Bundan 15 sene önce Orhan Pamuk, Yeni Hayat kitabının reklamını bilboardlarda yapınca ne tantana kopmuştu...
Bugün NTV’de dört kadın programını yapan Pınar Kür bile o dönem eleştirmişti kitapların böyle pazarlanmasını (hoş, sonra kendi kitap reklamları da bilboardlara çıktı)... Sadece Pınar Kür değil geçen 15 yıl içinde nerdeyse büyük-küçük bütün yazarlar yeni pazarlama tekniklerini güçleri ölçüsünde kullandılar. Elif şafak’ın son kitabı Aşk’ın tanıtımlarını ülkenin en önemli reklam ajansı Alamet-i Farika yürütüyor. Serdar Erener eliyle yürütülüyor kitabın promosyonu. Elif şafak’ın fotoğraflarını Ebru Bilun Akyıldız çekmiş, imaj için sevmediği beyaz rengi gömleğinde, pembe rengi kitabının kapağında kullanmış. Bu arada Hande Altaylı da ikinci kitabını yazmış, adı Maraz. Pazar günü Habertürk gazetesinde röportajını gördüm, fotoğrafta Zeynel Abidin’in imzası vardı. Bugüne kadar birlikte poz vermediği sanatçı kalmayan ve artık Zeynel’den daha ünlü olan Zeynel’in kurt köpeği Maço vardı Hande Altaylı’nın ayaklarının dibinde... Yeni kitap için yapılmış yeni bir imaj çalışması. Yeni kuşak yazarların yeni albüm çıkaran sanatçılar gibi stüdyoya girip objektif karşısına geçmesini eleştirdiğimi sanmayın sakın. Tam aksine bunun doğru bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Sadece 15 yılda yazar/promosyon ilişkisinde nerelerden nerelere geldiğimize şaşıyorum.
Güzeller Blackk’i terk etti
Geçen hafta yapılan Miss Turkey yarışmasından sonra organizasyonun ‘after party’si Blackk’teydi. Jüri üyeleri, bazı davetliler, finalde yarışan adaylar ve kanalın yöneticileri hep birlikte Blackk’e gittiler. Ancak hem kızlar hem davetliler Blackk’te konuşlanan ağır çapkın havadan çok rahatsız olmuşlar. ‘After party’ye kendisi sponsor olmak isteyen Blcakk’te kızlar gelmeden önce bütün sosyetik çapkınlar en iyi yerleri tutmuşlar... Güzellerin gelmesiyle birlikte de yakın markaj başlamış. Bir süre sonra bu havadan rahatsız olan kanal yöneticileri ve kızlar mekanı terk edip hemen karşıdaki başka bir mekana geçmişler... Emre Ergani’nin Blackk’te böyle bir zemine izin vermesine şaşırdım doğrusu...
Ergün Penbe ve Bülent Korkmaz arasındaki fark
Galatasaray’ın yarattığı Ergün Penbe, Hacettepe’nin hocası olarak Galatasaray’ı 2-0 yenince ne yaptı? Sessizce soyunma odasına gitti... Galatasaray’ın yarattığı Bülent Korkmaz, iki yıl önce Gençlerbirliği’nin hocası olarak Galatasaray’a 2 gol atınca ne yapmıştı? Çılgınlar gibi sevinip, yenemediğine üzülmüştü... Ergün Penbe’yle Bülent Korkmaz arasındaki fark budur. Biri kontrolsüz bir hırs sahibidir, diğeri efendilikle işini yapan bir profesyonel... Eskiden birlikte aynı defansta oynarken de böyleydiler... ıkisinden hangisi Galatasaray’a yakışır derseniz, tartışmasız kontrolsüz hırsı olan değildir.
Atatürk resimli çakmak...
Dün bu çakmağı gördüm Kuzguncuk’ta bir bakkalda, 1,5 lira verip satın aldım. Atatürk’ün elinde bir kahve fincanı ve parmaklarının arasında sigara tuttuğu bir fotoğrafı var çakmağın üzerinde... Almamın sebebi Atatürk’ün fotoğrafının bu tür ticari ürünlerde kullanıp kullanılamayacağını merak ettiğimden. Atatürk imajının giderek ticari bir meta haline dönüşeceğinin ilk adımları mı bunlar? Daha açık sorayım; bundan 10 yıl sonra saatin, çantanın, şapkanın, golf topunun ve daha bir sürü ürünün üzerinde Atatürk resimleri görecek miyiz? Bu çakmak bana ilk bunu hatırlattı... Che Guevera’nın Latin Amerika’da elektrik süpürgesinin üzerinde bile resmi kullanılacak neredeyse. Önce Latin Amerika’da başlayıp sonra dünyaya yayılan Che’nin meşhur figürü, bugün bir pazarlama tekniği olarak yüzlerce ürünün üzerinde yer alıyor... Atatürk de gün gelip böyle mi olacak? Olmayacaksa bu çakmağın üzerinde Atatürk’ün ne işi var?..