Paylaş
Son 10 yıldır televizyonda ‘Birol Güven etkisini’ yaşıyoruz. ‘Çocuklar Duymasın’la coşan ‘Geleneksel Türk Ailesi’ dayatması, klişelerin arka arkaya sıralanmasından oluşan sitcom üslubu, karton karakterler, kamu spotuna dönüşen anlatım, Birol Güven’in ‘Made in Turkey’ (MiNT) damgasını gururla taşıyan işlerinin alametifarikası.
Güven 2003’ten bu yana tuhafça idealist, modern gelenekçi, muhafazakâr şehirli bir kimliğe büründü. ‘Çocuklar Duymasın’ın Meltem’i Pınar Altuğ’un aşk hayatı karışınca, alelacele, üstelik muzaffer bir edayla diziden kovalayıvermesi hâlâ hafızamızda.
Meltem’i yılın annesi seçenlere karşı bu pirüpak Türk kadınının namus bekçiliğine soyunmuş, kadere bakın ki, bir yıl sonra taş fırın erkeği Tamer Karadağlı daha beter bir ‘skandala’ dolanınca ‘oyuncumuz, sahip çıkarız’ demekle yetinmişti.
GÜVEN’İN YÜCE AİLE MİSYONU
O gün bugündür Birol Güven kutsal Türk aile yapısını yüceltme misyonunun peşinde. Aman boşanmayalım, aman bir ahlaksızlığın peşine düşmeyelim, aman komşuları utandırmayalım diye ilhamlanıyor.
Bu steril yaratıcılık süreci son yılların sıradanlıkla coşan ortamında iyice perçinlendi. Kendi sözleriyle ‘Türk ailesinin utanmadan rahatlıkla izleyebileceği diziler’ yapan Güven, herkesin ürktüğü, herkesin sustuğu, herkesin vasatın kucağına yattığı gri ekranda Samanyolu TV’deki ‘Evlilik Okulu’, Show TV’de yeni başlayan ‘Aşk Emek İster’ dizileriyle zamanın ruhunu nefis sağıyor.
Onun stiline özgü tekdüzelik, kötüye iyice alışan, beğenisi küçümsenen izleyicinin prime time rejimine ‘cuk’ oturuyor.
Mesela Evlilik Okulu’nun bir diziden çok, kamu spotunu andıran havası, bu iklime ait. Zaten dramaturjisiyle de oyunculuklarıyla da kurmacanın tatlı dünyasına dair bir iz bulmak güç.
Bir ‘Peynir masaya kendi mi gelecek Nermin?’ esprisinin 10 satır sürdüğü, ‘Günaydın çocuklar’dan sonra patlayan kahkaha efektinin yersizce vızıldadığı, sarışınların elbette çok çok aptal, erkeklerin ERKEK, çocukların ya hayta ya sıpa olduğu ama kimsenin Allah korusun bir namussuzluğa bulaşmadığı neşe dolu bir dünya burası.
ZENGİNLER YALNIZCA ŞIMARIR
‘Aşk Emek İster’ ise Yeşilçam klişelerini bile aşan, artık yuh dedirten kalıplarla insanın yaşam sevincini emiyor.
Babası tarafından fabrikasında işçi olmaya zorlanan Emre’nin öğlen yemeğinde kapuska yemek istemediği için yemekhaneye pizza ısmarlamaya kalkışması mesela ancak Birol Güven dünyasında olabilecek bir cinlik. Çünkü MiNT âleminde zengileri sevmiyoruz. Bizi izleyen en orta sınıfı ‘kendilerinden bir şeyler bulmaya’ çağırdığımız aile salonu burası.
Burada sadece zengin kadınlar iri küpeler takıyor, varlıklı insanlar hep creme brulee ile beslendiği için bulgura alışmakta güçlük çekiyor. Double shot espresso içilip, yağsız sütle latte siparişi verilmesi Güven’in müthiş tiki gözleminden kaynaklanıyor. Belediye otobüslerinde elinde Akbil’le ezilen fabrikatör oğlunu izlerken, ‘Oh olsun’ dememiz gerekiyor. Bin yıldır şımarıklık servetle, iyi yüreklilik yoksullukla doğru orantılı büyüyor.
Kimse de çıkıp “Hangi dünyada yaşıyorsunuz? Hangi yılda? Hangi kafada” diye sormuyor.
Birol Güven ‘Amacımız aileyi kurtarmak’ gibi ulvi laflar ediyor, neden bir televizyon dizisinin aileyi kurtarması gerektiği ucundan bile tartışılmıyor.
Sonuçta MiNT Yapım’ın egemenliği ‘utanmadan izlenecek’ işlerle sürüyor. Ama utanmak da sübjektif. Behzat Ç.’nin küfrüne, iki seks sahnesine, Kuzey’in rakısına değil, hepimizin ahlakını temsil ettiğini iddia eden, kendi değer yargılarıyla ortalamamızı alan insanların kibirine irkiliyorum.
Paylaş