Paylaş
Mahsun Kırmızıgül, “Vezir Parmağı” adında bir film çekti, 25 Ocak’ta vizyona girecek.
Filmin tüm oyuncularının PKK’lı ilan edilmediği mi kaldı...
Mahsun’un filminde çarşaflı kadınlarla dalga geçmediği mi kaldı...
Bunlar yetmedi, “Bu filme vereceğiniz her kuruş PKK’ya gidecek” safsataları mı ortaya atılmadı...
Mahsun da tüm bu toz duman arasında kendini ifade etmeye çalışıyor; “Teröre karşıyım. İnsan öldüren ister IŞİD, ister FETÖ, ister PKK ya da başkaları kim olursa olsun her zaman terörü lanetledim ve kınadım” diyor...
“Bugüne kadar yaptığım işlerde birleştirici bir dil kullanarak insanları daha çok birbirlerine yakınlaştırmak için çırpınıp durdum” diyor...
“Benim savaşlara, ölümlere ve her türlü zulme karşı birlik ve beraberlikten yana, barıştan yana olduğumu herkes bilir” diyor...
Bir avuç gürültücü yaygara yapıp, sesini kesmeye çalışıyor.
Bugüne kadar çekiği filmlerle sinemasal yeteneğini çoktan kanıtlamış Mahsun Kırmızıgül eğlenceli bir komedi filmi çekti.
Türk tiyatro, dizi ve sinema sektörünün birbirinden değerli 64 oyuncusu rol aldı bu filmde.
Filmi beğeniriz, beğenmeyiz o ayrı, oturup hep birlikte eleştiririz. Bugüne kadar kaç filmde eleştirdim Mahsun’u hatırlamıyorum.
Ama hiç kimsenin yaptığı işe önyargıyla, acımasızca, hele hele hak etmediği şekilde siyasi bir linçle yaklaşamayız.
Şu sıkıntılı günlerde ona buna saldıracağınıza, oturun bir şeylerden keyif almaya çalışın be...
Bakın ne güzel söylemiş oyuncu kadrosu “Tavuklarım var, horozlarım var” diyen filmin şarkısını.
Bayıldım.
Dansı da komik, sözleri de...
Anında dile dolanıyor. Şu nobranlığı bir kenara bırakırsanız eğer, deneyin bakın hemen mırıldanmaya başlayacaksınız siz de.
Keşke yıllar önce söyleseydin Emre
Emre Belözoğlu diyor ki; “Milli Takım’da verilen primler sanki milletin cebinden çıkıyormuş gibi algılanıyor. Oysa UEFA’dan gelen paralar dağıtılıyor.”
Bunu biliyoruz sevgili Emre ama biz de yıllardır diyoruz ki;
Prim kavgası yapacaklarına bir kerecik de şu paralar hayırlı bir iş için kullanılsın, “Primlerimizi bağışladık” desin milli takım oyuncuları...
Okul yapımına, çocukların eğitimine, spor komplekslerine, altyapıya harcansın futbolcuların primleri.
İspanya, Almanya, Fransa milli takımı da milletinin parasını yemiyor, onlar da UEFA’dan gelen parayı paylaşıyorlar ama turnuvalarda şampiyon olsalar bile bizimkiler kadar prim almıyorlar.
Bizde, başarısız oldukları turnuvalarda bile ceplerini parayla dolduruyor milli futbolcular.
Demek ki bu işte bir yanlışlık var.
Bunu düzeltmek için benim yıllardır savunduğum, senin de şimdi önerdiğin formüle katılıyorum Emre:
Milli Takım’da prim verilmesin.
Milli mesele değil mi bu? Milli forma kutsal değil mi? O yüzden maddi bir çıkar beklemeden ter döksün futbolcular.
Tabii keşke bunu yıllarca milli takım kaptanlığı yaptığın dönemde de söyleseydin Emre...
Burcu’yu ağlatan haber
Dün sabah Star’da yayınlanan “Duymayan Kalmasın”ın canlı yayınına bağlanıp hüngür hüngür ağladı Burcu Esmersoy.
Kendisiyle ilgili çıkan “Evli işadamıyla aşk yaşıyor” haberi nedeniyle... “Ben bunu kaldıramam” diyordu.
“Aşk yaşıyor mu diye sorsalar yine itiraz etmeyeceğim ama aşk yaşıyor diye yazmışlar” diye isyan ediyordu.
Canı yanmış bir kadının gözyaşları karşısında şu “Evli biriyle aşk yaşıyor” haberlerini yaparken biraz daha özenli mi olsak acaba dedim... Bunu kendimizi de dahil ederek söylüyorum. Geçmişte bizim de yaptığımız benzer haberler vardır.
İşte dünyada gerçek paparazziler bu tür durumlarda devreye giriyor. Eğer gerçekten bir ünlünün böyle bir ilişkisi varsa, o paparazzi yemiyor içmiyor, haftalarca izini sürüp gizli bir yerde onları el ele yakalıyor.
Haber o zaman haber oluyor zaten...
Yıldırım mı Yöntem mi?
Kim Milyoner Olmak İster”de Selçuk Yöntem’in yerine Murat Yıldırım’ın getirilmesine kimse bir anlam veremedi. “Neden?” diye sordu herkes.
Program reyting almasa, Selçuk Yöntem sunamasa anlarım ama bunların hiçbiri yok...
Taraflı tarafsız herkes Kenan Işık’tan sonra Selçuk Yöntem’in koltuğa cuk oturduğuna inanıyor.
Geriye tek ihtimal kalıyor; atv ekran yüzü olarak kendi yayın çizgisine çok daha yakın bir ismi tercih etti.
Buna da hiçbir itirazımız olamaz, kendi tasarrufları.
Ama yıllarca bu programı izlemiş seyirci olarak şuna itirazımız olur; Işık ve Yöntem’le bu bilgi yarışması tecrübe, deneyim, olgunluk gibi kavramlarla örtüşmüştü.
Şimdi çok toy kaçacaktır.
Yarı çıplak gezmek suç mu?
Şehirde bikiniyle ya da mayoyla gezebilir misiniz?
Yazın Boğaz kenarında bunu yapan erkekler ve az da olsa kadınlar var, güneşlenip yüzüyorlar.
Parklarda bunu yapabilir miyiz?
Böyle bir durum umumi terbiye ve ahlaka mugayir bulunduğundan hakkımızda işlem yapılır herhalde.
Peki kar yağdığında Ciciş Kardeşler, nasıl bikinileriyle Bebek Parkı’nda poz veriyor o zaman?
Hadi onları bırakın, Katarlı erkek turist mayoyla Taksim Meydanı’nda nasıl karların üzerine balıklama atlıyor?
Karda bikiniyle, mayoyla parka gitmek serbestse, yazın neden gidilmiyor?
Ciciş Kardeşler’i karın ortasında bikiniyle görünce aklıma böyle sorular üşüşüverdi işte...
Paylaş