Paylaş
Uyarlanan roman Hande Altaylı’nın, uyarlayan senarist Mahinur Ergun, yönetmen Gül Oğuz, kameranın karşısındakilerse Özgü Namal (Narin), Burçin Terzioğlu (Deniz), Yasemin Allen (Irmak).
Bu ekip, kadın içişlerinin hakkını veren, uzun zamandır televizyonda görmediğimiz bir ilk bölümle çarşamba günü Kuzey’i bekleyen hemcinslerini karşıladı.
Merhamet’in kızlarından her kadının hayatında mutlaka bir tane vardır. Ya da kendisi mutlaka o kızlardan biridir. Ya Narin gibi inek olmadan çalışkan, korkusuz ama hesaplı, cadı ama kırılgandır ya Deniz gibi hesapsız ama korkak, tembel ama şanslı, deli ama kırılgandır ya da Irmak gibi tiki ama kırılgan.
Bu kızlar lisede de 30’lu yaşlarında da birbirlerini tamamlarlar. Delilik yapan, yanlış kararlarına çalışkan/hesaplı arkadaşının omzunda ağlar, tiki bu ikiliyi kıskanır ama hep kıskanıldığını düşünmek ister.
Merhamet’in Narin-Deniz-Irmak üçlüsü sırf bu formülün tıkır tıkır daha ilk bölümden işlemesiyle bile bize gerçek bir hikâye vaat ediyor.
NARİN-DENİZ-IRMAK GÖSTERİSİ
Ama sadece bir kızsal denklemi çözmekte değil başarısı. Bu kızları özellikle son yılların dizilerinde kötü gen gibi yayılan ‘iyi Türk kızı’/‘kötü Türk kızı’ klişelerine hapsetmeden konuşturması. Özgü Namal’ın sürpriz olmayan iyi oyunculuğundan önce Burçin Terzioğlu’nun müthiş oynadığı Deniz’in zengin İstanbullu ağzını bayağı komik ve kendine has bir dille üzerine cuk oturan bir elbise gibi giymesi... Yasemin Allen’ın “Geje hayatında biraz fren yap ablajım” diye dudaklarını büze büze, boynunu gere gere Irmak’a hayat vermesi. Ve ona gıcık olmamız gerektiğini bilsek de, ablasının gözünden görüp, nihayetinde onun da birinin küçük kız kardeşi olduğunu hatırlayıp, gıcığımızın boğazımızda kalması...
İLKOKULDAN HATIRLADIĞIMIZ ÇOCUKLAR
En önemlisi kadınlarda olduğu gibi kız çocuklarında da kimlik modelleri olduğu için Yaslıhan sahneleri daha da anlam kazanıyor. Çocuk oyuncuların kelimenin tam anlamıyla döktürmesi, hepimizin ilkokulda tanıdığı o çekingen ağlak kızları, etek açıp taş atan sinir oğlanları, onlara gününü göstermeye cesaret eden gözü kara Narin’leri, annesinin ağzıyla üstüne giydirilen cicisini konuşturan şımarıkları hatırlatıyor. Narin ve Şadiye’nin aynı Deniz ve Narin gibi birbirlerini tamamlayan iki parça oluşu karakter hikâyelerine güç katıyor.
Kuzey, çarşamba akşamı çok güzel bir kadın hikâyesine ‘hanımlar önden’ diyerek yer verdi. Merhamet’in kızları karton değil. Öyküleri de kadın aklında kaç tilki dönüyorsa o kadar çetrefilli olacak gibi.
Birkaç not:
? Turgut Tunçalp ‘korkunç baba’ rolünde inanılmaz iyi. Ama maalesef Organize İşler’deki Cem Yılmaz benzerliği onu korkunçluktan uzaklaştırıyor. Üstelik ona yazılan replikler de buna hizmet ediyor. Moskof Recep nefret etmekten çok, takip etmek isteyeceğimiz bir karakter olacak.
? Yaslıhan’ın, herkesin radikayla beslendiği, dar sokaklara girdik mi mandolin çalan ‘şirin Ege kasabası’ klişesine sokulmaması sevindirici. Tam tersi hikâyenin özü gereği kasvetli bir 1996’ya gidiyoruz.
? İbrahim Çelikkol, Fırat rolünde İffet’ten bu yana gelişme göstermiş bisepsleri dışında etkisiz. Ama bu şimdilik ‘girl power’ın gölgesi olabilir.
Paylaş