Paylaş
Çağrıyı yapanlar, mekânlarda müzik çalınmamasını, konser verilmemesini, yas tutulmasını istiyor.
Bu ülkede 30 yıldır terör var...
30 yıldır kan akıyor...
Seçim sonrası barış sürecinin sekteye uğramasıyla ne yazık ki 2 yıldır ağlamayan analar yeniden ağlamaya başladı.
“Müziği susturun” diyenlere göre 30 yıldır müzik yapmamalıydık biz bu ülkede...
MÜYAP ve MÜYORBİR ortak bir basın açıklaması yaparak “Müziği durdurmak hayatı durdurmaktır” dedi.
“Terör örgütlerinin de istediği bu” dedi.
Yıllardır söylediğimiz bu zaten.
Yas da tutacağız, yaşamaya da devam edeceğiz...
Benim anlamadığım bu çağrıyı neden sadece MÜYAP ve MÜYORBİR yaptı da, MESAM ve MSG topa girmedi...
“Aman politik mevzulara karışmayalım” diye mi çekindiler?
Oysa tüm müzik meslek birlikleri ortak ve güçlü bir şekilde “müzik susmasın” talebini haykırmalıydı.
Osmanlı’ya nasıl küfür edilecek?
Bu futbol sezonunda en çok merak ettiğim konuyu açıklıyorum:
Ligin yeni takımı Osmanlıspor’a rakip takım taraftarları nasıl küfredecek?
Durun hemen yüklenmeyin; ben de sizin gibi “kimse kimseye küfür etmesin, tribünlerde küfür olmasın” kafasındayım ama hayat öyle akmıyor işte...
Nasıl ki Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a, Galatasaray’a küfür ediliyorsa, Osmanlıspor’a da küfür edilecek.
Ne yazık ki işin gerçeği bu...
İyi de nasıl küfredilecek?
Osmanlı’nın anasına mı sövecekler?
Osmanlı’ya doğrudan mı küfredecekler?
Taraftarlar ecdadımız Osmanlı’ya en galiz küfürleri ederken rahatsızlık duyacak mı?
Vallahi bu Osmanlı’nın maçlarını çok merak ediyorum...
Vurgun değil de ne?
Dün akşam Shaktar Donetsk-Fenerbahçe maçını Digiturk üyesi olanlar, Lig TV abonesi olanlar bile 30 lira vererek izledi.
Tamam, Lig TV üyeleri verdikleri parayı Süper Lig için ödüyorlar.
Bu ekstra bir maç.
Ekstra parası olmasını da anlarım.
Ama 30 lira ne?
En azından Lig TV abonelerine, belli paket üyelerine çok daha ucuz olmalıydı.
Olmadığı için futbolseverler kendilerini kazıklanmış hissediyor zaten...
Bodrum trafiğinin derdi sinyalizasyon
Ahmet Hakan, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’a sormuş; “Ne olacak bu Bodrum trafiğinin hali?” diye...
Kocadon da Torba’dan Yalıkavak’a giden yolun genişletilip otoban haline gelmesi gerektiğini söylemiş.
Bu işin büyük çözümü...
Ama ufak rötuşlarla çözülecek yanları da var Bodrum trafiğinin...
Mesela trafik sinyalizasyon sistemi.
“Yeşil dalga” diye, kimsenin o dalga üzerinde sörf yapamadığı bir sistem var. Hesapta kırmızı ışığa yakalanmayacaksın 60 kilometre hızla gidersen.
Ama ne mümkün! En olmadık yerde o kadar saçma uzunlukta yanıyor ki Bodrum’un trafik ışıkları...
Hani inadına kilitlensin diye uğraşılsa bu kadar olur.
Otobanı yapmak uzun iş, Kocadon önce hemen çözülebilecek sinyalizasyon işine el atmalı...
Sabiha Gökçen’in pisti neden yazın bakımda?
Eskiden rötar olmaz, kalabalık değil diye tercih edilen Sabiha Gökçen Havalimanı da zıvanadan çıktı.
Kalabalıktan ve rötarlardan geçilmiyor...
Bu kadar uçuşu, yolcuyu bu pist kaldırmıyor.
2001’de hizmete giren havaalanı resmen iflas bayrağını çekmiş durumda...
Geçen gün Bodrum’dan dönerken havada yarım saat tur attık İstanbul-İzmit arasında.
Sonunda pilot bile dayanamadı isyan etti; “Pist bakımda olduğu için tek bir pistten iniş kalkış yapılıyor, o yüzden inmek için sıra bekliyoruz” diye...
Sabiha Gökçen’de 4 Mayıs’tan bu yana bitmeyen bir pist bakım ve onarım çalışması var.
Belediyeler yol bakım ve çalışması için okulların açılmasını bekler ya...
Sabiha Gökçen’i işletenler de pist bakım çalışması için sezonun en yoğun dönemini bekliyor anlaşılan...
Erol Atar pozu
Yaşam sağlık dergisi Master Health’in kapağında gördüm Hülya Avşar’ın bu pozunu.
6 haftada nasıl 12 kilo verdiğini...
Nasıl motive olduğunu anlatmış dergiye.
Ama bu kapağı görünce “Kaldı mı böyle poz?” diyerek röportajı okumakta zorlandım.
Bir el saçların arasında, diğer elle mayonun kenarının yukarı doğru çekildiği pozlar Erol Atar zamanında vardı.
Yıl olmuş 2015, hâlâ aynı pozlar...
Hülya Avşar, Erol Atar’ın kulakları çınlasın istedi herhalde...
Paylaş