Paylaş
Bir aydır açık olan sergi 4 Ocak’a kadar sürüyor, mutlaka bir fırsat yaratıp Türk Sineması’na seyirci gözünden bakan bu sergiyi görün derim.
Tabii böyle bir sergiyi Türkan Şoray gibi bir isimle gezmek benim için çok keyifliydi...
Sergide Türkan Şoray’ın afişlerine bakan ziyaretçiler bir anda karşılarında gerçek Türkan Şoray’ı görünce şaşkınlıktan ne yapacaklarını şaşırdılar.
Sonrasında peşimizde 100’e yakın ziyaretçiyle birlikte gezdik sergiyi...
Türkan Şoray’ı görmek isteyenler, fotoğraf çektirmek isteyenler...
Türk sinemasını görmeye gelip Türk sinemasının efsane bir oyuncusuyla karşılaşan turistler bile fotoğraf çektirdi Türkan Hanım’la...
Türkan Hanım’ın boynuna sarılıp hüngür hüngür ağlayanlar da vardı...
Ben böyle bir sevgi, böyle bir ilgi görmedim...
Sinemam ve Ben adlı kitabının imza gününde de aynı sahneler yaşanıyor.
Özellikle gençler Türkan Şoray’a büyük ilgi gösteriyorlar.
Türkan Hanım’ı da en çok mutlu eden bu...
Türkan Şoray’la dışarıya çıkmak demek, sinemanın, Yeşilçam’ın gücünü hissetmek demek...
Yaptığı filmlerle seyircinin gönlünde böylesine taht kuran bir oyuncu az bulunur.
Peki İstanbul Modern’deki sergi nasıldı?
Türkan Hanım bayıldı, özellikle kendisi için hazırlanmış köşeye...
1964 yılında ilk kez yapılan Altın Portakal’dan, Acı Hayat filmiyle kazandığı En İyi Kadın Oyuncu heykelciğinin sergide olmasına...
Afişlerine, dergi kapaklarına...
Tüm bunlara bakarken o kalabalıkta geçmişe daldı gitti...
Yeşilçam’ın 100 yılının Türkan Şoray’ın güzel gözlerinden bir film şeridi gibi geçtiğine şahit oldum.
Açıkçası ben sergiyi biraz eksik buldum, Türk Sineması’nın 100. yılı için çok daha görkemli ve zengin bir sergi hazırlanabilirdi...
“Siz ne düşünüyorsunuz” diye sorduğumda Türkan Hanım’a; “Lütfen öyle demeyin. Biz çok zor şartlarda, çok zor dönemlerde filmler yaptık. Bunu hatırlayan, Türk Sineması’na bir şeyler yapan her iş büyük bir saygıyı hak ediyor. Bu sergi de öyle” dedi.
Çok güzel bir gün geçirdik Türkan Şoray’la...
Sergiyi gezdikten sonra birlikte yemek yedik.
Uzun uzun sohbetler yaptık.
Türkan Şoray’la bu sergi ve sinema üzerine yaptığımız sohbeti yarına yazacağım.
360 saniyelik mutluluk...
Kadınların çikolata yediklerinde ya da iyi bir ayakkabı-çanta aldıklarında duydukları hazzın bir benzerini, erkekler de Şampiyonlar Ligi’nin müziğini duyduğunda yaşıyor.
Statta bu müzik çaldığında tribünler hareketleniyor, suratlara bir gülümseme yayılıyor.
Takımınız en iyilerin olduğu ligde maça çıkıyor çünkü...
Çarşamba akşamı da durumumuz öyleydi.
Tribünler maç öncesi Ali Sami Yen’li, Gündüz Kılıç’lı, Metin Oktay’lı müthiş bir koreografi hazırlamıştı Arena’da...
Dortmund’un ateşli taraftarı bile hayranlıkla baktı bu gösteriye...
Sonra Şampiyonlar Ligi müziğiyle suratlara bir tebessüm yayıldı...
Tribünler mutlu oldu...
Ama tüm bu keyif sadece 6 dakika sürdü...
360 saniyecik!
360 saniye sonra Galataaray ilk golü yedi, zaten takımına güvenmeyen taraftarın da umutları, inançları gitti.
Zaten 18. dakikada gelen ikinci golden sonra tamamen bitti maç...
Tribünlerden çıkanlar oldu.
Galatasaraylı futbolcular tribünlerdeki seyirci kadar bile hazırlanmamıştı maça...
Bari tribünlerin o gösterisine saygı...
Hazırlığına hürmet...
Koregrafisine minnet olarak 360 saniyeden fazla direnseydiniz be!
Acımasız kadınlar!
Demir Demirkan’ın uğruna Sertab Erener’i terk ettiği iddia edilen kadının fotoğraflarına yapılan yorumlara bakıyorum...
Bunun için mi Sertab’ı terk etti...
Aaa çok da yaşlıymış...
Sertab bundan daha güzel...
Birbirinden acımasız yorumlar...
Bu acımasızlığı yapanlar da daha çok kadınlar.
İlla genç bir kadın için mi sevgilisini terk eder bir erkek?
İlla manken gibi mi olmalı yeni sevgili?
İlla eskisinden daha mı iyi gözükmeli?
Sanki 25 yaşında bir modelle sevgili olsa Demir Demrkan’ı haklı görecek kadınlar...
Şimdi olay içlerine sinmedi! Memnun olmadılar bu yeni durumdan! Kimseyi kesmedi yeni sevgili!
Tabii tüm bunların doğru olup olmadığını da bilmiyoruz.
Gerçekten o kadın için mi ayrılık yaşandı, Demir’in böyle bir aşkı var mı yok mu emin değilim ben kendi adıma...
Ama bu kadarı bile “kadın kadının kurdudur” lafını bir kez daha doğruladı bize...
Paylaş