Paylaş
Sertab Erener’in birinci olduğu yıldan bu yana Eurovision’a katılan sanatçıların dışında aralarında Sezen Aksu, Tarkan’ın da bulunduğu isimler ve müzik sektörünün önde gelenlerine bir davet göndermiş TRT...
Amaç Eurovision’la ilgili her sene yaşanan tartışmalara son noktayı koymak.
Böyle bir kadrodan oluşacak “danışma kurulu” Eurovision’a gidecek sanatçının hangi yöntemle seçilmesi gerektiğini tartışacak.
Belki bu arada TRT Genel Müdür İbrahim Şahin’in geçenlerde ortaya attığı “Eurovision’a gidip gitmeme” konusu da sanatçılara sorulabilir. TRT’nin öncelikle bu mevzuları olayın doğrudan tarafıyla, sanatçılarla birlikte masaya yatırması yerinde bir karar.
Bu vesileyle benim uzun süredir önerdiğim yöntemi sanatçılar dile getirebilir... Sanatçılar Eurovision’a gidecek ismin belirlenmesinde “Türkiye elemesini” mutlaka gündeme getirmeliler.
Çünkü Eurovision’un bize tek katkısı bu olabilir.
Genç sanatçıların yaratıcılıklarını kamçılar, belki bu elemelerden genç müzisyenler kazanırız.
Ünlü ya da ünsüz isteyen sanatçı ve gruplar Türkiye elemesine şarkılarıyla başvurabilmeli.
Yapılacak ön eleme sonrasında da finale kalan 10 sanatçıyı canlı yayında seyirci SMS’le oylama yapmalı...
En çok oy alan Eurovision’a gitsin...
Bu tartışma da burada bitsin.
Bayram 10 gün olsun...
Turizm Bakanlığı 25-28 Ekim arasındaki Kurban Bayramı’nın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’yla birleştirilmesini ve tatilin 10 güne çıkmasını öneriyor.
Bunun turizme katkı sağlayacağını söyleyen Bakan Ertuğrul Günay, konuyu Bakanlar Kurulu’na teklif olarak sunacağını söyledi... Küçük ve orta büyüklükteki İşletmeler de buna karşı çıkıyor... KOBİDER, 10 günlük tatilde esnafın zor günler yaşayacağını söylüyor.
“Zaten çok tatil yapıyoruz. Yılın üçte biri tatil” diye de itiraz ediyor.
Ya ne olacaktı?
Elbette yılın üçte biri tatil olacak...
5 gün çalışıp cumartesi pazar tatil yapanlar için zaten haftanın 3,5’ta biri tatil. Ama bu ülkede pek çok insan sadece pazar günleri izin yapıyor ya da cumartesi öğlene kadar çalışıyor.
5 gün çalışanlar için yıllık izinleri, kafa tatilleri ve bayramları eklediğinizde yılın 3’te 1’i tatil zaten.
Ben doğrusunun da bu olduğuna inanıyorum... Gün içinde de öyle olması gerekmiyor mu?
8 saat çalışma...
8 saat uyku...
8 saat eğlence...
İnsan dediğinin tembellik hakkı da olmalı...
Üzümler ve etler
Dün gazetelerde iki beğendiğim yazı vardı, ikisi de Hürriyet’teydi...
Ahmet Hakan, modern kasaplarda dinlendirmeye bırakılan etlerin üzerine ünlülerin isimlerin yazılmasını eleştiriyordu.
Son yıllarda moda oldu bu...
Eti satın alıyorsunuz, ancak 20-25 gün dinlenmesi için kasaba bırakıyorsunuz.
Kasap da herkesin görebileceği şekilde alanın adını yazarak buzdolabında teşhir ediyor bu etleri.
Ahmet’in dediği gibi görgüsüzlükte son noktadır bu... Ünlüler bu saçmalığa izin vermemeliler.
İkinci yazı da Mehmet Y. Yılmaz’ın köşesindeydi.
Almanya’ya bizden giden üzümlerde sınırların çok üzerinde böcek ilacı çıktı.
Vatan bunu haber yapmıştı, Yılmaz da soruyor “Bunu neden kendimize dert etmiyoruz” diye...
Çok haklı...
Almanya’ya Mısır’dan gelen üzümlerde böcek ilacı kalıntısı 0.55 miligrammış...
İtalyan üzümünde 0.22 miligram... İspanyol üzümünde 0.20 miligram... Türk üzümünde 0.87 miligram...
Yani bizimki normalin 11 kat üzerinde...
Almanya’ya ihraç ettiğimiz üzümler bu haldeyken iç piyasada satılanların daha iyi olabileceğini söyleyebilir miyiz?
Hepimiz biliyoruz ki daha kötüdür...
Bu üzümleri, kirazları, elmaları yiyoruz işte biz...
Çocuklarımıza yediriyoruz...
Sonra da kanser hastalıklarının neden bu kadar arttığını sorup duruyoruz.
Köpeğe zulüm
Bursa’da köpeğini balkona bağlayıp tatile gitmiş biri...
Köpek günlerce balkonda aç susuz kalıyor...
Sonunda balkondan aşağı atlamaya kalkıyor ya da düşüyor, boğazındaki zincirden balkona asılı kalkıyor...
Çırpına çırpına boğularak can veriyor.
Hayvan sevgisi konusunda bizim yazılı basının duyarlılığını çok beğeniyorum.
Hürriyet yıllar önce hayvan haberlerini geniş şekilde yer vermeye başladığında ne çok eleştirilmişti... Bugün medyanın geldiği noktada, hayvan haberleri geniş yer tutuyor artık...
Hayvansever yazarlar da cabası... Bunun topluma yansımalarının olumlu olduğunu görmeye başladık yavaş yavaş...
Umarım kadın hakları ve insan hakları konusunda da aynı olumlu karşılıkları alırız toplumdan...
Benim bu Bursa’daki olayda anlamadığım bir nokta var yalnız... Hadi hayvanı balkona hapsedip tatile giden sorumsuz biri... Peki ya günlerce hayvanın orada olduğunu bilen komşular? Bu köpek hiç mi ses çıkarmadı, hiç mi yardım istemedi de birden kendini balkondan aşağıya attı? İtfaiyenin numarasını çevirecek bir insan çıkmaz mı?
İşte bunlar yazılıp çizildikçe, medya gözümüze soktukça neler yapmamız gerektiğini de öğreneceğiz herhalde...
Paylaş