Paylaş
Gelenek olmasının altında da teknik bir neden yatar... Cumartesi günü vizyona girecek bir filmin ilk gösterimi pazartesi salı gibi sinema eleştirmenlerine yapılır ki onlar da hafta sonu yazılarına filmi yatiştirebilsinler...
Ancak son 5-6 yıldır acar magazin muhabirleri buradaki cevheri keşfetti ve filmi ilk izleyen sinema eleştirmenlerine salondan çıkar çıkmaz mikrofon uzatmaya başladı...
Eee malum, sinema eleştirmenlerinin bir filmi beğenmeleri de zordur...
Beğenmediklerini, zayıf bulduklarını, hatta filmin çok kötü olduğunu açıkça söylediler muhabirlere...
Bir gün sonra eleştirmenlerin bu görüşleri magazin sayfalarında yayınlanınca ortaya şu manzara çıkmaya başladı:
Bilmem kimin filmi iyi değilmiş...
Eleştirmenler beğenmemiş...
O filme gitmeyelim iyi değil diyorlar...
Daha galası yapılmamış, vizyona girmemiş, kimselerin izlemediği filmin ilk yarattığı algı, eleştirmenlerin üç satır açıklamaları yüzünden negatif oluyor...
Bu yüzden ben yapımcı olsam filmimi asla ilk olarak sinema eleştirmenlerine izletmem...
Milyonlarca lira para harcıyorsun ve hafta sonu vizyona girecek filmini hafta başında ilk önce “kurtlar sofrası”na atıyorsun...
Eleştirmenlerin önüne ‘Buyrun arkadaşlar dilediğiniz gibi parçalayın’ diye koyuyorsun...
Sonra yerden yere vurulmuş filmin oyuncuları, yönetmeni o moralle gala yapmaya çalışıyorlar...
Galada gazetecilerin, “Eleştirmenler filminizi beğenmedi ama” sorularına maruz kalıyorlar...
Bu yüzden yapımcılar adına, vizyona girecek filmi ilk önce en zor beğenen kesime, sinema eleştirmenlerine izletmek intihardır...
Pazarlama taktiği açısından çok yanlış bir yöntemdir...
Önce filmin galasını yapmak, perşembe sabahı gibi basın gösterimi düzenlemek (cumartesi-pazar sayfalarına yetiştirebilirler) en doğru stratejidir...
Şimdi sinema eleştirmenleri kızacak bana ama kusura bakmayın arkadaşlar, kendinizi film yapımcısının, yönetmenin, oyuncunun yerine koyun bakalım haklı mıyım haksız mıyım...
Emrah’ı kim düşündüyse çok iyi düşünmüş
McDonald’s acılı tavuklu yeni hamburgerinin reklam yüzü olarak Emrah’la anlaştı...
Eski filmlerinde boynunu bükmesiyle, bakışıyla, kaşlarını dik açı yapmasıyla yıllarca ‘acıların çocuğu’ olarak mizahı yapılan Emrah oynuyor reklamda...
Üstelik de “benim acım bana yeter” diyor...
Rol alan ünlüyle ürün bu kadar örtüşür ancak...
Kim düşündüyse, kimin aklına geldiyse ve kim ikna ettiyse vallahi bravo...
Son yıllarda ünlülerin rol aldığı reklamlar içinde en iyilerinden biri olmuş...
Espriyi anlamamak!
Dört aylık hamile Ece Erken, Serdar Ortaç’ı dinlemeye gittiği mekanda eşiyle kavga etmiş...
Sosyal medyada hemen eşinin soyadını silmiş...
Ardından eşi, Ece ve ailesinden özür dilemiş... Falan filan...
Tüm bunlara neden olansa Serdar Ortaç’ın sahneden yaptığı bir espri:
“Ne güzel evlendiniz, çocuk bile yaptınız... Ece bize de öğretin nasıl yaptığınızı...”
Serdar’ın dediği bu...
“Vay bu adam nasıl senle böyle konuşur” diye ortalığı yıkmış Ece’nin eşi...
Serdar’ın ciddi ciddi nasıl çocuk yapıldığını soracak hali yok Ece’ye...
Yapılan art niyetsiz bir espriyi, alkolün etkisiyle algılamama sorunu var ortada...
Ece’nin eşi gülüp geçse, mutlu mesut evlerine gideceklerdi o gece.
Şimdi oturmuş nelerle uğraşıyorlar...
Ebru’nun tek gecelik ilişkisi!..
Son dönem röportajlarda en çarpıcı başlık cumartesi Müge Serçek Biroğlu’nun Kelebek’te yayınlanan Ebru Polat röportajındaydı...
“Artık tek gecelik ilişkiye karşıyım” diyordu Ebru Polat...Ne anlarsınız bundan?
İlk bakışta, sanki eskiden kendisi böyleymiş, tek gecelik ilişkiler yaşıyormuş da şimdi karşıymış izlenimi veren bir başlık...
Merakla okudum ne diyor Ebru Polat diye...
Meğer sevgilisinin tek gecelik ilişkilerine, bir gecelik aldatılmalara karşıymış artık...
Söylediği oymuş...
Ne yalan söyleyeyim, röportajı baştan sonuna okuttu başlık bana...
Bilmediğimiz Kemal Sunal
Dün Hürriyet Pazar’da Kemal Sunal ve Gül Sunal’ın fotoğraflarına bayıldım... Daha önce görmediğim sakallı bir Kemal Sunal vardı karede...
Ünlü oyuncuyu ben ilk kez bu haliyle gördüm... Sadece Kemal Sunal’ın sakallı tarzına değil, oğlu Ali ve kızı Ezo’yla fotoğtraflarına da bayıldım...
Bir pazar gününü sevgiyle ısıtacak güzellikte bir aile albümüydü...
Eşi Gül Sunal’ın ağzından Kemal Sunal’ın ilk kez okuduğum anıları da cabası...
Haberim yoktu, eşi Gül Sunal, ölümünün 14. yılında “Kemal...
Hadi gel, bi kahve içelim” adıyla bir kitap yayınlamış...
Teşekkürler İpek Özbey hem bu kitabı tanıttığın hem de pazar günü bilmediğimiz Kemal Sunal’ı bize gösterdiğin için...
İlk işim Gül Sunal’ın kitabını almak olacak...
Paylaş