Terlik deyip geçme

THY Genel Müdürü Temel Kotil’in hac dönüşü havaalanında çekilmiş terlikli fotoğrafına bakıyorum.

Eleştirmek istemiyorum...

Anlamaya çalışıyorum.

Belki uzun uçuşta kabinde rahat etmek için giydi...

Dini vecibesini yerine getirmenin huzuruyla kılığına kıyafetine dikkat etmedi.

Belki pasaportta geçmeden önce ihramını değiştirirken ayağında unuttu...

Hepsi olabilir...

Bir insanlık hali deyip geçebilirim.

Ama geçemiyorum...

Gözüm terliğine, çorabına, elindeki çantasına takılıyor...

Ne koşulda olursa olsun, ister dini vecibeden dönsün, ister tatilden o koltukta oturuyorsan eğer giyim kuşamına dikkat edeceksin.

Temel Kotil sıradan biri değil ki, havaalanında adım başı bulunan onlarca personelin tamamının genel müdürü...

Genel müdür ayağında şıpıdık terlikle personelin karşısına çıkarsa o personel apronda deve de keser, gün gelir sarıkla işe gelme cesareti de gösterir.

Bu fotoğraf sokakta ya da Kotil’in evinin önünde çekilse hiçbir itirazım olmaz.

Ama orası sıradan bir yer değil, havaalanı; yani genel müdürün iş yeri.

Hangi genel müdür iş yerine bu kıyafetle gidiyor.

İnsanlık hali de, dalgınlık da olsa, dikkatsizlik de olsa bu yüzden fark etmez...

Genel müdür hem kendi hem THY’nin karizmasını fena halde çizdirmiştir.

Çevrecinin daniskası

Tarkan her fırsatta çevreci yanını öne çıkaran bir sanatçı.

Son Berlin konserinde de "Bu dünya biterse gidecek yerimiz yok" diyerek hayranlarına seslenmiş.

Sonra da devam etmiş;

"Hep beraber elimizden geldiği kadar yaşadığımız dünyaya sahip çıkalım.

Yerlere çöp atmayalım.

Dişlerimizi fırçalarken suyu açık bırakmayalım
".

Anaokulu düzeyindeki bu temel bilgilerin Tarkan tarafından konserinde dile getirilmesi şaşırttı beni.

Sonra da kendi kendime dedim ki;

Sevilen, üstelik kendisine çevreciyim diyen bir sanatçının daha derinlikli bir çevre bilgisi olması, içi daha dolu mesajlar vermesi gerekmez mi?

Yoksa Tarkan da Başbakan gibi "çevrecinin daniskasıyım" modunda mı takılıyor?

Yaban kazları üzerimizden uçmuyor

Size yaban kazlarıyla ilgili ilginç bir olay anlatayım:

İsveç’ten kalkan yaban kazlarının göç yolu Türkiye üzerinden İran’a uzanır.

Aynı rotayı takip ederek de her yıl geri dönerler.

Özellikle son 10 yılda bu rota değişti.

İsveç’ten kalkan kazlar artık biraz güneye Hollanda’ya iniyorlar, sonra geri dönüyorlar.

Yaban kazları yüz yıldan fazladır içgüdüsel olarak kullandıkları bu rotayı neden değiştirdi peki?

Onlar değil İsveç değiştirdi.

Yaban kazlarının ilginç bir özelliği vardır: İlk gördükleri canlıyı annesi zannederler.

İsveçliler bundan 25 yıl önce genleriyle oynadıkları yaban kazlarını Türkiye ve İran yerine, Hollanda’ya göç ettiriyorlar.

Yeni doğan yavruları da genleriyle oynadıklarının yanına koyarak, peşlerinden gitmelerini sağlıyorlar.

Bu yüzden de yıllardır üzerimizden yaban kazları uçmuyor artık.

Hiçbir çevre örgütü, hayvansever derneği de bunun farkında değil.

Peki ben nereden biliyorum; Ufuk Güldemir’den bize kalan tek miras olan Yaban TV’den...

Yaban TV büyük bir araştırma yaparak bu olayı ortaya çıkardı.

Bu çok ilginç dosyayı bu akşam 21.00’de yayınlayacaklar.

Yaban kazı deyip geçmeyin, anlattığım küresel çapta önemli bir olaydır.
Yazarın Tüm Yazıları