Paylaş
Benim dikkati çektiğim nokta daha çok taraftarlığın gözleri nasıl kör ettiğiydi...
Yoksa Rıdvan Akar’ı yıllardır tanıyan biri olarak, özrüne rağmen görevden alınmasını asla tasvip etmiyorum.
En az Rıdvan Akar kadar gönülden Beşiktaşlı olan müzisyen Feridun Düzağaç, konuyla ilgili Gazete Duvar sitesine bir yazı yazdı.
“Bir tweet’i yüzünden ispiyonlarla sisteme kurban edilen Rıdvan Akar’ın yaşadığı linçtir” diyen Feridun Düzağaç şunları yazdı:
“Kimse bir statta duayen Süleyman Seba’lara, bir diğerinde Ali Sami Yen’lere, misafir tribünleri dolduran deplasman taraftarlarınca maç boyu edilen küfürlerden...
Verilmeyen bir penaltı için saatlerce zaman öldürülmesinden...
Alt liglerde artık rutinleşen bıçaklı tekmeli, olmadı ısırmalı futbolcu ya da taraftar teröründen...
Bu kahvehane ağızlı, çoluk çocuk izliyor demeyen pervasız yorumcu profilinden...
Bu pespayelikten ve ne acısı feda ve vefa diyerek küllerinden doğan ama başarı gelince o sancılı dönemlere emeğini ve mesaisini feda etmiş bir gönül emekçisine reva görülen bu vefasızlıktan rahatsız olmuyor da...
Vefatından önce Süleyman Seba belgeselini düşünüp hayata geçiren, Beşiktaş’tan bahsederken gözlerinin içi bir başka gülen Rıdvan ağabeyin onbir kelimelik bir tweet’inden hem de özrüne rağmen ‘rahatsız’ oluyor, öyle mi? Öyleyse yetmez ‘video hakem’...
Mümkünse ‘video vicdan’ umalım hayattan”...
Rıdvan Akar’ın bir iletişim sorumlusundan çok taraftar gözlüğüyle tweet atmasını eleştiriyorum ama Feridun Düzağaç’a da katılıyorum.
Beşiktaş yönetimi bu konuda daha dirayetli durmalıydı.
Tebrikler Gültiken…
Lyon-Beşiktaş karşılaşmasında çıkan olaylar sırasında maçı anlatan TRT spikeri Alper Bakırcıgil: “Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bir bölge olduğu, dolayısıyla Türk taraftarlara karşı provokasyonların olabileceği çok açık bir şekilde dile getiriliyordu” dedi. Maksadını aşan bir ifade oldu.
Daha sonra da çıktı, ‘yanlış anlaşıldığını’ söyleyerek özür diledi.
Bundan daha önemlisi ise maçın yorumcusu Ali Gültiken’in anında olaya müdahale ederek söyledikleriydi;
“Ermeni vatandaşlarımızın tamamını bu işin içine sokmayalım. Ermeni cemaati Beşiktaş’ı çok seven bir topluluktur. Beşiktaş’a gönül vermiş binlerce insan tanıyorum. Taraftarların içinde olayı terörize etmek isteyen yapılar olabilir” dedi Gültiken...
Böyle yorumcuya şapka çıkarılır, böyle yorumcu alkışlanır...
Tebrikler Ali Gültiken...
Seda Sayan-Erkan Çelik
Tam Seda Sayan’la Erkan Çelik ne güzel şekilde ayrıldılar diyorduk...
Demek magazin basınında ilişkiler böyle düzeyli bitebiliyormuş diye alkış tutuyorduk...
Ayrılmanın örneği olmaz ama bu örnek bir ayrılık diyorduk ki...
Teker kırıldı!
Seda Sayan’ın “Ben bir ilişkiyi noktalarsam geri dönüş olmaz” açıklamasından sonra Erkan Çelik de; “Ne ilişkimiz ne dostluğumuz kalmamıştır (Not: Doğrusu ‘kalmıştır’ olacak. Şiirler, şarkı sözleri yazan Erkan Çelik bunu nasıl bilmez)... Ben biten bir ilişkinin ardından arkadaş kalacak yapıda biri değilim” dedi.
Dolayısıyla çiftin arasında sürdüğü söylenen iş ilişkisi de bitmiş oldu.
Benim anlamadığım nokta; madem Erkan Çelik, biten bir ilişkinin ardından arkadaş kalacak yapıda biri değil neden ilk ayrılık açıklaması yaptığı zaman:
“İş ilişkimiz devam etmektedir. Seda Hanım’la herhangi bir düşmanlığımız veya kırgınlığımız yoktur” açıklamasını yaptı?
Üstelik bu açıklaması hâlâ Instagram sayfasında duruyor Erkan Çelik’in...
Ya o zaman söylediği doğru değil ya şimdi yaptığı açıklama...
Muhteşem olur
Kenan İmirzalıoğlu’ndan Fatih Sultan Mehmet olur mu?..
Hem de çok güzel olur.
Daha önce Fatih denendi ama olmadı diye konuşuluyor televizyon sektöründe...
O da büyük prodüksiyondu ama doğru bileşenler yan yana gelmemişti demek ki...
Bazı hikayeler de doğru zamanı bekler.
Fatih’i anlatmak için yeni sezonun doğru zaman, Kenan İmirzalıoğlu’nun doğru isim olduğuna inanıyorum ben.
Halit Ergenç’in Muhteşem Süleyman’da yarattığı etkinin bir benzerini Kenan, Fatih Sultan Mehmet’te yaratabilir.
Huzurlu bir gün olsun
Çok şükür, kazasız belasız 16 Nisan’a kadar geldik.
Yarın büyük gün, hep birlikte sandığa gideceğiz ve demokrasimiz için oy kullanacağız.
Tek dileğim var: Umarım sandık başında da kazasız belasız bir gün yaşarız yarın.
Demokrasimiz için, yarınlarımız için yapmanız gereken tek şey var: Sandığa gidip oy kullanmak.
Sandığa gitmeyenin şikayet etmeye hakkı yoktur.
Ve şunu asla unutmayın: Evet de çıksa hayır da burası hepimizin ülkesi.
Hiçbirimizin gidecek başka biri yok.
Kimse mağlubiyet duygusuyla ertesi akşam yatağına yatmazsa en büyük kazancımız bu olacak...
Paylaş