LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Hayatımda ilk defa yolcu uçağı dışında, tek motorlu bir sivil uçağa bindim.
Mustafa Sandal’ın dört kişilik 2006 model Cirrus’una...
Ben uçak sahibi olmanın çok pahalı bir iş olduğunu düşünüyordum.
Meğer değilmiş.
Mustafa, uçağına 250 bin dolar vermiş, ben milyon dolarlar falan zannediyordum.
(8-10 milyon dolarlık büyük uçaklardan bahsetmiyorum, 250 bin dolara da çok şirin uçak alınabiliyormuş.)
60-70 bin dolara çok daha ucuza ve ikinci el uçak bulabilmek de mümkün.
Tahminimden ucuz olduğunu öğrenince, "Herhalde bunun hangarı, bakımı falan para tutuyor" dedim.
Yıllık 10 bin dolarmış bakım ve park gideri...
"O zaman deli gibi yakıt harcıyordur bu" dedim.
İstanbul’dan Dalaman’a bir arabanın harcayacağı kadar, 200 liralık yakıtla uçtuk.
Ben çok pahalı bir şey bulacağım ya, "O zaman uçuş sertifikası almak paradır" dedim.
Üç-dört aylık tüm eğitimler ve uçuşlar dahil, o da 12 bin dolarmış.
Bu bilgileri Mustafa’nın da hocası olan, 20 yıllık pilot Hurşit Karpazlı’dan aldım.
Farkındayım, rakamlar Türiye’de pek çok insan için erişilmez boyutta.
Ancak bir sanatçı için harcanmayacak türden değil.
Şuraya gelmek istiyorum; bizde uçağı olan adama "vay be ne kadar zengin" denir hafif bir gıcık kapılır.
Oysa küçük çapta bir birikim yetiyormuş uçak sahibi olmak için.
Mustafa da bunu bildiği için uçakla fotoğraf çektirmek istemedi önce.
"Benim kafamdaki uçak sahibi olan adam imajı yıkıldı, bırak okurların da yıkılsın" diyerek zor ikna ettim.
Bu ilk uçuşumda uçmayı seven insanlarla tanıştım.
İlk uçuşum bana mütevazı uçağı olan adamlara "vay be ne kadar zenginmiş" dememeyi öğretti.
Bir de Hurşit Hoca sayesinde, sivil havacılığı sevmeyi...
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları