"Bir fotoğraf çekilebilir miyiz", Mirkelam’ın sevdiğim bir şarkısıdır, baktım o da reklam cıngılı olmuş. Cola Turca reklamlarında sözleri değiştirilerek söyleniyor.
Üzerine radyoda Mitsubishi’nin reklamı geldi; o da Barış Manço’nun "Söyle Söyle" şarkısından uyarlanmış.
Özellikle radyo reklamları ünlü şarkılardan geçilmiyor.
Bir ara Nazan Öncel’in şarkısını duydum, o da reklama uyarlanmış. Bu konuda şarkıları en popüler olan İbrahim Tatlıses kuşkusuz...
Bugüne kadar pek çok popüler şarkısı reklamlarda kullanıldı, çoğunu da kendi seslendirdi.
Şimdilerde BP reklamlarında bir şarkısı kullanılıyor.
Ajda Pekkan’ın "Sen iste her şey çok güzel olur" şarkısından yola çıkan Akbank korosu uzun süredir ekranda zaten...
Hatırlıyorum bu işin öncülerinden biri olan Mazhar Alanson, unutulmaz MFÖ şarkılarını reklamlarda kullandırdığı için yerden yere vurulmuştu.
Bugüne kadar Çokanat’tan BP’ye, Alo Garanti’den Shop and Miles’a, Renault’dan Elma Hesabı’na kadar pek çok reklama fon müziği oldu MFÖ şarkıları...
"Güllerin İçinden", "Peki Peki Anladık" reklam müziği olunca MFÖ hayranları ihanete uğramış, anılarına tecavüz edilmiş gibi hissettiler o dönem kendilerini...
Oysa sadece bizde değil dünyada da ünlü şarkıcıların unutulmaz şarkılarını reklamcılar alıp kullanıyor.
Queen’in "The Show Must Go On"u, Smash Mouth’un Ford Fiesta’ya verdiği "Walking on the Sun"ı, Peugeot’nun "Hair" filminden kullandığı "Let the Sunshine" şarkısı gibi...
Reklamcının popüler olanı kullanmak istemesinden, müzisyenin de bunu kullandırtmasından daha doğal bir şey yok. Ama insan yine de sevdiği şarkıyı bir reklam müziği olarak ilk duyduğunda irkiliyor.
Hatırlasanıza Ayten Alpman, Memleketim şarkısını halı reklamına çıkıp da Merinosum diye okuduğunda ne büyük olay olmuştu.
Alpman sanki İstiklal Marşı’nı deforme etmiş gibi tepki görmüştü.
Son dönemde ise popüler olup da reklamlarda kullanılmayan şarkı yok gibi...
Şu sıralar radyoyu ne zaman açsam sevdiğim bir şarkıyı reklam müziği olarak dinliyorum.
Ferhan Şensoy’un telefonu ’Orhan Abi’ diye çalıyor
Balıkçı Sait’te geçen hafta bir masada Seda Sayan oturmuş, diğer masada Ajda Pekkan gece boyunca birbirlerine selam bile vermemişler.
"Neredeyse saç-baş kavga ettiler diye yazacaktı sizinkiler" dedi Sait.
"Bak" dedim, "Önümüzdeki masada Ferhan Şensoy oturuyor, arkamızdaki masada ise Sevim Emre’yle birlikte Orhan Gencebay...
Eğer birbirlerine selam vermezlerse, yumruklaştılar diye yazacağım"...
O sırada Gencebay kalktı, Şensoy görünce "Orhan Abi" diye masasından fırladı.
Orhan Abi her zamanki dimdik duruşuyla bir o göğsüne, bir bu göğsüne çarptıktan sonra Ferhan Şensoy’u başladılar ayak üstü muhabbete.
Birbirlerinen telefonlarını alırken öğrendik ki, meğer Ferhan Şensoy’un telefonu "Orhan Abi" diye çalıyormuş...
Kendi sesiyle bir kayıt yapmış Ferhan Şensoy telefonuna.
"Orhan Abi, telefonu aç Orhan Abi" falan diyor...
Bunu görünce çok sevindi, başladı gülmeye Orhan Gencebay.
Ferhan Şensoy’un bu kadar sevdiğini bilmezdim Orhan Gencebay’ı...
İyi akşamlar derken birbirimize;
"Bodrum’dayım ama burada değilim. Günde 18 saat yazıyorum" dedi. Yeni kitabını bitirmek üzereymiş Ferhan Şensoy...