Paylaş
Satın alınan her Prima paketi karşılığında UNICEF’e “anne ve yeni doğan tetanos aşısı” bağışlıyorlar...
2006 yılından bu yana dünya genelinde 300 milyon aşı bağışlanmış, 500 bin bebeğin hayatı kurtarılmış...
Kampanyanın Türkiye ayağı için bu yıl da Tuba Ünsal’la birlikte Kenya’ya gittiler.
Oradaki çocukların aşılanmasını sağlamak, kampanyanın bilinirliğini artırmak için...
“Türkiye’de çocuklar dururken Afrika’ya yardıma mı gidilir...”, “Afika’yı sen mi kurtaracaksın” yorumları yapıldı hakkında...
Kurtulmuş işte; 500 bin çocuk Prima’nın ısrarlı duruşu ve Tuba Ünsal gibi her sene değişen kampanya yüzleri sayesinde kurtulmuş...
Bu sene de Tuba’nın çorbada tuzu olmuş, helal olsun...
İnsan hayatının milliyetçiliğinin olmayacağını ne zaman öğrenecek bu sosyal medya dümbelekleri...
Evet Türkiye’deki çocuklara da yardım edeceğiz, Afrika’daki çocuklara da, Suriye’deki çocuklara da...
Diline, dinine, ırkına bakmadan herkese yardım eli uzatanlar alkışlanması gerekirken eleştiriliyor...
Prima’yı da Tuba’yı da kutluyorum...
Mehmet ve Yasemin orangutanlara yardıma gidemedi
Yukarıda anlattığım aptalca eleştiriler yüzünden ünlüler pek çok şeyi yapmaya çekiniyor...
Beni yerden yere vururlar, şimdi hakkımda kim ne der...
Ülkede bunca şey olurken, benim bunu yapmam doğru mu korkusuyla çekiniyorlar, adım atmaya korkuyorlar...
Bakın Kongo’do nesli tükenmekte olan bir orangutan cinsi var...
Bütün dünyada büyük bir kampanya yürütülüyor bu orangutan cinsinin hayatını sürdürebilmesi için...
Uganda, Ruanda ve Kongo sınırları arasında bulunan Virungu Dağları’nda yaşayan bu orangutan cinsinin sayısı çok azalmış durumda...
Vakıflar ve dernekler konuya dikkat çekmek için çeşitli kampanyalar yürütüyor...
Dünyanın her ülkesinden ünlü isimleri bölgeye götürerek konuya dikkat çekmeye çalışıyorlar...
Kongo orangutanlarının sorununu, uluslararası kamuoyunun gündemine taşımaya uğraşıyorlar...
Şimdi bu kadar sorun varken...
Rusya’yla savaşa mı giriyoruz, mülteciler ne olacak, dolar daha ne kadar çıkar diye dertlenirken ne orangutanı değil mi?
Sözünü ettiğim Uganda-Ruanda-Kongo bölgesinin de emin olun bizden çok daha fazla dertleri var...
Ama birileri de orangutanlar için uğraşıyor işte...
Uğraşmalı da zaten...
İşte o uğraşanlar Türkiye’den de Mehmet Günsür ve Yasemin Allen’i davet ettiler Kongo’ya...
Orangutanları görecek-ler, birlikte fotoğraf çektirecekler, röportajlar verecekler konuyu Türkiye’de de bilinir hale getirecekler...
Olmadı, gidemediklerini öğrendim...
Bunda bir parça da iki başarılı oyuncunun, “Şimdi sırası mı, millet ne der” çekincesinin etkili olduğunu duydum...
Hakılıar, abuk eleştirilerin muhatabı olacaklar...
Türkiye’de bu kadar aç insan varken, bu kadar sorunla boğuşurken ne orangutanı kardeşim diyenler...
“Bizim neslimiz tükeniyor” diye kafa bulanlar illa çıkacaktır...
Ama sakın ha bunlardan çekinip gitmezlik yapmayın sevgili Mehmet ve Yasemin...
Sırf ‘dayak yeme’ korkusundan siz de bunları yapmazsanız kim yapacak...
Umarım hayata geçirirsiniz bu projeyi ve orangutanların hikayesini sizden dinleriz...
Bizdeki Gri Cuma...
Bugün Kara Cuma (Black Friday)...
Amerika’da başlayıp tüm dünyaya yayılan, son yıllarda bize de gelmiş olan alışveriş çılgınlığının adı bu...
Bugün gün boyu internet sitelerinde Nur Yerlitaş’la Fatih Ürek’in yaptığı gibi özellikle Amerika’dan kapış kapış alışveriş görüntülerine rastlayacaksınız...
Aslında tüketici haksız değil...
Çünkü Amerika’da mağazaların yaptığı indirimler çok yüksek oranlarda...
50 dolarlık bir çocuk elbisesini 10 dolara alabiliyorsunuz...
80 dolarlık bir erkek gömleği 20 dolara düşüyor...
Sadece giyim kuşam değil elektronik eşyadan beyaz eşyaya, ev aksesuvarlarından otomobile kadar her üründe büyük indirimler yapılıyor.
Amazon başta olmak üzere online alışveriş sitelerinde de durum aynı...
Sırf bu yüzden her yıl Amerika’ya turistler akın ediyor, Amerika’da toplam satış hacmi 9 milyar dolara kadar çıkıyor.
Bizde de birkaç gündür gazetelerde şirketlerin Black Friday ilanlarını görüyorum.
En fazla yüzde 50 indirim yapıyorlar...
O da belli ürünlerde...
Oysa bu işin mantığı, çok geniş yelpazede ürünlere büyük indirimler yapmak...
Eminim bizde de bunu yapan AVM’ler çıkacak önümüzdeki yıllarda...
Yani şimdilik bizdeki ‘Kara’ değil ‘Gri Cuma’...
Not: Peki bugüne neden Kara Cuma deniyor? 1961’de Philadelphia’da yapılan ilk büyük indirim gününde trafik kilometrelerce kilitlenip, izdihamlar yaşandığı için olumsuz anlamda Kara Cuma tanımı yapılıyor... Ancak bugün artık özellikle çocuklu orta/alt sınıfın beklediği alışveriş günü için Kara Cuma deyimi olumlu anlamda kullanılıyor.
Yeni bir oyun...
Akıllı telefon uygulamalarına meraklıysanız yeni bir oyun tavsiye edeyim size... “The Man On The Moon” oyunun ismi...
Bir kağıttan uçağı aya ulaştırmaya çalışıyorsunuz...
Yerden yükseldikçe önünüze önce kuşlar, uçurtmalar sonra uzay araçları, astronotlar falan çıkıyor...
Benim kağıt uçağım şimdilik sadece 9500 kilometre yükselebildi yerden...
İşin daha ilginci ne biliyor musunuz...
Bu oyun uygulaması İngiliz mağazalar zinciri John Lewis’in bir yılbaşı promosyonu...
Ayda oturan yaşlı bir adamla dünyadaki küçük bir kızın hikayesini anlatan bir reklam filmi çekmişler yeni yıl için...
Küçük kız günlerce teleskopla izlediği aydaki yaşlı adama sonunda bir küçük teleskop hediye göndermeyi başarıyor...
Harika bir yılbaşı reklamı...
Onu tamamlayan harika bir akıllı telefon oyunu...
Denizli zoru başarabilir
Daha ilk maçında Şampiyonlar Ligi’nden elenen takımın hocası olmamak için Atletico maçına çıkmadı Mustafa Denizli...
Çok da doğru yaptı...
Atletico’dan fark yiyeceği o kadar belliydi ki Galatasaray’ın, 2-0’la kurtulduğuna şükretmeli...
Şimdi Şampiyonlar Ligi defteri kapandı...
Denizli’nin önüne iki büyük hedef var; UEFA ve Süper Lig...
Bu takım ve oyunla buralarda da büyük başarı olmaz ama ben Denizli’den umutluyum...
Sneijder ve Muslera gibi Atletico maçında bile iyi oynayan iki yetenek var elinde...
Bu ikiliye Podolski, Burak ve Selçuk’un performanslarını da ekler, bir-iki de takviye yapabilirse takıma Denizli zoru başarabilir...
Paylaş