Türk işi format

Elektrik bile olmayan Ünlüler Çiftliği yanıyor da, Pelin Akat’ın her geçen gün artan evlerine neden bir şey olmuyor anlamış değilim.

Biri Bizi Gözetliyor’la beş ev inşaa eden Pelin Akat, daha sonra Biz Evleniyoruz ve versiyonları, Super Models, Kalplerde İkinci Bahar’la ‘yuvamızı yapmaya’ devam etmişti.

Şimdi Size Anne Diyebilir miyim’in yanına bir de Gel Yeniden evi inşaa ederek, ilk kez iki evi aynı anda yönetir oldu.

Kelebek’te Gel Yeniden evini ilk duyurduğumuzda herkesin tepkisi aynıydı: Bu kadarı da olmaz.

Ama oldu!

Bizde formatlar kafasına göre değişiklik gösterir. Gel Yeniden de ilk tasarlandığında Tülin-Caner, Semra Hanım ve eşi, Nurhan Bey-Oya Hanım şeklinde bir kadro düşünülmüştü.

Ancak Semra Hanım şimdiye kadar ikna edilemedi, haftada 5 milyarı az buluyor.

Hatta yılbaşı gecesi Beyaz Show’da ne dedi Semra Hanım; ‘Ben o eve girmeyeceğim. Üç ay daha bir eve kapanamam. Show TV’ye bir kadın programı yapacağım, format inceliyorum’...

Bak, bak, bak...

Televizyonculuğu öğrenmiş de format inceliyor.

Cumartesi gecesi Semra Hanım’ın ikna edilemediğini gördük. Gel Yeniden evinde sadece erkek yarışmacılar vardı.

Önümüzdeki haftaya kadar zaman kazandı yapımcılar. Hatta son anda programın hafta içi yayınları kalktı. Semra Hanım’ı ikna ederlerse eve kapayacaklar, olmadı Semra Hanım’ın arada bir eve girdiği yeni bir format uyduracaklardır.

Eskiden formata göre yapım gerçekleşirdi. Şimdi elde ne varsa ona göre format uyduruluyor.

Can Tanrıyar’ın Pazar Keyfi içindeki dizisi de öğle değil mi?

Senaryonun bir çatısı var ama görüntüye göre her şey değişebiliyor. O hafta Show TV’nin yılbaşı partisi varsa, senaryoya öyle bir bölüm ekleniyor. Bir tiyatronun galası varsa, katılan oyuncular dizide de yer alıyor.

Herkes dizinin doğal oyuncusu oluyor... Pazar Keyfi’nin muhabirleri ve programın kendisi bile!

Neresi senaryo, neresi gerçek belli değil. Dizinin adı gibi tam bir Kördüğüm yani.

Bu gidişle dünya televizyonlarına armağan edeceğimiz yeni bir format mı yaratıyoruz yoksa...

Onlar ‘Turkish format’, biz, ‘Türk işi format’ deriz olur biter...

‘Seninle çalışamayacağız’

The Apprentice’in yerli versiyonunu sunmayı kabul eden ünlü işadamı Tuncay Özilhan, Milliyet’te Yaprak Aras’a verdiği röportajda, ‘Donald Trump gibi ‘Kovuldun’ diyecek miyim, demeyecek miyim bilmiyorum. Trump gibi olmamı beklemeyin’ dedi.

Bunu tahmin ediyordum. Tahmin ettiğim için de, geçen pazartesi bu köşede ‘Umarım programa Türk usulü yumuşaklıklar katılmaz’ diye yazmıştım.

‘You’re fired/Kovuldun’ bu programla Amerika’da herkesin diline düşmüş bir slogan. O kadar ki adam Trump Towers’ın üzerine koca bir ‘You’re fired’ afişi bile astırmış durumda.

Medyada gözükmeyi sevmeyen Özilhan’ı böyle bir programa ikna etmek bile başlı başına bir olay. Dolayısıyla Özilhan daha çok deneyimlerini gençlere aktarmayı tercih edecektir. Ama programın olmazsa olmaz köşe taşlarıyla oynandığında, izlediğimiz ‘iş dünyası’ üzerine bir belgeselden öteye gitmeyecektir.

‘Kovuldun’ yerine ‘Seninle çalışamayacağız’ aynı etkiyi yaratır mı?

Ben programın yumuşamaması gerektiğini yazınca, Haşmet Babaoğlu da köşesinde ‘İşten kovulanları seyretmek heyecan verecek mi?’ diye sordu.

Programda gençlerin birbirlerini harcaması, ‘alçak sürünmeleri’ asabını bozmuş.

Uzaktan değil, Babaoğlu’na ikimizin de çok iyi bildiği medya sektöründen örnek vereyim.

O alçak sürünmelerin çok daha fazlasını, ayak oyunlarının alasını görmüyor muyuz bizim sektörde?

O yüzden gerçeğin ta kendisidir Trump’ın şovu.
Yazarın Tüm Yazıları