, restoranda genç bir kadın görüyor, ancak konuşmaya cesaret edemiyor.
Hanımefendi arabasından bir şey almaya gidip dönüyor.
Playboy’umuz da eski zamanlardaki gibi bir kağıda adını, soyadını ve telefon numarasını yazıp aracın camına koyuyor ve uzaklaşıyor.
Ertesi gün tanımadığı bir numara tarafından aranan playboy’umuz heyecanlanıyor ve sesini düzeltip telefonu açıyor.
Ancak hayal kırıklığına uğruyor.
◊ Kemer Country Club: “Temiz hava, bol oksijen” tabirine en uygun yerlerden birisidir Kemerburgaz’da yer alan Kemer Country Club.
Geçen hafta sonu bir gece kendime izin verip içinde bulunan otelde kaldım. Oksijen çarpmış olacak ki, pazar sabahı saat 07.00’de zınk diye uyandım. Hemen 1 saat orman yürüyüşü, üstüne kahvaltı keyfi...
Golf, tenis gibi sporların yanında at binmeye ilgi duyanların da tercih ettiği bir yer burası. Ha bir de cumartesi ve pazar günleri Bol Pazar diye bir pazar kuruluyor alanda. Taze ürünlerle mutfak alışverişi yaparken Dr. Sosis’te muhteşem bir sosisli sandviç yemeyi sakın atlamayın, benden söylemesi!
◊ Backyard: Bebeköy’de yer alan açık hava mekanı, İstanbul’da olanlar tarafından çok tercih edilen yerler arasında.
Özellikle kahvaltı ve öğle yemeklerinde popüler olan mekan, bu sezon servis kalitesini biraz bozmuş. Ama yine de lezzetli yemekleri ve yulaflı şekersiz kurabiyesiyle geçer notu var...
◊ Havan’dan by Beff Gourmet: Uzun zamandır kendini bozmayan mekanlar hangileri diye sorsanız bana, ilk olarak Reşitpaşa’da yer alan bu mekanı söyleyebilirim.
Instagram hesabında günlük yayınladığı menüsüyle heyecanlandıran mekanın lezzetli ev yemeklerini sipariş ederken, haftada birkaç gün çıkan ‘Cinnamon Roll’ tatlısına da denk gelirsiniz umarım.
◊ Villa Emma:
Son zamanlarda ev partilerine takmış durumdayım.İşletmeler açık, gidiyoruz. Hepsinde de maskeli, dikkatli, özverili çalışanlar var.Amma velakin evlerde gerçekleşen bu partilerde ve geçtiğimiz hafta kiralanan 50 metre teknede gerçekleşen düğün partisinde olanlar olmuş...Seçilmiş insanların davet edildiği bu iki partiden doğal olarak koronazedeler çıkmış.Tabii ki partileyenlerin çoğu şimdi evlerinde tedavi oluyor ya da hastanelerde gözetim altında.Bu iki daveti neden yazdım biliyor musunuz?Çünkü davetleri yapan bilinçli, okumuş, aile şirketlerini yöneten arkadaşlar “Ben çevreme güveniyorum, ne de olsa seçilmiş insanları davet ettim” diye düşünerek bu partileri veriyorlar.Arkadaşlar, devir öyle bir devir ki paranın ve koronanın kimde olduğu belli değil.O yüzden özel partilere bir süre ara versek hiç fena olmaz.Ayrıca bu “seçilmiş” kime göre, neye göre “seçilmiş”?Bu içi dolu gibi görünen kelime aslında “boşluğu” temsil ediyor.
Otel vale ücretleri normal mi?
Arabası olup vale ücreti ödeyenler beni çok iyi anlar.Arabası olup vale ücreti ödeyenler beni çok iyi anlar.Geçtiğimiz günlerde Ortaköy’deki Çırağan Palace Kempinski Oteli’ne arkadaşlarımı ziyarete gittim.Arabamı valeye teslim edip ziyaretimi tamamladıktan 1 saat 15 dakika sonra otelden çıktığımda 60 lira vale ücreti istendi.“Emin misiniz, normal bir ücret değil bu” dediğimde “45 dakika daha kalsaydınız 70 olacaktı” yanıtını aldım.Yani 50 lira ile açılan otopark ücreti, saat başı 10 lira ile arta arta gidiyor.5 saatlik bir düğünde kaldığınızda araç başı 100 lira ödeyip çıkıyorsunuz.Benim gibi düğün mevsiminde ayda 4 kere Çırağan Sarayı’na düğüne ya da ziyarete gittiğinizde ortalama 400-500 lira vale ücreti ödemiş oluyorsunuz.Vallahi 20 veya 30 lira ödediğim AVM, restoran valelerine helal olsun.En azından arabayı getirirken direksiyon jelatinli oluyor, valeler oturdukları yere kılıf koyuyor.Çırağan Sarayı’na ödediğim 60 lira ücrette ise sadece otele gelmiş oluyorum. Ha bu arada oturduğum süre içinde de garson arkadaşa zar zor ulaşabildik.Bari gelmişken iye bir hizmet alsaydık...
Şehirde köy havası
Son dönemde sosyal medyada olsun, konuştuğum arkadaşlarımda sohbetlerime olsun bir Poyraz Çapari rüzgârıdır, esip gidiyor.
Dünyanın her yerinde partileyen ve son olarak İsrail’den İstanbul’a gelen genç bir tayfa da geçen hafta Baltalimanı’nda dışarıya kapalı bir parti organize etti. Bunu duyan yüksek takipçili parti düşkünü fenomen kızlarımızdan biri, partiye gitmek için her yolu denemiş.
Bütün gece aramadığı kimse kalmamış.
Ama İsrailli partici gençlik, aralarına kimseyi almak istememiş. O yüzden herkese “hayır” demişler. Fenomen kızımız, bir arkadaşının da partide olduğunu öğrenince hemen onu aramış, “hayır” yanıtını duyunca da sinirlenivermiş.
Arkadaşına “Benim kim olduğumdan bahset, hatta onu da boşver, Instagram profilimi göster gerekirse” demiş.
Yine de kabul görmeyen fenomenimiz, çareyi başka partiye gitmekte bulmuş.
Ne diyeyim “Her şeyi boş verip profilimi göster” demek bayağı iddialı olmuş...
Profil her kapıyı açmıyormuş demek millet, söyleyeyim size...
Yazın yükselen değeri
Son zamanlarda ise koldaki saati gösterme çabası var. Sosyal medyada paylaşılan selfie’lere bakıyorum da, özellikle erkeklerin bu çabası fotoğraflardan bile belli oluyor.
Kolunda 200 bin dolarlık saati olan bir arkadaşıma “Sence neden” diye sordum.
“Valla ben fotoğraf çektirirken kolumu saklayacak yer arıyorum.
Göstermeye çalışanlar ya yeni almıştır saati ya da işleri kötü gidiyordur, gösteriş peşindedir” yorumunu yaptı.
Onu bunu bilmem de saat yarışı 2010’lu yıllarda yapılırdı.
2020’lerde mütevazılık ve gösteriş yapmamak moda diye düşünüyorum.
Bu kadar hızlı ilerlemesi ve hepimizin dahil olması da an meselesi.
Yeni Instagram çılgınlığımız Reel videoları anladığım kadarıyla.
Nedir Reel diye deneyeyim dedim ama biraz daha çalışmam gerekecek, onu anladım.
Şortla, bikiniyle video çekerken saniye farkıyla gece elbisesi ile olabiliyorsunuz.
Instagram profillerinden en hoşuma giden, sevgili Sibil Çetinkaya’nın hesabı. Reel videolarında bayağı başarılı işler çıkarıyor.
En kısa zamanda benim de bir Reel videom olacak, beklemede kalın...
Neler oluyor Ellen?
Son zamanlarda açık konuşayım neredeyse hiç duymuyordum böyle şeyler.
Geçtiğimiz akşam kalabalık bir grup yemek yerken, konu Ebru Şahin ve Cedi Osman aşkına denk geldi.
Masadan bir arkadaş ortaya bombayı atıverdi. “Cedi Osman, Amerika’dan gelip ünlü biriyle çıkmak istiyordu. Onun üzerine Ebru Şahin’le çıkmaya başladı. Kariyer planlaması yapılıyor” dedi.
Üzerine ikilinin İstanbul’un en popüler mekanlarından birinden baş başa çıkarken çekilmiş fotoğrafları geldi.
İçime bir kurt düşüvermedi değil.
Biraz haberler arasında dolandım. Fakat Cedi Osman’ın bu kadar detaylı düşünebileceğini sanmıyorum.
◊ Kazak bir işadamı abimizin yakın dostlarını iki adet 50’şer metre tekneyle koy koy gezdirip, sonrasında Maçakızı Otel’de yemekler verip eğlenceler düzenlemesi ve ödediği milyona yakın hesaplar...
◊ Cem Yılmaz ve Serenay Sarıkaya’nın ayrıldıktan sonra tekrar barışıp bir Japon restoranında birbirinin gözlerinin içine bakarak kadeh tokuşturmaları...
(Cem sen de üzme kızımızı artık.)
◊ Denizinin güzelliğiyle meşhur olan Türkbükü Cennet Koyu’nda sosyetik zenginlerin en iyi tekne yerini almak için küçük botlarını bağlayıp, 3 gün gezdikten sonra gelip oraya büyük teknelerini bağlamaları ve sonra tekneden tekneye birbirlerine gönderme yapmaları... (Cennet Koyu mu, Cennet Mahallesi mi anlamadım.)
◊ Bodrum’da gezen 18 yaş altı çocuklara bazı mekanların meyveli kokteyller ikram etmesi... (Mekanlara aman diyeyim! Hem yasak hem de aileler takipte, başınız yanar, dikkat edin.)
◊ Gündoğan’daki bir canlı müzik mekanında Ebru Gündeş’i dinlemeye gidip gecenin sonunda 10 kişilik masa için 75 bin lira ödeyen bir işadamı abimizin “Bir daha asla oraya gitmem” demesi...
◊ Ev kiralama fiyatlarının uçtuğu Bodrum’da bu yaz aylık 30 bin Euro’ya (245 bin lira) ev tutup, üstüne 1 ay daha uzatmak isteyen sosyetik çiftimizin evin başkasına kiralanması yüzünden tatilini bitirmek zorunda kalması...
(Hiç üzülemem, 1 ay yapmışınız mis gibi.)