Cumartesi günkü yazımda televizyon sektörüyle ilgili iki tahminde bulunmuştum;
1- Fatih Ediboğlu atv’den gidecek...
2- Saner Ayar atv ile görüşmesine rağmen son anda Show TV’de kalacak...
Tahminim ilk ayağı tuttu, ikinci ayağı tutmadı...
Fatih Ediboğlu atv’den ayrıldı, yerine de Show TV’in genel müdürü Saner Ayar geldi.
Bu değişiklik televizyon dünyasında yeni soruları da beraberinde getirdi;
1- Show TV’nin yeni genel müdürü kim olacak?
Bunun için henüz bir aday yok.
Bu biraz da Karamehmet’in Show TV’nin finans problemini çözmesiyle ilgili bir durum.
Show TV’ye bir ortak bulacağı ve kanalın yıl sonuna kadar para probleminin çözüleceği konuşuluyor.
Bu süre içinde genel müdürlük koltuğu boş kalıp, vekaleten kanal içi çözümler bulunacaktır.
2- Acun Ilıcalı, atv’ye gidecek mi?
Saner Ayar’ın ilk yapmak istediği iş bu olacak...
Acun demek Var mısın Yok musun, Survivor, Yetenek Sizsiniz demek.
Saner Ayar, Acun’la birlikte Show TV’den bu programları çekerse rakibinin elinde Ezel’den başka bir şey kalmayacak, böylece atv’yi ikinciliğe hemen oturtacak.
Ancak Acun bu işe hemen sıcak bakmayacaktır.
Show TV’nin mali durumu, yeni genel müdürünün kim olacağı Acun’un kararını etkileyecek en önemli faktörler.
Acun, ocak ayına kadar bekle ve gör dönemi geçirecektir.
3- Saner Ayar transferi reyting dengelerini nasıl etkiler?
Acun gibi flaş bir transfer yapamazsa kolay kolay etkilemez.
Kanal D bu rekabette rakipsiz kalmış durumda, en yakın iki rakibinin toplamı kadar izleniyor.
Saner Ayar’ın atv’de bu dengeyi bozması zor.
Kanala yeni bir soluk, dinamizm getireceği ve reytinglerini yükselteceği kesindir. Ancak umarım kısa vadede atv yönetimine ‘iyi bir ikincilik’ dışında bir şey vaad etmemiştir.
Sipariş gömlekten vazgeçme
Gömlek manşetlerine adının baş harflerini işletmek üzerine dün yazdığım yazı üzerine Erman Yerdelen aradı...
Erman Abi’yi çok severim ben. Hem muhabbeti acayip keyiflidir hem de deryadır bu tür konularda.
“Senin gömleğine burun kıvıran kadına söyle bilip bilmeden konuşmasın” dedi...
1958’den beri sipariş gömlek giyermiş Erman Yerdelen, tek tük hazır gömleği varmış gardırobunda.
“Hazır gömlekler tek tiptir, bu yüzden etraf koltuk altları sarkmış, omuzları düşmüş gömlek giyen erkeklerden geçilmez. Gömlek dediğin sipariş verilir ve özel dikilir” dedi...
“Adının baş harflerini işletmeye ne diyorsun” diye sordum.
“Manşetlere işletmek, yakanın içine adını yazdırmak sonradan çıktı, ben bunları yapmam ama bütün gömleklerimin sol cebi üzerinde EY harfleri vardır. Gömleğe initial işletmek bir gelenektir. Londra’daki Paris’teki bütün ünlü terzilerde de böyledir” yanıtını verdi Erman Abi...
Eskiden Avrupa’da temizlenmeye ve kolaya gönderilen gömleklere karışmaması, kime ait olduğu kolayca bulunması için sahibinin baş harflerinin işlendiğini de öğrendim Erman Abi’den...
Bir diğer rivayette şuymuş;
Eskiden masa başı iş yapan “beyaz yakalılar” beyaz gömlek, kol işçisi “mavi yakalılar” ise daha kolay kirlenmediği için koyu renk gömlek giyermiş.
Sonraki yıllarda “mavi yakalılar” da beyaz gömlek giymeye başlayınca, beyaz yakalılar farklılıklarını göstermek için gömleklerine baş harflarini işletmeye başlamışlar.
Sonuçta bir büyüğümden dün şu öğüdü aldım; “İster adını işlet ister işletme ama sipariş gömlekten vazgeçme”...
Erman Abi’nin her nasihati gibi bunu da tutacağım.
Ağlama Deniz
Deniz Seki zor günler geçirdi, kolay değil hepsini bir çırpıda atlatıp eski günlere dönmek.
Hapishane günlerinden sonra sahneye çıkmak, yeniden seyirciyle buluşmak da adaptasyon sürecinin en zor ayağı...
Ancak bunu aşmalı artık Deniz...
Bayramda Antalya’da sahneye çıktı; haberlere bakıyorum “Deniz sahnede ağladı” manşetleri...
Geçen gün İstanbul’da konser verdi, gazetelere bakıyorum...
“Sahnede gözyaşlarını tutamadı”...
Evet seyirciyle yeniden buluşmanın duygusal boyutu yüksek ama her konserinde böyle ağlamaya devam ederse bundan sonra “Sulu göz Deniz” olarak anılacak benden söylemesi...