Paylaş
Son zamanlarda ev partilerine takmış durumdayım.İşletmeler açık, gidiyoruz. Hepsinde de maskeli, dikkatli, özverili çalışanlar var.Amma velakin evlerde gerçekleşen bu partilerde ve geçtiğimiz hafta kiralanan 50 metre teknede gerçekleşen düğün partisinde olanlar olmuş...Seçilmiş insanların davet edildiği bu iki partiden doğal olarak koronazedeler çıkmış.Tabii ki partileyenlerin çoğu şimdi evlerinde tedavi oluyor ya da hastanelerde gözetim altında.Bu iki daveti neden yazdım biliyor musunuz?Çünkü davetleri yapan bilinçli, okumuş, aile şirketlerini yöneten arkadaşlar “Ben çevreme güveniyorum, ne de olsa seçilmiş insanları davet ettim” diye düşünerek bu partileri veriyorlar.Arkadaşlar, devir öyle bir devir ki paranın ve koronanın kimde olduğu belli değil.O yüzden özel partilere bir süre ara versek hiç fena olmaz.Ayrıca bu “seçilmiş” kime göre, neye göre “seçilmiş”?Bu içi dolu gibi görünen kelime aslında “boşluğu” temsil ediyor.
Otel vale ücretleri normal mi?
Arabası olup vale ücreti ödeyenler beni çok iyi anlar.Arabası olup vale ücreti ödeyenler beni çok iyi anlar.Geçtiğimiz günlerde Ortaköy’deki Çırağan Palace Kempinski Oteli’ne arkadaşlarımı ziyarete gittim.Arabamı valeye teslim edip ziyaretimi tamamladıktan 1 saat 15 dakika sonra otelden çıktığımda 60 lira vale ücreti istendi.“Emin misiniz, normal bir ücret değil bu” dediğimde “45 dakika daha kalsaydınız 70 olacaktı” yanıtını aldım.Yani 50 lira ile açılan otopark ücreti, saat başı 10 lira ile arta arta gidiyor.5 saatlik bir düğünde kaldığınızda araç başı 100 lira ödeyip çıkıyorsunuz.Benim gibi düğün mevsiminde ayda 4 kere Çırağan Sarayı’na düğüne ya da ziyarete gittiğinizde ortalama 400-500 lira vale ücreti ödemiş oluyorsunuz.Vallahi 20 veya 30 lira ödediğim AVM, restoran valelerine helal olsun.En azından arabayı getirirken direksiyon jelatinli oluyor, valeler oturdukları yere kılıf koyuyor.Çırağan Sarayı’na ödediğim 60 lira ücrette ise sadece otele gelmiş oluyorum. Ha bu arada oturduğum süre içinde de garson arkadaşa zar zor ulaşabildik.Bari gelmişken iye bir hizmet alsaydık...
Şehirde köy havası
Son dönemde sosyal medyada olsun, konuştuğum arkadaşlarımda sohbetlerime olsun bir Poyraz Çapari rüzgârıdır, esip gidiyor.
Pazartesi günü iki yakın arkadaşımı arabaya atıp Poyrazköy’ün yolunu tuttum. Biz erken saatte oturduğumuz mekanda keyifle yemeğimize başladığımızda, orada yaşayan çocuklar denizde keyif yapıp yüzüyorlardı.
Restoranın sahibi Hakan diye genç bir arkadaş.
Mutfağa geçip bize elleriyle bir ziyafet hazırlattı desem abartmış olmam.
Her şeyden yedik.
Özellikle balık kokoreç ve simit levrek denenmesi gereken lezzetlerin başında.
Ha bir de adını benim koyduğum, “Adını sahile yazdım” diye bir spesiyali var artık.
Gittiğinizde “Adını sahile yazdım istiyoruz, Cihanna öyle yazdı” derseniz, masanıza servis edilecektir.
Benden söylemesi, havalar çok bozmadan Poyraz Çapari’de bir akşam yemeğine gidin.
Paylaş